'Başkanlık Sistemi Ve Yeni Anayasa Arayışları' Paneli

Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akgün: 'En mükemmel sistem demokrasi' derseniz hayatı dondurursunuz. 'En mükemmel anayasa 82 Anayasası'dır. Mükemmel, tamam, dokunmayalım ona.' yok böyle bir şey, hayat dinamiktir. Bir şekilde daha iyiye daha doğruya daha yaşanabilir bir ülkeyetopluma ulaşmak için beraberce kendi geleceğimizi inşa etme arayışı demokrasinin adıdır' Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin: 'Yerli ve milli olanı bağrınıza basın, yerli ve milli olmayanın üzerine basın'

Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, 'En mükemmel sistem demokrasi' derseniz hayatı dondurursunuz. 'En mükemmel anayasa 82 Anayasası'dır. Mükemmel, tamam, dokunmayalım ona.' yok böyle bir şey, hayat dinamiktir. Bir şekilde daha iyiye daha doğruya daha yaşanabilir bir ülkeye-topluma ulaşmak için beraberce kendi geleceğimizi inşa etme arayışı demokrasinin adıdır.' dedi.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektörlüğü tarafından Cahit Zarifoğlu Konferans Salonunda, Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün ile Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin'in katılımıyla düzenlenen 'Başkanlık Sistemi ve Yeni Anayasa Arayışları' konulu panel, İstanbul'da meydana gelen terör saldırısında şehit edilenler için okunan Kur'an-ı Kerim okunması ve dua edilmesiyle başladı.

Prof. Dr. Birol Akgün, burada yaptığı konuşmada, tarih boyunca ortaya atılan yönetim anlayışı yaklaşımları hakkında bilgilendirme sunumu yaptı.

Geçmişten bugüne siyasal rejimlere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akgün, günümüzde kabul gören demokrasinin son ve mükemmel yönetim şekli olduğunu düşünmenin de yanlış olacağını vurguladı.

Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Akgün, 'Demokrasi sırf demokrasi olduğu için değil sakıncaları diğer rejimlere göre diğer sistemlere göre daha az olduğu için savunulan bir sistemdir. Bugün insanlığın 3 bin yıllık tecrübesiyle bir noktaya gelmiş durumda. Demokrasi belki en iyi rejim değildir ama diğerleriyle karşılaştığı zaman sakıncaları en az olan rejimdir. Zira, en azından yönetilen insanlara sizlere, bizlere, yönetim sürecinde hak hukuk tanıyor. Düzeni sağlıyor ve güç ve kuvvet görüyor. Sistemin meşruiyet kaynağı bizatihi yönetilenler onun için halkın halk tarafından halk için yönetimi. Belki 200 yıl sonra demokrasiden daha iyi bir sisteme evrilir bilmiyorum. En mükemmel sistem demokrasi derseniz hayatı dondurursunuz. 'En mükemmel anayasa 82 Anayasası'dır. Mükemmel, tamam, dokunmayalım ona.' yok böyle bir şey, hayat dinamiktir. Bir şekilde daha iyiye daha doğruya daha yaşanabilir bir ülkeye-topluma ulaşmak için beraberce kendi geleceğimizi inşa etme arayışı demokrasinin adıdır.' dedi.

Siyasal rejim ve hükümet sistemi ayrımının çok iyi bir şekilde yapılması gerektiğine değinen Akgün, padişahlıktan Cumhuriyete geçişin rejim değişikliği, fakat başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi ve parlamenter sistem değişikliği kavramlarının hükümet sistemi ile alakalı olduğunu ifade etti.

Parlamenter sistem, yarı başkanlık ve başkanlık sistemlerini karşılaştıran Akgün, bu sistemler arasındaki asıl farkın yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri arası ilişkilerin düzenlenmesi olduğunu belirterek, başkanlık sisteminin en önemli amaçlarından birinin 'yönetimde istikrarın sağlanması' olduğunu dile getirdi.

Doç. Dr. Mehmet Şahin de başkanlık sistemi değişikliğinin bir rejim değişikliği değil yönetim sistemi değişikliği olduğunu vurguladı.

Konunun kasıtlı olarak bir rejim değişikliği olduğu şeklinde yansıtılmaya çalışıldığına dikkat çeken Şahin, bunun amacının iradeyi halka teslim etmeme girişimi olduğunu söyledi.

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin her zaman sorunlu olduğuna değinen Şahin, yılardır devam eden vesayet rejiminin sürdürülmesi için kontrol mekanizmaları oluşturulduğunu belirtti.

Başkanlık sistemi tartışmalarının kişi üzerinden yapılmaması gerektiğine dikkat çeken Şahin, 'Bu değişikliği kişi üzerinden tartışırsanız önyargılı olabiliyorsunuz. Kişi üzerinden tartışmaya gerek yok. Kişiler geçicidir. Kalıcı olan milletin ve devletin geleceğidir.' diye konuştu.

Başkanlık sistemine, içeride vesayet sistemine yakın çalışmış yapıların karşı çıktığını, dışarıdaki karşı çıkışların nedenini ise 'Türkiye'nin kapasitesini düşürmek.' şeklinde açıklayan Şahin, 'Kırılgan siyasal yapıların olduğu Türkiye, manipülasyona çok açık. Bu şekilde bağımlılığı arttırmaya çalışıyorlar.' değerlendirmesinde bulundu.

Başkanlık sistemine ilişkin 21 maddenin toplumun her kesimine en iyi şekilde anlatılması gerektiğini vurgulayan Şahin, 'Yerli ve milli olanı bağrınıza basın, yerli ve milli olmayanın üzerine basın.' ifadelerini kullandı.

KSÜ Rektörü Prof. Dr. Durmuş Deveci ise alçakça ve kalleşçe gerçekleştirilen terör saldırılarında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı, yaralılara acil şifalar diledi.

Bu gibi üzücü olayların bir daha yaşanmaması temennisinde bulunan Deveci, 'Zor ve sıkıntılı süreçlerden geçiyoruz, millet olarak çok dikkatli olmalıyız. Hepimiz görevlerimizi en iyi şekilde yaparsak, çok çalışarak bu sıkıntılı süreçleri birlikte atlatabiliriz. Eğer ülkemiz güçlü olursa, belirli bir seviyeye gelirse, inşallah o zaman şer güçlerinin bize gücü yetmeyecektir.' diye konuştu.

Şehitlere Allah'tan rahmet dileyerek panel oturumunu açan Prof. Dr. İbrahim Solak da 'Yiğit düştüğü yerden kalkar. Tarihimiz boyunca hiçbir zaman esaret hayatımız olmadı. Evet, günümüzde bu acılı süreci yaşayacağız, yaşatacaklar. Fakat düştüğümüz yerden kalkmasını da bileceğiz.' ifadelerini kullandı.

Son 30 yıldır Türkiye'de başkanlık serüveninin var olduğunu vurgulayan Solak, tarihe bakıldığında başkanlık sistemine çok da uzak olunmadığının görüleceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA