FETÖ'nün Darbe Girişimine Yönelik Ankara'da İlk Dava (2)

İddianameden: 'Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir. FETÖ/PDY üyeleri, mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur' 'Hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı faaliyeti kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, diğer terör örgütleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı türü destek sağlaması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir terör örgütü olduğunu ortaya koyan unsurlardır'

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Ankara'daki soruşturmalara yönelik ilk davanın iddianamesinde, 'Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir. FETÖ/PDY üyeleri, mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur.' değerlendirmesinde bulunuldu.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen, Astsubay Ömer Halisdemir'in de şehit edildiği Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davanın iddianamesinde FETÖ'nün yapısı ayrıntılarıyla anlatıldı.

İddianamede, örgüt üyelerinin hücresel şekilde birbirleriyle bağlantılı oldukları, aralarında rapor ve talimat alışverişinde bulundukları ifade edildi.

Yeni çocuk ve gençlerin örgüte alındığı, eğitilip yetiştirilerek örgüt kadrolarına katıldıkları belirtilen iddianamede, örgütün eğitim malzemeleri, kitapları, bildirileri, ideolojisini anlatan belgeleri, evrakı, dokümanları, ordu ve emniyet içinde teşkilatlanmış silahlı gücü bulunduğu kaydedildi.

FETÖ/PDY'nin de diğer terör örgütleri gibi bir inanca dayandığına işaret edilen iddianamede, örgütün, üyelerinin uğrunda zorluklarına katlanabildiği, fedakarlıkta bulunduğu, amacına yönelik şeyler yapabildiği, bir inanç ve ideoloji sistemine dayandığı aktarıldı.

İddianamede, 'Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir. FETÖ/PDY üyeleri, mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek, devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur.' ifadelerine yer verildi.

- 'Organize bir terör örgütü'

FETÖ'nün dini unsurları temel alarak hareket ettiği öne sürülen iddianamede, şunlar kaydedildi:

'Örgütün, dini değerler değişmezken, zamana ve şartlara göre kendisini değiştirmesi, ülkesi ve devleti ile barışık olması beklenirken, devleti kendisine hasım ve karşı cephe görmesi, tüm yapısıyla açık ve şeffaf olması gerekirken, bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, geniş çaplı yapılaşması olan, örgüt üyelerinin birbirlerini tanımalarını kolaylaştıracak birtakım araçlar ile kaynağı bilinmeyen paralar kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetlerini yurt dışından idare etmesi ve Türkiye’ye gelmekten ısrarla imtina etmesi, hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı faaliyeti kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, diğer terör örgütleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı türü destek sağlaması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir terör örgütü olduğunu ortaya koyan unsurlardır.'

İddianamede, örgütün, kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek 'himmet' adı altında topladığı finans ile yurt içi ve dışında faaliyete geçirdiği eğitim kurumlarında yetiştirdiği öğrencilerin beyinlerini yıkadığı anlatıldı.

Örgütün, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, 'istişare kurulu, ülke, bölge, il, ilçe, semt ve ev imamları' gibi hiyerarşik illegal yapılanmasına bağlı insan gücünü örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullandığına değinilen iddianamede, devlet kurumlarına sızarak, yabancı ülkelerden birtakım kişi ve kuruluşların desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmeyi amaçladığı bildirildi.

İddianamede ayrıca örgütün, kamu, ÖSYS ve benzeri sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayanların devlet kadrolarından tasfiyesiyle bu kadrolara kendi elemanlarını yerleştirme yöntemlerini kullandığı kaydedildi.

Örgütün, 1970'li yıllardan itibaren devletin içine sızarak, özellikle 'mülkiye, adliye, emniyet, milli eğitim ve TSK' içerisinde kendi özel hiyerarşisiyle illegal kadrolaşmaya gidildiğinin, elebaşı Fetullah Gülen'in bazı ifade ve açıklamalarında rahatlıkla görülebileceği ifade edildi.

- 'Yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır'

'FETÖ/PDY örgütlenmesinin; gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtları ile haberleşme, öz geçmiş raporu verme, birbirlerini tanımak amacıyla ortak bir dil (bir dolarlık banknot) kullanma ve kod adı kullanma gibi özellikleri ile yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullanmaktadır.' tespitine yer verilen iddianamede, elebaşı Gülen'in verdiği kararı sorgulama anlamına gelecek her tavrın şiddetle önlendiği belirtildi.

Örgütün hiyerarşik yapısına da değinilen iddianamede, örgütün coğrafi, sektörel ya da kurumsal anlamda 'imam' olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan çalışma ve hiyerarşik düzene sahip olduğu aktarıldı.

İddianamede, mensuplarınca 'kainat imamı' ve 'mehdi' olarak kabul edilen elebaşı Gülen'in liderliğini yaptığı örgütün 'danışman kadrosu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il imamları, ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları, ev imamları' üzerinden örgütlendiği kaydedildi.

Mülkiye, emniyet, TSK, MİT ve yargı içerisinde faaliyet gösteren imamların ise ayrı yapılanma içinde yer aldığı, bu yapılanmadakilerin, devletin hassas kurumlarında görev yapmaları nedeniyle takip edilmemek için daha üst düzey önlemlere başvurduğu bildirildi.

İddianamede, FETÖ'nün kuruluşundaki yemin metnine de yer verildi. Yemin edenlerin, 18 maddelik kuralları içeren prensiplere uymakla yükümlü olduğu ifade edildi.

- 'İhtiyaç sahibi değil, zeki ve başarılı öğrenciler hedef alındı'

Örgütün etkisi altına aldığı öğrencileri öncelikli olarak eğitim fakültelerine yönlendirdiği anlatılan iddianamede, bunun uzun vadeli planların parçası olduğu vurgulandı.

Örgüt eğitim kadrosunun nitelik ve nicelik açısından yeterli düzeye ulaşmasının ardından kendisine bağlı olanları çağın gereksinimleri doğrultusunda yönlendirdiği ve devlete yerleştireceği kadroları yetiştirmeye başladığı aktarılan iddianamede, 'Eğitim gönüllüsü diğer kuruluşların ve dini referanslı yapıların aksine FETÖ/PDY, ihtiyaç sahibi olan öğrencileri değil, zeki ve başarılı öğrencileri hedef almış, hatta bu öğrencilere IQ testleri yaptırmıştır. Böylelikle örgütün devleti ele geçirme amacına ulaşmasına katkı sağlayacak kadrolaşma faaliyetlerinin önü açılmıştır.' değerlendirmesinde bulunuldu.

İddianamede, Gülen'in 1960'ların sonunda başlattığı uzun vadeli projenin ilk halkasını eğitim oluştururken, tedrisattan geçenlerin başta emniyet, yargı, TSK ve mülkiye olmak üzere devletin önemli kademelerine yerleştirildiği, bir kısmının ise iş adamı olmaya aday gösterildiği kaydedildi.

Örgütün yasa dışı faaliyetlerinin resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girdiği belirtilen iddianamede, şu tespitlere yer verildi:

'Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş, bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine, devletin tüm kurumlarını içlerine sızmak suretiyle ele geçirmeyi hedeflemiştir. FETÖ/PDY, yurt içinde ve yurt dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurarak, amacına uygun planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini yürütmüştür.

FETÖ/PDY'nin, diğer devlet kurumları gibi polis teşkilatı içinde de örgütlendiği öteden beri kamuoyu tarafından bilinmektedir. Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda bu, son derece anlaşılabilir bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü, adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle, örgütün sızıp kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır.

Örgüt, emniyet teşkilatındaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır.'

(Sürecek)

Kaynak: AA