'Çağımızın Buhranı Terör' Sempozyumu

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: 'Cihadı bir katliam olarak, ahlak ve hukuk tanımayan bir savaşın adı olarak belirlemeye kalkışmak, İslam'a yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesidir' 'Dinimizin bireysel olarak yasak kıldığı intihar saldırılarına istişhad adının verilmesi, şehit olma arzusu olarak tavsif edilmesi ve bunun için bizatihi yüce kitaptan ve Hazreti Peygamberin hadislerinden mesnet aramaya kalkışılması, İslam medeniyetine ve İslam fıkıh mirasına yapılabilecek en büyük kötülüktür' 'İslam'ın şiddet dini olduğu iddiasının, İslamofobi gibi tarihe geçecek bir korku ve nefret hali doğurması, yalnızca Müslümanları değil, bütün insanları bunalıma sürüklemiştir' 'Din kisvesine bürünmüş cinayet şebekeleri, yıkılmış hayalleri istismar etmektedir'.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 'Cihadı bir katliam olarak, ahlak ve hukuk tanımayan bir savaşın adı olarak belirlemeye kalkışmak, İslam'a yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesidir.' dedi.

Görmez, Üsküdar Üniversitesi Postkolonyal Çalışmalar Uygulamalar ve Araştırma Merkezi (PAMER) tarafından düzenlenen 'Çağımızın Buhranı Terör; Barış ve Huzur Tasavvurumuz Sempozyumu'nun açılışında, terör saldırılarının sadece insanları katletmekle yetinmeyip, bütün insanlığı hedef alan bir kötülük olduğunu ifade ederek, 'Yüce Rabbimiz bizlere, insanlık ailesi olarak terör arasında ayrımcılık yapmamayı, terör ırkçılığı yapmamayı nasip eylesin.' şeklinde dua etti.

Masum bir insanın yok edilmesinin, tüm insanlığın yok edilmesine eş değer olduğunu dile getiren Görmez, ölümler arasında ayrım yapmanın insanlığa yakışmayacağını, katliamlar arasında ayrım yapmanın insani olmadığını ifade etti.

Şiddet ve terörün, seküler temellere dayanmasıyla, sözde dini temellere dayanması arasında fark göz etmenin doğru olmadığını vurgulayan Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Terörün insandan insana, toplumdan topluma, devletten topluma olması arasında fark yoktur. Vahşete dayalı ölümlerin, Şam'da, Bağdat'ta olmasıyla, Paris'te, Brüksel'de olması arasında fark yoktur. Dehşet ve katliamın Karaçi'de, Yemen'de meydana gelmesiyle, Paris'te, Berlin'de, New York'ta meydana gelmesinin herhangi bir farkı yoktur. Dünya, bu ölümlerin hepsine, şiddetin tamamına, bir mezhep ve coğrafya ayrımı yapmaksızın aynı tepkiyi vermiyorsa, işte o zaman insanlık tümüyle ölüme mahkumdur. Din-şiddet ilişkisi hakkında sadece bir savunma değil, aksine metodolojik analizler, insaflı ve tutarlı tahliller yapılmalıdır. Zira bir dini şiddetle özdeşleştirmenin vebali, sadece o dinin mensuplarını değil, bütün dünyanın inanç haritasını derinden etkileyecek kadar büyüktür. İslam'ın şiddet dini olduğu iddiasının, İslamofobi gibi tarihe geçecek bir korku ve nefret hali doğurması, yalnızca Müslümanları değil, bütün insanları bunalıma sürüklemiştir. Unutulmamalıdır ki şiddet, şiddetle ortadan kalkmaz, kan, kan ile temizlenmez. Dünyanın güvenliği inançlar üzerinde baskıyla sağlanmaz. İslam'ın şiddet dini değil barış dini olduğunu ortaya koymaya çalışanların emekleri elbette boşa gitmeyecek ve bu yolda atılan her adım dünya barışına katkı sağlayacaktır.'

- 'Cihad kavramını sulandırmak...'

Diyanet İşler Başkanı Görmez, yaşanan hadiselerde itham altında kalan İslam dini olduğu için, İslam dini açısından 5 hususu paylaşmak istediğini dile getirerek, şöyle devam etti:

'İslam medeniyetinde, insana bakışımız, insanın değeri, insanın onuru ve insanın dokunulmazlığı meselesinin bütün eğitim sistemimizde yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Yeryüzündeki bütün kötülükleri, iyilikle ortadan kaldırmayı bize öğreten yüce kitabın, metodundan ayrılmamak için öncelikle insanın dokunulmazlığı meselesinin yeniden ele alınması gerekiyor. İslam dininin savaşı dahi, bir ahlak ve hukuk temeline oturttuğunu hepimiz bilmeliyiz ve bunu bütün insanlığa göstermeliyiz. Cihad kavramını sulandırmak Kuran'a ve İslam'a yapılabilecek en büyük haksızlıklardan ve yanlışlıklardan birisidir. Cihadı bir katliam olarak, ahlak ve hukuk tanımayan bir savaşın adı olarak belirlemeye kalkışmak, İslam'a yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesidir.

Dinimizin bireysel olarak yasak kıldığı intihar saldırılarına istişhad adının verilmesi, şehit olma arzusu olarak tavsif edilmesi ve bunun için bizatihi yüce kitaptan ve Hazreti Peygamberin hadislerinden mesnet aramaya kalkışılması, İslam medeniyetine ve İslam fıkıh mirasına yapılabilecek en büyük kötülüktür. Her şeyden önce bir insanın sadece kendisini katletmesi dahi haramken, masum nice insanları beraberinde katletme çabası içine girmesinin, İslam dininde mesnedinin aranması dahi beyhudedir. '

Bölgeyi ve dünyayı kuşatan terör hadiselerini sadece intihar eylemlerine indirgemenin, tarihi yaşanan büyük acıları, hadiseleri yanlış okumak olacağını vurgulayan Görmez, 'Ortaya çıkmış bütün fetvaların yanlışlığını ilan etmek için bütün ilim adamlarının ve dini müesseselerin bir araya gelerek, dünyaya bunu ilan etmesi gerekir. Herkes biliyor ki bu intihar saldırılarıyla masum insanları katleden bir insanın, bu katliamdan hemen sonra cennete gideceğini ifade eden bir insanın, İslam'ın ilim medeniyetinden nasibini almış olması mümkün değildir.' diye konuştu.

-'Din kisvesine bürünmüş cinayet şebekeleri'

Din kisvesine bürünmüş cinayet şebekelerinin, yıkılmış hayalleri istismar ettiğini ifade eden Görmez, 'Sevgili Peygamberimizin hayatından bugün birilerinin intihar bombacılığına meşruiyet kazandırmaya kalkışması, intihar saldırıları altında katliamlar yapmaya kalkışmayı mübah telakki etmesi, hiçbir şekilde izah edilemez. Bütün bu işgallerin gölgesinde yaralı bilinçlerin, pozitivist ve materyalist bir yöntemle dini, bir ideolojiye indirgediğini de görmeliyiz. Bir taraftan harici terörü doğuran küresel sebepler üzerinde yoğunlaşarak İslam coğrafyasını küresel güçlerin çatışma alanı olmaktan çıkarmak için yoğun bir çaba içerisinde olmamız gerekiyor.' dedi.

Mehmet Görmez, bugün çevrede olup bitenlerin, Ankara, İstanbul, Belçika ve Paris'teki terör saldırılarının sadece insanları hedef almadığını, doğrudan İslam dinini tehdit ettiğini, yeryüzüne rahmet getiren İslam dininin başka dünyalarda bir korku unsuru olmasını sağladığını, aynı zamanda İslamofobi endüstrisini besleyen bir yönteme dönüştüğünü kaydetti.

Görmez, 'İnsanlığı yüceltmek, diriltmek, yaşatmak için gelin birlik olalım' çağrısında bulunarak, sözlerini tamamladı.

Konuşmasının ardından Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Görmez'e plaket ve kitap hediye etti.
Kaynak: AA