Niğde Üniversitesinde, Gıda Güvenliği Uygulamaları Ve Süt Sektörü Konulu Panel

Niğde Üniversitesi, Ayhan Şahenk Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi aracılığıyla “ Gıda Güvenliği Uygulamaları ve Süt Sektörü” konulu bir panel düzenledi.

Niğde Üniversitesinde, Gıda Güvenliği Uygulamaları Ve Süt Sektörü Konulu Panel
Niğde Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi Salon 1071’de gerçekleştirilen ve Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Mesut Türkoğlu, Prof. Dr. Nevzat Artık ve Prof. Dr. Atila Yetişemeyen ile Niğde Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Yıldırım, Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği Danışmanı Dr. İsmail Mert’in konuşmacı olarak katıldığı programa Ayhan Şahenk Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş, akademik personel, davetliler ve öğrenciler katıldı.

Program Ayhan Şahenk Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş’ın açılış konuşmasıyla başladı.

Prof. Dr. Zafer Ulutaş; “Gıda işlemi ve tüketiciye sunma yaklaşımlarında, gerek tüketicinin bilinçlenmesi gerekse ülkelerin gıda yasalarını’’daha sağlıklı ve daha güvenli gıda üretme ’’ doğrultusunda güncellemeleri nedeniyle çok önemli değişimler meydana gelmiş ve Gıda Güvenliği son yılların en önemli toplumsal konusu olmuştur. Gıda güvenliği kavramı, gıda kaynaklı hastalıklara neden olan biyolojik, fiziksel ve kimyasal etkenleri önleyecek şekilde gıdaların işlenmesi, hazırlanması, depolanması ve son tüketiciye sunulmasını tanımlayan bilimsel bir sistem döngüsüdür. Güvenli gıda ise her türlü bozulma ve bulaşmaya yol açan etkenden arındırılarak tüketime uygun hale getirilmiş gıdadır.

Dünyanın en yararlı içeceklerinden olan süt, yeni doğmuş bir yavrunun bütün besin ihtiyacını karşılayan mükemmel bir gıda maddesidir. Süt bebeklikten yaşlılığa vücudun gelişmesi, güçlenmesi ve sağlığın korunması için gereken besin öğelerini bünyesinde bulundurmaktadır. Bugün itibari ile dünyada yaklaşık 760 milyon ton, Türkiye’de ise yaklaşık 18 milyon ton süt üretilmektedir. Bu üretim kapasitesi ile ülkemiz dünyada 9.sırada yer almaktadır” dedi.

Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mesut Türkoğlu’nun panel başkanlığını yaptığı programın ilk konuşmacısı Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık oldu.

AB ve Türkiye Gıda Güvenliği Uygulamaları konusunda sunum yapan Prof. Dr. Artık; “Gıda zinciri stratejisi oluşturulmasında; tüketicilerin artan bilinci, sağlığa yönelik tehditlere ilişkin kaygılar ve gıda güvenliği risklerini yönetmedeki yeterliliğine giderek azalan güven, dikkate alınması gereken faktörlerdir.

Prof. Dr. Artık; “Dünyada gıda güvenliği konusunda, tüm gıda zincirini içine alan yeni bir yaklaşım benimsenmeye başlanmıştır. Gıdaların güvenli, sağlıklı ve besin değeri yüksek bir şekilde tüketiciye arz edilmesinde sorumluluğun üretim, işleme ve ticarette yer alan herkes tarafından tüm zincir boyunca paylaşılmasının önemi benimsenmektedir.

Gıda güvenliği, risk değerlendirmesi, risk yönetimi ve risk iletişimini dikkate almalıdır. Birincil üretimden geriye dönük izleme teknikleri geliştirilmelidir. Uluslararası kabul görmüş ve bilimsel olarak geliştirilmiş gıda güvenliği standartlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Özellikle DTÖ Anlaşmaları gereğince, gıda kaynaklı tehlikelere karşı aynı seviyede koruma sağlayan gıda güvenliği sistemlerinin denkliği kavramının geliştirilmesi gerekmektedir. Çiftlikten sofraya tüm gıda zincirinde risklerin, kaynağında önceden önlenmesi veya engellenmesine önem verilmelidir” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Artık konuşmasını, AB gıda mevzuatı ve denetim yetkisi ve gıda güvenliği etkinliğinin arttırılması projesi konularına değinerek bitirdi.

Sütün Beslenmedeki Önemi başlıklı sunumuyla bilgilendirme yapan Üniversitemiz Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Yıldırım; “Dünyanın en yararlı içeceği süt, yeni doğmuş bir yavrunun bütün besin ihtiyacını karşılayan mükemmel bir gıda maddesidir. İçerdiği besin öğeleri insan vücudunda kolayca sindirilebilir ve kullanılabilir. Süt içen toplumlarla içmeyen toplumların fiziksel gelişme bakımından farklı oldukları dikkat çekmektedir. Japonların ve Çinlilerin çok az süt içtikleri ve kısa boylu oldukları bilinmektedir. Ancak, ABD de yaşayan Japonların ve Çinlilerin ikinci ve sonraki nesillerinin daha uzun boylu oldukları görülmüştür” dedi.

Pastörize ve özellikle de UHT süte değişik katkı maddelerinin ilave edilmesiyle raf ömrünün uzatıldığı doğrultusunda yanlış bir düşünce bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Metin Yıldırım; “Sokak aralarında, hiçbir kontrole tabi tutulmayan ve çeşitli hilelere maruz kalan çiğ sütlerin satışı yapılabilmektedir. Sağlık açısından tehlikeli olan çiğ süt tüketilmemeli; pastörize ya da UHT süt tercih edilmelidir.

Çocuklara ve gençlere süt içme alışkanlığının kazandırılması devlet politikası haline getirilmelidir. Toplumumuz süte çocuk içeceği gözüyle bakmaktadır. Laktoz oranı azaltılmış içme sütleri gibi süt çeşitleri yeterince tanınmamaktadır. Meşrubat ile süt rekabet edememektedir. Eğitim ve reklam çalışmaları yetersiz kalmaktadır diyerek konuşmasına devam etti.

Sütün, insan ve birçok canlı için yaşamın ilk gıdası olduğu gibi insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken “mucizevî” bir gıda maddesi olduğunu ifade eden Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği Danışmanı Dr. İsmail Mert, beyin gelişimi bakımından hayati öneme sahip elzem amino asitlerin, başta süt ve süt ürünleri olmak üzere sadece hayvansal kökenli proteinlerde bulunduğunu, insanların da sağlıklı olarak büyümek ve gelişmek için süt ve süt ürünleri tüketmek zorunda olduğunu söyledi.



Türkiye’de hayvan varlığına dair istatistiksel bilgiler vererek konuşmasını sürdüren Dr. İsmail Mert, süt ve süt ürünleri değer zinciri, Türkiye’nin çiğ süt üretimi ve dünyadaki yeri, Türkiye’de süt sanayi, süt ve süt ürünleri dış ticareti başlıklı konular hakkında da kısa bilgiler verdi.

Panelin son konuşmasını Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve aynı zamanda da Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Olan Prof. Dr. Atila Yetişemeyen yaptı. Ulusal Süt Konseyi hakkında genel bilgiler veren ve bu kurumun 2009 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı olarak kurulan ve herhangi bir resmi yaptırımı olmayan bir konsey olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yetişemeyen; “Özellikle birlik başkanlarımız ve sanayici kardeşlerimiz daha iyi bilirler. Bu konsey değişik kesimlerden oluşmaktadır. Bunların bir tarafı kamu yani Tarım Bakanlığı şemsiyesi ve patronajı altında kurulmuştur. Diğeri de sanayici kesimi, üretici kesimi, araştırma kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıdır. Araştırma kurumları içerisinde üniversitelerde var” dedi.

Ulusal Süt Konseyinin 12 kişilik yönetim kurulu olduğunu ve bunların 3 tanesinin kamular yani Tarım Bakanlığından, 3 tanesinin üretici birliklerinden, 3 tanesinin sanayici kesimden diğer 3 tanesinin de araştırma kurumları ve sivil toplum kuruluşlarından oluştuğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Yetişemeyen, konseyin en önemli görevlerinden birinin Türkiye’deki süt üretimini artırmak olduğunu da ayrıca ifade etti.

Soru cevapla devam eden programın sonunda Ayhan Şahenk Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zafer Ulutaş tarafından panel başkanına ve panelistlere teşekkür belgesi takdim edildi.
Kaynak: İHA