Türk Kağıt Sanayisinin Kurucusu Kağıtçı'nın SEKA'dan Ayrılışı

Prof. Dr. Emre Dölen: 'Nurullah Esat Sümer'in 1939'da genel müdürlük görevinden ayrılıp milletvekili olması ve Celal Bayar'ın da başbakanlıktan ayrılması sonucu Kağıtçı yalnız kalıyor. Bunun üzerinde basında 'pahalı kağıt üretiliyor', 'Pahalı kağıt üretiminin nedeni kötü yönetimdir, kötü yönetimin başında da Mehmet Ali Kağıtçı vardır' diye kampanya açılıyor'

Marmara Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Emre Dölen, Türk kağıt sanayisinin kurucusu olarak gösterilen Mehmet Ali Kağıtçı'nın kuruluşunda büyük emek harcadığı İzmit'teki SEKA Kağıt Fabrikası'ndan ayrılış sürecini anlattı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ve Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) işbirliğiyle Başiskele ilçesinde bir otelde düzenlenen 'Uluslararası Gazi Süleyman Paşa ve Kocaeli Tarihi' konulu sempozyumun İzmit'teki SEKA Kağıt Fabrikasıyla ilgili oturumuna katılan Prof. Dr. Emre Dölen, ' Mehmet Ali Kağıtçı'nın SEKA’dan Ayrılık Süreci' başlıklı bildiri sundu.

Mehmet Ali Kağıtçı'nın Türkiye'de kağıt sanayisinin kurulmasına kendini adayan bir sanayi savaşçısı olduğunu belirten Dölen, kimyager olarak mezun olan Kağıtçı'nın bütün amacının Türkiye'de kağıt üretmek olduğunu söyledi.

Kağıtçı'nın kağıt yapımını öğrenmek için Almanya'ya gittiğini ve orada bir fabrikada işçi olarak çalıştığını anlatan Dölen, daha sonra Fransa'daki Grenoble Üniversitesi'nde kağıt mühendisliği okuduğunu, Türkiye'ye döndükten sonra 'Selüloz ve Kağıt' adında bir kitapçık çıkardığını kaydetti.

Dölen, Kağıtçı'nın 'Kağıt sanayisinde tüketici değil üretici olmalıyız' şeklinde broşürler çıkarıp gazetelere yazılar yazdığını dile getirerek, 'Bu arada kağıt fabrikası girişimleri çıkıyor fakat vazgeçiliyor. Devlette de bir takım çalışmalar yapılıyor. İçerisinde Mehmet Ali Kağıtçı'nın da olduğu o dönemin devlet fabrikalarının müdürlerinden oluşan bir komisyon toplanıyor. Mehmet Ali Kağıtçı bu komisyonda çok çalışıyor. Komisyon üyelerinden Saadettin Bey, Mehmet Ali kağıtçı'ya 'Bak, kendini çok yoruyorsun, üzülüyorum. Bu memleket öyledir ki sen çalışırsın, çabalarsın ondan sonra seni oradan kaydırırlar bunun başına başkaları geçer. O yüzden kendinin bu kadar yıpratma' diyor.' diye konuştu

Mehmet Ali Kağıtçı'nın Saadettin Bey'i dinlemediğini ve bütün bu çabaların sonunda İzmit'te o zamanki adıyla Sümerbank Selüloz Kağıt Sanayi altında fabrika kurulduğunu anımsatan Dölen, temeli dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından atılan fabrikaya Mehmet Ali Kağıtçı 1934'te müdür olarak atandığı bilgisini verdi.

Dölen, ilk deneme üretimi 18 Nisan 1936 yapılan fabrikanın resmi açılışının 6 Kasım 1936'da Celal Bayar tarafından yapıldığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Kağıt üretimi ilk başta ilgiyle karşılanıyor, basın buna çok büyük yer veriyor. Sümerbank Genel Müdürü Nurullah Esat Sümer ve Celal Bayar, Mehmet Ali Kağıtçı'yı destekliyor. Bir süre sonra ucuz üretim yapılamıyor. Bunun nedenleri, kuruluşun kapasitesinin düşük olması. Cesaret edemiyorlar, Türkiye'nin kağıt ihtiyacının yarısını karşılayacak kapasitede bir fabrika kuruluyor. 34 bin ton Türkiye'nin kağıt ihtiyacı varsa, 17 bin tonunu karşılayacak bir fabrika kuruluyor. Kapasite düşüklüğü de fiyatın artmasına neden oluyor. Yatırımlar tamamlanamıyor, hammadde sıkıntısı görülüyor. Türkiye'de odun bulamıyorlar, Romanya'dan odun ithal ediliyor. Niteliksiz iş gücü oluyor. Fabrika içinde sürekli okuma yazma kursu açılıyor.'

- 'İtibarsızlaştırma kampanyası açıyorlar'

'Nurullah Esat Sümer'in 1939'da genel müdürlük görevinden ayrılıp milletvekili olması ve Celal Bayar'ın da başbakanlıktan ayrılması sonucu Kağıtçı yalnız kalıyor. Bunun üzerinde basında 'pahalı kağıt üretiliyor', 'Pahalı kağıt üretiminin nedeni kötü yönetimdir, kötü yönetimin başında da Mehmet Ali Kağıtçı vardır' diye kampanya açılıyor' diyen Dölen, basında Mehmet Ali Kağıtçı'yı destekleyenlerin de olduğunu ama karşı grup çok ağır bastığını belirtti.

Dölen, 1980'li yılların ortalarına kadar gazete ve dergi için kağıt fiyatını hükumetin verdiğini belirterek, 'Maliyete bağlı değil, 'kültürü destekliyoruz' diyor. SEKA da o fiyattan kağıtları satmak zorunda kalıyor. Bu, Türkiye'de çok büyük bir rant yaratıyor. Dergiler, gazeteler ihtiyaç fazlası kağıt alıp kalanını aldığından yüksek fiyata satarak gelir sağlıyor. 1939'da Türkiye Neşriyat Kongresi toplanıyor. Neşriyatı kenara bırakıp Mehmet Ali Kağıtçı konuşuluyor' ifadelerini kullandı.

İktisat Vekaleti'nden Mehmet Ali Kağıtçı'ya sorular gönderildiğini ama bu soruların muhatabının üst yönetim olduğunu ve Kağıtçı'nın soruları yanıtlamaktan bunaldığını anlatan Dölen, 'Burada amaç Mehmet Ali Kağıtçı'yı görevden almak ama öyle bir prestiji var ki görevden almaya cesaret edemiyorlar. İlk önce bir itibarsızlaşma kampanyası açıyorlar. Bu soruları gönderirken bir takım müfettişler de gönderiliyor. Sonunda 31 Mart 1941'de Mehmet Ali Kağıtçı'yı görevden alıp, işletme mütehassısı yapıyorlar. 'Sen yetkili değilsin' dedikleri halde yetki sahibi birinin yapması gereken görevleri Mehmet Ali Kağıtçı'ya veriyorlar' dedi.

Dölen, birkaç ay sonra yerine müdür olarak atanan yardımcısı Halil Berktay'ın genel müdürlüğe uzun bir ihbar mektubu yazması üzerine Kağıtçı'nın mütehassıslık görevinden de alındığını dile getirerek, olayların bununla bitmediğini, görevinden alındıktan sonra hakkında davalar açıldığını söyledi.

Kağıtçı'nın SEKA'dan sonraki yaşamına başka yollarda devam ettiğini ama hayatının sonuna kadar kağıt ve kağıtçılıkla ilgisini hiçbir zaman kesmediğini ifade eden Dölen, uzun yıllar sonra Kağıtçı'ya İzmit SEKA'da itibarının iade edildiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA