GRAFİKLİ - Filistin Toprak Günü

İsrail, Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda Filistinliler, işgal edilen toprakları ve hayatını kaybedenler için her yıl Toprak Günü'nde anma etkinlikleri düzenliyor.

İsrail'in 30 Mart 1976'da binlerce dönüm araziye el koyması, Filistinliler tarafından her yıl Toprak Günü olarak anılıyor. Filistinliler, 40 yıldır işgal edilen toprakları ve hayatını kaybedenler için anma etkinlikleri düzenliyor.

Toprak Günü, İsrail'le Filistin arasındaki çatışmanın kaynağı olan toprak konusunda Filistinlilerin sebatının simgesi olarak görülüyor.

Filistin Toprak Günü'nün geçmişi 'Nekbe' olarak bilinen 1948'de İsrail'in kurulması ve sonrasındaki olaylar zincirine kadar uzanıyor. İsrail, bağımsızlığını ilan ettikten sonra Filistin sınırları içinde yaşayan 156 bin kadar Filistinli İsrail sınırları içinde kaldı. İsrail diğer Filistinliler gibi yerlerinden süremediği bu Araplara İsrail vatandaşlığı verdi.

Sınırları içinde kalan Filistinli Arapları yerlerinden çıkarmak için yıldırma politikaları uygulamaya devam eden İsrail hükümeti, 30 Mart 1976'da bu kişilere ait binlerce dönüm araziye el koydu.

Filistin halkı işgali protesto etmek için genel grev düzenledi. Bu eylem, İsrail'in Arap azınlık tarafından ilk defa bir meydan okumaya muhatap olması olarak nitelendirildi.

İsrail greve zorbalıkla cevap vererek askerlerini tanklar eşliğinde Filistinlilerin köylerine sevk etti. Bu duruma tepki gösteren Filistinliler ile İsrail askerleri arasında çıkan olaylarda ölen ve yaralanan Filistinliler oldu.

İsrail güçlerinin, Dir Hana beldesinde grevle birlikte protesto gösterileri düzenleyen Filistinlilere ateş açması sonucu da 6 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı.

Ölenlerin çoğu İsrail'deki Filistin asıllı Araplar olmasına rağmen yetkililer, ölüm nedenlerinin araştırılması için kurulacak komite taleplerini reddetti.

1976 olayları İsrailli yetkililerle Filistinli kitleler arasında ilk çatışma olması sebebiyle büyük önem kazandı.

- İsrail, Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koydu

Filistin İstatistik Merkezi'nin Mart 2015 verilerine göre İsrail, 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85'ine el koymuş durumda. Filistinliler ise bu alanın sadece yüzde 15'ini kullanabiliyor.

Verilere göre, Batı Şeria'da 2014 yılı sonunda İsrail askeri kamplarının sayısı 409'a, Yahudi yerleşim birimlerinin sayısı ise 580.801'e ulaştı.

Yahudi yerleşimcilerin yüzde 48,5’inin Kudüs’te yaşadığı, Batı Şeria’da her 100 Filistinliye 21 Yahudi yerleşimci, Kudüs’te ise her 100 Filistinliye 69 Yahudi yerleşimci düştüğü kaydedildi.

İsrail’in Batı Şeria’da işgal ettiği toprakları, özellikle de C bölgesini ekonomik sömürüye açık alan olarak kullandığı vurgulandı.

Filistinliler doğal kaynaklar açısından çok önemli olan C bölgesinden İsrail’in engellemeleri nedeniyle yararlanamıyor. İsrail bu bölgeye Yahudi yerleşimcileri yerleştiriyor, askeri karargahlar kuruyor, Ayrım Duvarı inşa ediyor. Bunlara ek olarak çok büyük alanları da kapalı askeri bölge ilan ederek hiçbir şekilde kullanımına imkan tanımıyor.

İsrail ordusu, 2000 yılından bu yana Gazze sınırına “tampon bölge” inşa etmeye başladı. İsrail, Yahudi yerleşim birimlerinin bölgeden çekilmeye başladığı 2005 yılından bu yana bu durumu Filistinli çiftçilere dayattı. Bu bölgenin Gazze’nin tarım arazilerinin yüzde 15’inin kapsadığı aktarıldı.

Gazze sınırı boyunca uzanan söz konusu bölgeye Filistinlilerin girmesine izin verilmezken, İsrail askerleri geçen senelerde, bölgeye yaklaştığı gerekçesiyle çok sayıda Filistinli çiftçiye ateş açtı veya gözaltına aldı.

İsrail Ordusu 2008 yılında Gazze Şeridi sınırı boyunca uzanan 300 metre genişliğindeki bir alanı Filistinliler için yasak bölge ilan edip, söz konusu karara uymayan Filistinlilere ateş açmaya veya gözaltı uygulamasında bulunuyordu.

İsrail'in Kasım 2012'de Gazze'de çok sayıda Filistinlinin hayatına mal olan 8 gün süren Savunma Sütunu operasyonunun ardından Mısır arabuluculuğunda imzalanan ateşkes anlaşması, Gazze sınırındaki “tampon bölgenin” 100 metreye düşürülmesini de içeriyordu. Ancak Filistinlilerin daha geniş tarım arazilerine sahip olmalarını sağlayacak söz konusu anlaşmaya rağmen İsrail, çiftçileri hedef almayı sürdürdü.

Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan 'İkinci Oslo Anlaşması' çerçevesinde Batı Şeria; A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı. Yüzde 18'i kapsayan 'A bölgesi'nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e, yüzde 21'lik 'B bölgesi'nin idari yönetimi Filistin'e, 'güvenliği' İsrail'e devredilirken, yüzde 61'ini kapsayan 'C bölgesi'nin 'idare ve güvenliği' İsrail'e bırakılmıştı.
Kaynak: AA