'Aşk Hayal Dünyasında Büyüttüğümüz Bir Şey'

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ersoy: 'Aşk hayal dünyasında büyüttüğümüz bir şeydir, patolojik olduğu oranda. Gerçeklerle karşılaştığınızda o duygu azalacaktır' 'Garanti gördükten sonra sevgi, beğeni ifadeleri kullanmıyoruz. Bir insanı ihmal eder, sevgi ihtiyaçlarını karşılamazsanız istediğiniz kadar Sevgililer Günü'nde hediye alın, işe yaramayacaktır'

EFSUN YILMAZ - Aşk ve evlilik konusunda çalışmaları bulunan Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Ersoy, aşkın hayal dünyasında büyütülen bir şey olduğunu, gerçeklerle karşılaşıldığında bu duygunun azaldığını belirterek 'Garanti gördükten sonra sevgi, beğeni ifadeleri kullanmıyoruz. Bir insanı ihmal eder, sevgi ihtiyaçlarını karşılamazsanız istediğiniz kadar Sevgililer Günü'nde hediye alın, işe yaramayacaktır' dedi.

Prof. Dr. Ersoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, her duygunun bedensel karşılığı olduğu gibi aşkın da insan ruhunda izdüşümü bulunduğunu, bilim adamlarının da yaptıkları çalışmalarda aşkı 'şehvetli' ve 'arkadaşça' olmak üzere iki kategoride değerlendirdiğini belirtti.

Arkadaşça aşkın, 'Bir insanı ziyadesiyle fazlasıyla sevmek' anlamına geldiğini aktaran Prof. Ersoy, şehvetli aşkın ise arzu, kaygı, heyecan, kaybetme korkusu ve cinsel duyguları barındırdığını söyledi.

İnsanların hep 'kime aşık oluruz' sorusunun yanıtını aradığına dikkati çeken Ersoy, şöyle konuştu:

'Aşık olup kavuşamayınca karşısındaki insanı öldüren insan var. Patolojik (hastalıklı) bir aşk vardır orada. Bu kadar sevdiği insanı öldürecek noktaya insan nasıl gelir? Orada işin patolojisi devreye giriyor. 'Bir insan kime aşık olur' sorusunun yanıtı biraz da burada. Olmak isteyip de olamadığımız kişiye aşık oluruz. Çok derinde bir psikolojik, hatta psikopatolojik ihtiyacımızı karşıladığını düşündüğümüz insana aşık oluruz. Mesela bağımlı karakterdeki bir insan, kendini yetersiz hissettiği için sürekli onayına ihtiyaç duyduğu birini arar ve bunu bir psikopatta bulur, o güce aşık olur. Mükemmeliyetçi bir insan hayatına renk katacak birine aşık olabilir çünkü mükemmeliyetçi bir insan kurallar içinde kendisi de sıkılır.'

'Kimlere daha çok aşık olunur' sorusunun da bir ipucu olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ersoy, 'Çok ipucu vermezsen, kendini gizlersen, az geri durursan sana aşık olurlar. 'Cool takılırsan' sana aşık olurlar. Sana aşık olacak insan zihninde seni istediği yere koyabilir o zaman. Beyaz ekran oluyorsun ve karşındaki insan o ekrana ihtiyacı olanları yansıtıyor. Belki de o özelliklere sahip değilsin ama bunu anladıktan sonra iş işten geçmiş oluyor. O yüzden bazen evlilikten sonra ilişki soğur çünkü hayal dünyasında kurduğu insan olmadığını, bir araya geldikten sonra anlar. Gizemli takılmanın riski de bu' diye konuştu.

- Aşkın formülü var mı?

Prof. Ersoy, şehvetli aşkların 3-5 yıl içinde hayal kırıklığı ile bitebileceğini, arkadaşça aşkın ise daha uzun süreli, dingin ve ideal olduğunu belirtti.

Benzer özelliklerin insanları karşılaştırdığını ifade eden Prof. Dr. Ersoy, 'Her şeyden önce aynı mekanda, aynı iş yerinde, aynı sosyoekonomik çevrede bize benzeyen insanlarla karşılaşırız. Bu benzerlikler uzun ilişkiler kurmamızı da sağlayan özelliklerdir. Olmak istediğimiz ama olamadığımız bazı özellikleri karşımızda görerek aşık oluruz. Aşk farklılıklar ölçüsünde şiddetli ama benzerlik ölçüsünde dingin ve uzun sürelidir' değerlendirmesinde bulundu.

Bilim adamlarının yeni tanışan ve 40 yıllık evli çiftler üzerinde bilimsel araştırma yaptığını, bu kişilerde beynin aynı noktalarının ışıldadığını belirten Mehmet Akif Ersoy, 'Dolayısıyla bu çiftler hala birbirlerine aşık olduğunu söylerken yalan söylemiyor' diye konuştu.

Bir bitkinin bile beslenirse büyüyebileceğini vurgulayan Ersoy, şunları kaydetti:

'Bir ilişkinin korunması lazım. İnsanlar, ilişkiyi garantide görebiliyorlar ama görmemeliler. Herkesin bir kırılma noktası var. Gerçekten ahlaki değerleri yüksek birini bile ezer ve sevgi ihtiyacını karşılamazsanız o ilişkiyi bitirebilir. Garanti gördükten sonra sevgi, beğeni ifadeleri kullanmıyoruz. Bir eline sağlık demek bile önemli. Siz bir insanı ihmal eder, sevgi ihtiyaçlarını karşılamazsanız istediğiniz kadar Sevgililer Günü'nde hediye alın, işe yaramayacaktır.'

Prof. Dr. Ersoy, Sevgililer Günü'nün aşkı beslemek için vesile sayılabileceğini ancak alınan hediyenin büyüklüğünün, sevginin büyüklüğünü göstermemesi gerektiğini bildirdi.

Aşk 'patolojik' olarak değerlendirildiğinde katilinin de 'gerçekler' olduğunu ifade eden Ersoy, 'Aşk hayal dünyasında büyüttüğümüz bir şeydir, patolojik olduğu oranda. Gerçeklerle karşılaştığınızda o duygu azalacaktır. Aşkın katili deyince aldatma da geliyor. Aşkın katili günümüzde daha çok başka aşklardır' şeklinde konuştu.

'Aşk hastalık mı, hastalıksa tedavisi var mı' sorularına da yanıt arandığını aktaran Prof. Ersoy, şu görüşleri dile getirdi:

'Aşkın tedavisi var. Psikiyatri uzmanı olarak bazen aşık olmuş ayrılmış, aşkı devam eden, depresyon bulguları gösteren insanlarla da karşılaşıyorum. Ben bir antidepresan veriyorum ve bir ay sonra hasta gelip o kişiyi unuttuğunu söylüyor. Ben beyindeki bir kimyasalı değiştirdiğimde o yoğun aşk duygusu kaybolmuş oluyor. O duygu, onu yıprattığı için ben de tedavi etmiş oluyorum. Yani aşk tedavi edilebilir bir durumdur.'
Kaynak: AA