Polis Adaylarını Gruplar Halinde Hazırlamışlar

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan FETÖ iddianamesinde, polis koleji ve polis akademisi sınavlarına hazırlanan öğrencilerin dörder kişilik gruplar halinde hazırlandığı ve diğer gruplarla temaslarının sınırlandırıldığı belirtildi İddianameden:'Derslere gelen hocaların, önceleri herhangi bir çekince olmaksızın ellerinde kitaplarla gelirken, daha sonraları laptop, flash bellek gibi materyallerle sohbetlere gelmeye başlamaları ve son olarak 2013 yılı içerisinde sohbetlere gelirken bağımsız laptop bilgisayarların sadece bunlara tanımlı flash belleklerle güvenlik koridoru oluşturularak sadece bu şekilde çalıştırılıyor hale getirilmesi, örgüt içerisinde gizliliğin azami derecede önemli hale geldiğinin bir göstergesidir'.

GÜLSEM ADAM - Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgütün polis koleji ve polis akademisine girecek öğrencileri dörder kişilik gruplar halinde hazırladığı bilgisine yer verildi.

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun FETÖ/PDY'ye yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında savcı Serkan Beyoğlu tarafından, 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçlamasıyla 55'i tutuklu, 23'ü tutuksuz 78 sanık hakkında hazırlanan 150 sayfalık iddianame, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İlk bölümünde FETÖ/PDY'nin yapısı, örgütün kuruluşu, amacı, stratejisi, faaliyetleri ve yapılanmasının anlatıldığı iddianamede, FETÖ'nün paralel bir örgütlenme ile gizlice devletin tüm kılcal damarlarına sızmaya çalıştığı ve öncelikli amaçlarının başında Emniyet Genel Müdürlüğünün stratejik-operasyonel birimlerinde kadrolaşmak olduğu, bunun da 17-25 Aralık süreciyle iyice netlik kazandığı vurgulandı.

FETÖ/PDY hakkında yürütülen soruşturmalarda elde edilen bilgiler doğrultusunda, örgütün polis koleji ve polis akademisine girecek öğrencilerin dörder kişilik gruplar halinde hazırlandığına ve bunların mümkün olduğunca diğer öğrencilerle temasının sınırlandırıldığına değinildi.

Emniyet teşkilatının eğitim birimlerine giren öğrencilerin örgütsel görevinin hedef üniteye girmekle sonlanmayacağına işaret edilen iddianamede, şu görüşler kaydedildi:

'Öğrenci sınavı kazandıktan sonra, kendisini hazırlayan abisi ya da başka bir abi görevlendirilerek takibi yapılır. Bir ifadede 'Polis amiri olacak öğrencileri ortaokul 1, 2, 3. sınıflarından itibaren bulup Polis Kolejleri sınavında soru vererek Polis Kolejine girmelerini sağlayan, dört yıl boyunca Polis Kolejinde takibini yaptıktan sonra dört yıl da Polis Akademisinde takibine devam eden ve akademi öğrencisinin mezuniyeti ile vazifesini tamamlayan şahıslar olmalarıdır' şeklinde önemi açıklanan bu abiler vasıtasıyla hedef ünitelere sokulan örgüt mensubu öğrencilerle sık sık görüşülür. İrtibatın hiçbir zaman koparılmadığı FETÖ/PDY mensuplarının sadakatlerine göre gruplara ayrılarak kolej ve akademi hayatları boyunca bir an olsun boş bırakılmadan verilen görevleri yerine getirmesi istenir. Öğrenci okulu bitirene kadar bu işlemler, bu şekilde devam eder. '

İddianamede, bir araya gelen örgüt üyelerine 'kadrolaşma' ile ilgili Fetullah Gülen'in kitaplarının okutulduğu ve konuşmalarının dinletildiği bildirilerek, Gülen'in şu ifadelerine yer verildi:

'Adliye, mülkiye veya başka hayati bir müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar gelecek adına bizim o ünitelerde garantimizdir. Bizim varlığımızın bunlar nabzıdır. Zayiata meydan vermeyin. Daha bunun neye ihtiyacı var, nasıl takviye edilmeli, sürekli araştırılmalı, daha bir takviye edilmeli fakat mevcuttan da bir ölçüde taviz verilmemeli, derken yani fevkalade korumaya alınmalı, katiyen zayiata meydan verilmemelidir. Bu açıdan bizim ister bu dairede, ister diğer dairede arkadaşlarımızın korunması çok önemlidir. Yani sivrilmeden, mevcudiyetinizi hissettirmeden çok ilerilere gitmek, işte bu iki müessesede olduğu gibi hayati, dinamik bir kısım müesseselerde söz konusudur. Ta ilerilere gitme, böyle can damarları içinde dolaşma ve eğer dönülüp gelinecekse yara alınmadan, hissettirilmeden dönüp geriye gelme meselesi geleceğimizin adına çok esaslı hususlardır.'

İddianamede terör örgütü ele başı Fetullah Gülen'in 'Şeklen asker değiliz ama, ruhen askeriz ve öylede olmalıyız, hatta öyle olmak mecburiyetindeyiz.' sözlerine de yer verildi.

- Fetullah Gülen'in okuduğu rütbeleri grup imamları dağıttı

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in konuşmalarına yansıyan bu konuların örgüt içerisinde uzun yıllar faaliyet göstermiş kişilerce de daha önce dillendirildiğine dikkati çekilen iddianamede, 'Oluşturulan Kadroların Meslek Hayatındaki Durumu' başlıklı bölümde, bir örgüt üyesinin şu ifadeleri yer aldı:

'Bizim mezun devreyi yurdun 5. katına çıkarttılar. Kolej mezuniyetinde geldiğimizde alınan önlemler ve disiplin yoktu. Daha samimi bir tavır sergileniyordu. Benim kolej döneminde geldiğim yurt artık FEM Dershanesi olarak hizmet veriyordu. 5. kat yine aynı şekilde düzenlenmiş haldeydi. Hepimiz halının üzerine oturduk ve beklemeye başladık. Kısa bir süre sonra salonun giriş kapısından, yani bizim girdiğimiz kapıdan daha önce Ankara'da Hacı Bayram Camisi'nde ve sivil cemaat ağabeylerinin de yanında karşılaştığımız ancak ismini mezuniyet sonrası geldiğim FEM dershanesinin 5. katında öğrendiğim emniyetten sorumlu cemaat imamı salona girdi. Biz ayağa kalktık. Bize 'Selamünaleyküm' dedi ve yerine oturdu. Bizi mezuniyetimizden dolayı tebrik etti, devletin, cemaatin istekleri doğrultusunda şekillendirilmesinde bizim çok fedakarlık yapmamız gerektiğinden bahsetti. Fetullah Gülen'in okuduğu ve bize hediye ettiği komiser yardımcısı rütbeleri grup imamları aracılığı ile bize dağıtıldı.'

- Antalya'da 1 dolarları dağıtan kişi

İddianamede, zanlılar arasında bulunan, Antalya Valiliği tarafından görevden uzaklaştırılan ve halen tutuklu bulunan Başpolis Mecit Müdürhanoğlu'nun ByLock isimli programı kullanan şüphelilerle bağlantılı olduğu ve terör örgütü üyelerine verilen 1 dolarları dağıtan kişilerden olduğu kaydedildi.

Şüpheliler arasında bulunan ve Etkin Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak isteyen polis memuru Mehmet Kaşıkçı, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili bildiklerini paylaştı.

İddianameye göre Kaşıkçı, 2006 yılında Aksaray'da görev yaptığı sırada Olay Yeri İnceleme Şubesinde görevli bir polis memuru meslektaşı aracılığıyla sohbetlere başladığını, diğer bazı örgüt mensuplarının kendisinden görev yaptığı şubeye ait görev listesini istediğini söyledi.

Kaşıkçı, katıldığı sohbetlerde 2010 yılından sonra siyasi söylemlere daha çok yer verildiğini, bu sohbetler sırasında hükümete yönelik, 'Şımardılar' ve 'Ders almaya ihtiyaçları var' gibi söylemlere de yer verildiğini aktardı.

İddianamede, Kaşıkçı ile ilgili şunlar kaydedildi:

'Bunun yapılan sohbetlerle bağının ne olduğunu sorduğunda, şubede cemaat ile bağlantılı personel sayısının çok az olduğu, bu nedenle görevli personelden ılımlı olanları kendilerine zimmetleyeceklerini, kendilerinin de bu şahıslara aile ziyaretleri gerçekleştirmesi gerektiğini söylediklerini, kendisinin isim isim herkesi tanıdığını, böyle bir listenin verilemeyeceğini söylediğini, bunun haricinde Aksaray ilinde görevi ile alakalı hiçbir istekte bulunulmadığını ifade etti.'

- Gizliliğe önem 2010'dan sonra arttı

İddianamede, örgütün 2010 yılı başlarından itibaren gizliliğe verilen önemi artırdığı, her grubun birbirinden bağımsız hareket ederek, sohbete gelen hoca dışında kimsenin birbirini bilmemesi yönünde telkinleri bulunduğu belirtilerek, şu görüşlere yer verildi:

'Derslere gelen hocaların, önceleri herhangi bir çekince olmaksızın ellerinde kitaplarla gelirken, daha sonraları laptop, flash bellek gibi materyallerle sohbetlere gelmeye başlamaları ve son olarak 2013 yılı içerisinde sohbetlere gelirken bağımsız laptop bilgisayarların sadece bunlara tanımlı flash belleklerle güvenlik koridoru oluşturularak sadece bu şekilde çalıştırılıyor hale getirilmesi, örgüt içerisinde gizliliğin azami derecede önemli hale geldiğinin bir göstergesidir.'

Sohbetin yapılacağı günlerde gizliliğe riayet edilmesinin de sonradan uygulanmaya başladığına işaret edilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

'Daha önceden sohbete gelen 2-3 kişi bir araç ile gelirken, 2013 yılı içerisinde herkesin ayrı ayrı gelmesi gerektiği ve ailecek akşam gezmesine geliyormuş görüntüsü verilmesi istenmeye başlamıştır. Ayrıca sohbete gelen hocanın da ikametinin bilinmediği, ikamete en az 1-2 sokak öncesi veya sonrası bırakıldığı, ilk yıllarda sohbet için telefon ile aranıp açık açık 'Yarın bizdeyiz bir çay içelim' gibi söylemlerle konuşulurken 2010 yılı sonrası telefonda bir şey konuşulmaması hatta sohbetlere telefon getirilmemesi (telefonların aynı baz istasyonundan sinyal almaması için) söylenmiştir.'

İddianamede, sohbetlere gelenlere kendi birimlerinde çalışan personeli zimmetlemek sureti ile sorumluluklar yüklenmesinin tam bir örgüt yapısını ortaya koyduğu, bunun da daha üst sorumlularca planlandığının göstergesi olduğu vurgulandı.

Kaynak: AA