Lenfoma Hakkında Bilinmeyenler

Lenf bezi büyümelerinin çok sayıda nedenle oluşabildiğini belirten Koru Ankara Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Vasıf Akın Uysal,

Lenfoma Hakkında Bilinmeyenler
bağışıklık sisteminin artan oranlarda uygulanan organ nakilleri, radyoterapiler, kemoterapiler ve bu sistemi baskılayan ilaçlarla gücünü kaybetmesinin lenfoma oluşumuna ortam hazırladığını söyledi.



Lenf bezi büyümelerin bazılarının iyi huylu, bazılarının da kötü huylu nedenlerle gelişebildiğini ifade eden Prof. Dr. Vasıf Akın Uysal, "Bakteriyel, viral, fungal ve diğer mikroorganizmalarla ilgili olarak tüberküloz, infeksiyöz mononükleozis, brüsellozis, AIDS, lenfositik lösemiler, bağ dokusu hastalıkları, kanser metastazları gibi çok sayıda hastalık ayırıcı tanı da dikkate alınmalıdır" dedi.

Lenfomaların çok geniş bir hastalık grubunu oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Uysal, lenfomaların Hodgkin ve Hodgkin dışı lenfomalar olarak iki başlık altında incelendiğini belirtti.

Hastalığın 80’li yıllarda yaklaşık 100 bin kişiden 11’inde görülürken, 2000’li yılların başlarında artarak 100 binde 20 oranını bulduğunun altını çizen Prof. Dr. Uysal, "Yani hastalığın görülme sıklığı neredeyse ikiye katlanmıştır. Hastalığın sıklığı, yaşa ve çevresel koşullara bağlı olarak giderek artmaktadır. Bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen ilaçların kullanımı ve AIDS gibi hastalıklar, lenfomaların oluşmasına büyük katkılar yapmaktadır" diye konuştu.

ATEŞ, GECE TERLEMELERİ, KİLO KAYBI, KAŞINTI LENFOMA BELİRTİSİ

Bağışıklık sisteminin artan oranlarda uygulanan organ nakilleri, radyoterapiler, kemoterapiler ve bu sistemi baskılayan ilaçlarla gücünü kaybetmesinin lenfoma oluşumuna ortam hazırlandığını söyleyen Uysal, bunlara çevresel karsinojenlerle giderek artan temas da eklenirse hastalığın neden bu kadar sık görüldüğüne hiç şaşmamak gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Uysal, otoimmün hastalıkların, inflamasyonlar ve konjenital immün yetersizliklerin de lenfomaların oluşmasını kolaylaştırdığının altını çizdi. Hastalığın belirtileri hakkında da bilgi veren Uysal, "Genellikle hastaların ilk dikkatini çeken boyun, kol altları, kasıklardaki lenf bezlerinin bazen yavaş ve ağrısız, bazen de hızlı büyümeleridir. Çoğunlukla ağrısız olan ve zaman zaman küçülme gösterebilen lenf bezleri hastaların aklını karıştırarak durumun önemsenmemesine neden olabilirler. Ateş, gece terlemeleri, kilo kayıpları, hatta kaşıntılar lenfomaları akla getirebilecek diğer belirti ve bulgulardır. Özellikle ateşin tipik olarak 38 derecenin üzerine çıkması hastayı hızla doktora yönlendirebilir" dedi.

Hodgkin dışı lenfomalarda çok fazla sayıda organ ve dokunun tutulumunun söz konusu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akın Uysal, bu nedenle tutulum olan yerlere bağlı olarak çok farklı yakınmaların ortaya çıkmasının mümkün olduğunu belirtti.

Uysal, "Deri, santral sinir sistemi, bademcikler, mide, ince bağırsak, dalak, karaciğer, yumurtalıklar, kemik iliği, göğüs kafesi toraks, karın içindeki lenf bezleri ve organlar dahil çok fazla yerin tutulumları, çok farklı yakınmalara ve bulgulara neden olurlar" dedi.

“BAZI LENFOMALAR SADECE İZLENİRKEN, BAZI LENFOMALARIN TEDAVİSİ ÇOK YOĞUN OLARAK PLANLANIR”

Prof. Dr. Akın Uysal sözlerini şöyle sürdürdü:

"B hücreli lenfomalar ve T hücreli lenfomalar olarak iki alt başlıkta özetleyebileceğimiz lenfomaların konu alt gruplarına gelince ayrıntılı patolojik yöntemlerle çok fazla sayıda alt tiplerinden söz edebiliriz. Bu ayrıntılı patolojik incelemeler ve hastalığın gidişi, tedavi yaklaşımlarına çok önemli katkılar sağlarlar. Örneğin bazı olumlu patolojik özellikler taşıyan lenfomalar sadece izlenirken, bazı lenfomaların tedavisi çok yoğun olarak planlanır. Bu nedenle doku biyopsi örneğinin kalitesi ve patoloji laboratuvarının hematopatoloji konundaki deneyiminin büyük önem taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Klinik bulgular, hastalığın gidişi, moleküler ve immünfenotipik özellikler gibi patolojinin ayrıntıları, doğrudan yapılacak tedavinin şeklini ve prognozu belirler. Ayrıca yaş, hastanın performans durumu, hastalığın ileri evrede ve yaygın olması gibi özellikler de önemli prognostik faktörlerdir."
Kaynak: İHA