'Boş Odada 4 Ay Boyunca Dolaştım'

28 Şubat sürecinde SAÜ Fen Edebiyat Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalıştığı sırada yaşadığı olaylardan psikolojik olarak etkilenen Doç. Dr. Şan, o günler aklına geldiğinde duygularına hakim olamıyor SAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şan: 'O zamanlar bende ağır tahribatlar oluştu, akademik anlamda kendimi geliştirmek, makale yazmak, kitap okumak, entelektüel gelişimimi tamamlamak aşamasında olduğum en değerli yıllarımda yapılanlar, psikolojik olarak çok etkiledi' 'Pencere, masa ve sandalyesi olmayan bir odaya koyuldum, 4 ay boyunca odada dolaştım' 'Türkiye şu anda laiklikten ödün vermeden insan hak ve özgürlüklerini sağlamış durumdadır'

EMRE AYVAZ - Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mustafa Kemal Şan, 28 Şubat sürecinde yaşadıklarına ilişkin 'O zamanlar bende ağır tahribatlar oluştu, akademik anlamda kendimi geliştirmek, makale yazmak, kitap okumak, entelektüel gelişimimi tamamlamak aşamasında olduğum en değerli yıllarımda yapılanlar, psikolojik olarak çok etkiledi' dedi.

AA muhabirine 28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan Şan, akademik kariyerine araştırma görevlisi olarak başladığı Sosyoloji Bölümünde 1993'ten beri çalıştığını söyledi.

Eşinin başörtülü ve kendisinin de imam hatip mezunu olduğunu ifade eden Şan, '1998 yılında doktora tezimi tamamlamıştım. Hiçbir gerekçe gösterilmeden yardımcı doçent kadrosuna atanmam sağlanmadı' diye konuştu.

2000 yılının Haziran ayında, kendisine YÖK Kanunu'nun 13/b maddesi uyarınca Genel Sekreterlikte görevlendirildiğine dair yazı gönderildiğini belirten Şan, kendisi için yakıcı dönemin o zaman başladığını anlattı.

Şan, dönemin genel sekreteri tarafından kendisine verilen evrakın 'Bu üniversitede kalamazsın' anlamına geldiğini vurgulayarak yıl sonu geldiğinde isminin sözleşmesi yenilenenler arasında olmadığını ve görevine son verildiğini aktardı.

O sırada safra kesesi ameliyatı olması gerektiğini dile getiren Şan, şöyle devam etti:

'Bu ameliyatın yapılaması için sözleşmemin 4 aylık bir süreliğine uzatılmasını talep etmiş olmama rağmen bu da kabul görmedi. Sakarya İdare Mahkemesinde bu konuyla ilgili dava açtım. Mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı aldı ve beni tekrar görevime iade etti. Gelişimin ikinci günü, tekrar Genel Sekreterlikte görevlendirildiğime dair kağıt tutuşturuldu. Bu sefer durum çok daha vahimdi. O zamanın Rektörü İsmail Çallı, '80 tane mülteciyi attık' ifadesini kullanmaktan çekinmiyordu. Bir anlamıyla o zamanın 28 Şubat rejimine yaranmak için bu tarz söylemlerde bulunuyordu. Atılanların genelde çoğu geri dönmedi.'

Şan, bir tek kendisinin mahkeme kararıyla döndüğünü anlatarak şunları söyledi:

'Canlarını çok sıkmış olacak ki tekrar Genel Sekreterlikte arşiv deposunda görevlendirildim. Ben, orada 6 ay boyunca oturdum. Mesai saatleri içerisinde orada bulunmam özellikle takip ediliyordu. Yalan isnatlarla görev yerine zamanında gelmediğim bahanesiyle türlü soruşturma açıldı. Bunların bir kısmını mahkemeye götürdüm bir kısmını götüremedim çünkü mahkemeye giderken bile türlü soruşturma açıyorlardı. Belli bir süre sonra pencere, masa ve sandalyesi olmayan bir odaya koyuldum, 4 ay boyunca odada dolaştım.'

- 'Korku ve tedhiş altındaydı insanlar'

Şan, o zamanlar kendisinde ağır tahribatlar oluştuğunu belirterek akademik anlamda kendisini geliştirmek, makale yazmak, kitap okumak, entelektüel gelişimini tamamlamak aşamasında olduğu en değerli yıllarında psikolojik olarak çok olumsuz etkilediğini vurguladı.

Birçok arkadaşının 28 Şubat'ın şartlarıyla değiştiğini, selam vermekten korkar hale geldiğini ifade eden Şan, 'Korku ve tedhiş altındaydı insanlar' dedi.

Şan, bir arkadaşının dönemin rektörü İsmail Çallı ile konuştuğunu, kendisinin bölüme döneceğini söylediğini dile getirerek şöyle konuştu:

'Haziran ayında dönemin Personel Daire Başkanı Hüseyin Erken odasına çağırdı. Ben de sevinçli bir şekilde gittim. Zarfı açtığımda bölüme dönmeyi beklerken 'Görev süreniz tekrar sona erdiğinden üniversiteyle ilişkiniz kesilmiştir' yazısını tevdi ettiler. Ben, o anda şimdi bile kendimi zor tutuyorum, duygularıma hakim olamadım, gözlerim yaşardı ve oradan çıktım.'

Mahkemeye başvurduğunu ve 6 ay sonra tekrar göreve iade edildiğini anlatan Şan, 2004'te yardımcı doçent kadrosunu aldığını, 2011'de de doçentlik sınavında başarılı olarak akademik yoluna devam ettiğini söyledi.

Şan, dünya görüşü, anlayış biçimi, mezun olunan okul ve tesettürün bir insanın ayrımcılığa uğramasına neden olmaması gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti:

'28 Şubat günlerinde bunlara benzer çok hadiseler yaşadık. Başörtülü öğrencilerin palyaçoya dönüştürülmüş halleri, gözümün önünden hiç gitmiyor. Türkiye'de hak ve özgürlük anlamında kimsede hiçbir eksiklik yok. Başörtülü bakanlarımız ve milletvekillerimiz de var. Arkaik, ilkel bir Fransız laikliğini bize yıllarca dayattılar, ensemizde boza pişirdiler, 'Laiklik budur' dediler. Halbuki laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün insanlara eşit bir şekilde verilmesidir. Biz, bunu istiyoruz ve Türkiye şu anda laiklikten ödün vermeden insan hak ve özgürlüklerini sağlamış durumdadır. 28 Şubat ile günümüz şartları arasında kıyaslama yapanlar, 'Bugün 28 Şubat'ın bin beteri yaşanıyor' diyenler, büyük bir haksızlıkla hukuksuzlukla toplumun karşısına çıkıyorlar demektir.'
Kaynak: AA