Çay Üretiminde Kimyasal Gübre Tarih Oluyor

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çay üretiminde kimyasal gübre kullanımını yasakladı. Çay üretiminde nitrat ve azot içerikli kimyasal gübreler yerine bikrobiyal organizmalar içeren organik gübre kullanımına geçiliyor.

Çay Üretiminde Kimyasal Gübre Tarih Oluyor
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın çay üretiminde azot ve nitrat içerikli gübreleri yasaklaması Türk çay sektöründe devrim niteliğinde bir dönüşümü beraberinde getiriyor. Alınan kararlar doğrultusunda, üretilen çayda herhangi bir kalıntısı ve olumsuz etkisi görülmese de kullanıldığı toprakta ve çevresinde ki canlı varlıklar üzerinde zararlı etkileri olan, toprak yapısını olumsuz yönde etkileyen, heyelanları tetikleyen azot ve nitrat içerikli kimyasal gübre kullanımına sor veriliyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 830 bin dekor alanda yaklaşık 50 yıldır dekar başına uygulanan 130 kilo kimyasal gübrenin yerine organik gübre alacak. Organik gübreye geçiş ile yaklaşık 3 yılda Rize’de ki yaklaşık 1 milyon dekar tarım arazisi devasa bir organik havzaya dönüşecek.

Kimyasal yerine mikrobiyal gübre

Konuyla ilgili açıklama yapan ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, 4-5 yıldır organik gübre çeşitleri üzerinde yaptıkları uygulamalı deneylerde çay için en uygun organik gübrenin mikrobiyal gübre olduğunu tespit ettiklerini belirterek “Bakanlık çay bahçelerinde kullanılmaması yönünde radikal bir karar aldı. Uygulamanın nasıl olacağı konusunda çalışmalar devam ediyor. Hedef tamamen organik tarıma geçmektir. Bunuz yaparken doğru organik gübreler kullanmak geriyor. Bizim 4-5 yıldır yaptığımız çalışmalarda organik gübre olarak adlandırılsa da mikrobiyal olarak adlandırılan içerisinde canlı bakteriler bulunan gübreler üzerinde çalışıyoruz. Bunlar toprakta yaşayabilen, topraktan aldığı yararlı mineralleri bitkiye verebilen organizmalardır. Biz 4-5 yıldır bunun uygulamalarını yapıyoruz. Doğru organik gübreyi bulmak için yaptığımız çalışmalar, organik üretime geçmemizi biraz geciktirmiştir“ dedi.



Verim azalmayacak, kalite artacak

Sütlüoğlu, yapılan denemelerde mikrobiyal gübre ile üretilen çaylarda verim azalması gözlenmediği gibi ekstrat değerinin yükseldiğinin, selüloz oranının azaldığının ve tomurcuk oluşumunun arttığının tespit edildiğini belirtti.

Sütlüoğlu, “Süreci biz vatandaşlarımıza tam olarak anlatamadık. Organik üretimden hiç gübre verilmemesi gerektiğini anmayanlar oldu. Bahçesine hiç gübre vermeyen üreticilerimizin de doğal olarak üretimleri düştü. Böyle olunca da vatandaşımız rahatsız oldu. Bizlerde organik sürecin devamı için çayına yüksek fiyatlar vererek desteklemeye çalıştık. Organik üretimden vatandaşımızı vazgeçirmemek için yaptığımız bu desteğin Çaykur olarak bize maliyeti yıllık 55 milyon TL’leri buldu. Bu desteğin bu yıl organiğe geçecek tüm çay alanlarında uygulanması mümkün değil. Dolayısı ile doğru gübreyi bulup bu verim düşüklüğünü önlememiz gerekiyordu. Çok sayıda gübreyi denedik. Çoğundan olumlu sonuç alamadık. 2-3 gübreden olumlu sonuç aldık. Birkaç yıldır denediğimiz bu gübrelerden kimyasal gübrelerin sağladığı verim kadar verim elde ettik. Artı olarak çay hasadının bir hafta kadar erken başlamasına ve taze yaprağın daha geç kartlaşmasına da katkı sağlıyor. Tomurcuk oluşumunu sağlıyor. Çayın ekstrat değerini de yükseltiyor, selüloz oranını da azaltıyor. Ülkemizde bizim ihtiyacımızı karşılayacak kadar mikrobiyal gübre üretimi var. Gübre maliyetini yükseltmeyecek ve verimi düşürmeyecek gübre üreticisi firmaları destekleyeceğiz“ şeklinde konuştu.



Gübre sıvı olarak uygulanacak

Sütlüoğlu, alternatif organik gübreler arasındaki mikrobiyal gübrenin sıvı olarak uygulandığını ve kimyasal gübreye oranla uygulamasının daha kolay olduğunun altını çizerek “Bu gübre sıvı olarak uygulanacak. Yaprağın üzerine püskürtülerek kimyasal gübreye kıyasla çok daha kolay bir şekilde uygulanabilecek. Bir dönüm çay bahçesi için 2-3 litre yeterli olacak. Tabi bunun 20 litre kadar su ile açılması gerekiyor. Ancak bu gübrenin iyi sonuç alınabilmesi için iki kez uygulanması gerekecek. Çaykur olarak verim düşüklüğü olmaması için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Ancak her toprağın yapısı aynı değil. Uygulama yaptığımız bölgelerde verim düşüklüğü görülmese de verim düşüklüğü olacak yerler olabilir. Eğer verim düşüklüğü olursa da vatandaşımızın mağduriyetinin önlenmesine yönelik mekanizmaları da düşünmemiz gerekiyor“ diye konuştu.

Kaynak: İHA