Ahmet Oktay Börtecene'nin Vefatı

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan: 'Öncelikle şairdir, sonra gazeteci, radyo ve televizyonda program yapımcısı, gazetede köşe yazarı' Yazar ve şair Akın: 'Kalkıp sana saklanıyorum sabah oldu mu, dizesi bir çok kişinin ağzından duyulmuştur' Şair Ali Ural: 'Sahici şiir ve sahici insandan söz edildiğinde, akla bir bahar cemresi gibi düşecek'

Şair, gazeteci ve yazar Ahmet Oktay'ın (Börtecene) hayatını kaybetmesinin ardından edebiyat dünyasından isimler, Oktay'ın vefatını AA'ya değerlendirdi.

Oyun yazarı, şair ve dramaturg Turgay Nar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Oktay'ın vefatı nedeniyle yaşadığı üzüntüyü dile getirerek, 'O kadar çok insanımız gitti ki son zamanlarda. Güzel ve iyi bir insandı. Şiiri güzeldi. Yazdıklarını okudum. Yazdıklarıyla bize ustalık etmiş, yol göstermiş biriydi. Biz birbirimizi gıyabımızda bilirdik. Allah rahmet etsin' dedi.

Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Can Doğan da ünlü edebiyatçının ölümüyle, edebiyat tarihinin yaşayan yapısından bir tuğla daha eksildiğine vurgu yaparak, 'Edebiyat dünyasına çok genç yaşta giren Oktay, modern Türk edebiyatının 1950'den bu yana gördüğü yenilikçi hamlelerin hepsine tanık olmuş, Mavi dergisinin çıkışının da içinde yer almıştır. Öncelikle şairdir, sonra gazeteci, radyo ve televizyonda program yapımcısı, gazetede köşe yazarı. Hepsinde de bir duyarlılığın bilinçli tutumunu sergilemiştir' ifadelerini kullandı.

Ahmet Oktay'ın ilk kitaplarının edebiyat dünyasında pek yankı bulmadığına dikkati çeken Doğan, şunları söyledi:

'Asıl, varoluşçu felsefeyi gözettiği 'Dr. Kaligari'nin Dönüşü' adlı şiir kitabıyla dikkat çekmiştir. Bu önemli kitabından sonrakiler de suskunlukla karşılanmıştır. Ahmet Oktay, müntehir şair ve yazarlara birer anıt metin gibi kurguladığı 'Yol Üstündeki Semender' kitabındaki şiirleriyle, edebiyat izler çevresinin dikkatini çekmiş ve intihar temasının sanatsal algılanışına katkıda bulunmuştur. Düz yazılarıyla hem edebiyat eleştirisinde Marksizm'den beslenen tarihselci yaklaşımı etkin bir biçimde temsil etmiş hem de kültürel konuları gözettiğinde duyarlı bir entelektüel tutum göstermiştir. Özellikle medya, toplum, siyaset ve kültür konulu yazılarıyla müdahil bir tutumu belirginleştirmiştir. 'Türkiye'de Popüler Kültür' adlı çalışması, eksikleriyle birlikte, soruna bütünlüklü yaklaşma çabasıyla bu konudaki ilk kitaptır örneğin.'

Doğan, Oktay'ın hayatının son yıllarına kadar hep ürettiğini belirterek, 'Türk düşüncesi ve edebiyatının saygın, çalışkan, duyarlı, kendine özgü şair ve yazarı Ahmet Oktay'ın ölümüyle Türk edebiyatının bir döneminin kapanmasına ramak kaldığı söylenebilir. Belirttiğim özellikleriyle saygıyı, yeniden ve tekrar tekrar okunmayı hak eden bir şair ve yazarı kaybettik. Bu tür isimler, gerçekten de, alanında yeri doldurulamayacak kişiliktedirler. Çalışmalarının yol gösterici değer taşıyacağını, şiirlerinin gönlümüzü ve zihnimizi her zaman acıtacağını düşünüyorum' görüşlerini aktardı.

- 'Türk edebiyatının en özgün seslerindendi'

Şair Atakan Yavuz ise Oktay'ın şiirinin, çalışkanlığın ve direncin şiiri olarak özetlenebileceğini anlatarak, 'Kendisi Türk edebiyatının en özgün seslerinden biriydi. Bütün sanatçılar gibi, çeşitli etkilenmelerle edebiyata başlamış olsa da olgunluk yaşlarında kendi sesini buldu. Ahmet Oktay'ın bir diğer özelliği de günümüz sanatçılarında nadir rastladığımız Türkiye, Türk toplumu, sanatı ve şiiri üzerine kafa yorması, bunu da eserleriyle göstermesidir' diye konuştu.

Ünlü edebiyatçının neredeyse yaşı kadar kitap yazdığının altını çizen Yavuz, şunları kaydetti:

'Oktay'ın şiirlerini, sessizce çalışan bir çıkrığa, yel değirmenine benzetiyorum. Bazı şeyleri sizden alıyor, dolaşıma sokuyor ve tekrar bırakıyor. Şiiri de hayatı gibi oldu. Sessiz ve iddiasız bir hayat yaşadı. Kitaplarının ve diğer çalışmalarının sayısı da yaşına yaklaşıyor. Demek ki kendisini ona göre ayarladı. Çok derin bir üzüntü duyuyoruz vefatından.'

- 'Türk edebiyatında günceli şiirine taşıyan nadir şairlerdendir'

Yazar ve şair Hüseyin Akın da Türk edebiyatının büyük bir şair, denemeci ve edebiyat eleştirmenini kaybettiğini söyledi.

Ahmet Oktay'ı, 'şiirle düşünen adam' olması dolayısıyla çok önemsediğini aktaran Akın, 'Türk edebiyatında günceli şiirine taşıyan nadir şairlerdendir. Sadece geçmişi değil, günceli de şiirine başarıyla ve ustalıkla taşıyabilmiştir. Mavi hareketiyle yani Atilla İlhan etkisiyle başlamış olduğu şiirini daha sonra kendine özgü, mahsus bir şiir haline getirmeyi başarmıştır. Onun saymakla bitmeyecek eserleri var, bu ömrüne çok velut bir şekilde' ifadelerini kullandı.

Akın, Oktay'ın şiirlerinin günlük hayattaki bir çok noktaya tekabül edebilecek türde ve dizelerinin akılda kalıcı olduğunu sözlerine ekleyerek, 'Mesela, 'Kalkıp sana saklanıyorum sabah oldu mu' dizesi bir çok kişinin ağzından duyulmuştur. Bunlar mısra-i berceste de diyebileceğimiz, özellikleri de olan şiirlerdir' dedi.

Oktay'ın, toplumda şair olarak çok fazla tanınmadığına işaret eden Akın, şöyle devam etti:

'Aslında Ahmet Oktay, bir şairdir ama onun yazdığı politik eserler, deneme kitapları, aynı zamanda eleştiri tarafı, onun şiirinin fazla görülmemesini sağlamıştır. Fakat ben bundan sonra onun şiirlerinin daha derin okunacağını ve daha çok dikkate alınacağını düşünüyorum. Özellikle 'Gizli Çekmece' gibi çok güzel bir deneme kitabı ortaya koymuştur. Bu kitabı, şahsen benim hayatımda çok etkili olmuştur. 'Entelektüel Tespit' kitabıyla da yine sosyal gerçeklilik üzerine kendi dünya görüşü çerçevesinde yazdıklarıyla da söz konusu şiir olunca tarafsız olmayı nispeten başarabilmiştir. Kendisi Marksisttir ama şiir söz konusu olunca, daha tarafsız olmayı başarabilmiştir. 'Kaç Kişiyiz Kendimizde' adlı şiir kitabının adı da başlı başına şiirdir.'

- 'Çok yönlü bir yazar, entelektüeldi'

Yazar Beşir Ayvazoğlu ise Oktay'ın eleştirmenlik yönüne değinerek, 'Kendisi şiir, deneme yazılarının yanı sıra aynı zamanda önemli bir sanat eleştirmeniydi. Çok yönlü bir yazar, entelektüeldi. Edebiyatımıza ciddi manada katkıları olmuştur. Aynı zamanda yakından tanıdığım, zaman zaman görüştüğüm bir dostumdu. Türk edebiyat dünyasının başı sağ olsun' şeklinde konuştu.

Şair Ali Ayçil de edebiyatçı Oktay'ın, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin hem yazıcılarından hem de eski tanıklarından olduğunu belirtti.

Oktay'ın Türk şiirinin bir anlamda son çınarlarından olduğunu vurgulayan Ayçil, 'Şiire Mavi dergisi çevresinde başlamış ancak yıllar içinde kendi hususi dünyasını kurmuş bir şairdi. Şiir üzerine düşünmeyi, düşündüklerini popüler metin kaygısına düşmeden kaleme almayı her zaman önemsedi. Ahmet Oktay'ın edebiyatla ilişkisi seçkinci değil, seçiciydi. Şiir üzerine düşünüp yazdıkları, her zaman yararlanılacak metinler olacak' dedi.

Şair Ali Ural ise Oktay'ın vefatına ilişkin, 'Yalnız, kitaplardaki kenar notlarında kalmayacak onun bıraktığı iz. Sahici şiir ve sahici insandan söz edildiğinde, akla bir bahar cemresi gibi düşecek. 'Küskün ölenler oldu bana/ kimlere küskün öleceğim/ ben acaba' demişti 'Envanter'de. Bildiğimiz, şiire küsmediğidir, şiirin de onun peşini bırakmadığı' ifadelerini kullandı.

Şair Alper Gencer de ünlü edebiyatçının vefatından duyduğu üzüntüyü, 'Yeryüzünde, çektiği acıyı yazarak teselli eden ve kendi ifadesiyle, içindeki ölümden ürettiği eserleriyle edebiyatımızın büyük emektarlarından biri oldu hep. Duyduk ki yüreğindeki gül kesiğiyle göçmüş bu diyardan. Allah'tan rahmet diliyorum. Türk edebiyatının başı sağ olsun' sözleriyle ifade etti.

Kaynak: AA