'Türk Müziği' İle Şifa Dünyanın İlgisini Çekti

Osmanlı dönemi müzikle tedavi yöntemini günümüze taşıyan Darüşşifa Müzik Araştırma ve Uygulama Topluluğu üyeleri, yurt içi ve yurt dışında verdiği 'Makamdan Şifaya' konserleriyle müzikle terapi uygulamalarına ışık tutuyor Bu yıl başkanlığını tıp fakültesi öğretim üyesinin yaptığı Uygulamalı Müzik Terapileri Derneğini kuran ekip, Almanya ve Fransa ile yaptıkları ortak çalışmaların yanında, İngiltere ve Kongo Cumhuriyeti gibi birçok ülkeden de işbirliği teklifi alıyor.

AYŞE ŞENSOY - Osmanlı ve Selçuklu dönemindeki müzikle tedavi yöntemlerini uygulamak amacıyla kurulan Darüşşifa Müzik Araştırma ve Uygulama Topluluğu üyeleri, yurt içi ve yurt dışında verdiği 'Makamdan Şifaya Tedavi Müzikleri' konserleriyle, Türk müzik makamları ile tedavi yöntemini günümüze taşıyor.

Kültür Bakanlığı Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu Müdürü Fadıl Atik, ses sanatçısı Halil Erseven ile Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, 10 yıl önce darüşşifalarda uygulanan müzikle tedavi yöntemine ilişkin çalışma başlattı.

Yaptıkları araştırmalar sonucu çeşitli verilere ulaşan Atik, Öztürk ve Erseven, 2006 yılında Edirne Türk Müziği Topluluğundan bir grup sanatçı ile Darüşşifa Müzik Araştırma ve Uygulama Topluluğunu kurdu.

Çalışmalarını 2009'da 'Makamdan Şifaya' adlı kitap ve CD'de derleyen ekip, aynı adı taşıyan konserler ile yurt içinde ve Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelerde müziklerini icra etmeye başladı.

Bu yıl Uygulamalı Müzik Terapileri Derneği (UMTED) çatısı altında toplanan müzisyen ve sağlık profesyonelleri, Almanya, Hollanda ve Fransa ile yaptıkları ortak çalışmaların yanında, İngiltere, Makedonya ve Kongo Cumhuriyeti gibi birçok ülkeden işbirliği teklifi aldı.

- 'Farklı illerde yaklaşık 30 konser verdik'

UMTED Başkanı Prof. Dr. Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anadolu coğrafyasında Selçuklu ve Osmanlı hastanelerinde uygulanan, 1800'lü yılların ikinci yarısında terk edilen müzikle terapinin yeniden gündeme gelmesi için çalıştıklarını söyledi.

Türk müziğinin tedavi amaçlı potansiyelini dünyaya gösterme çabasında olduklarını belirten Öztürk, bugüne kadar farklı illerde yaklaşık 30 konser verdiklerini ifade etti.

Son bir yıl içerisinde Bulgaristan ve Yunanistan gibi ülkelerde terapi konserleri verdiklerini dile getiren Öztürk, şöyle devam etti:

'Avrupa ülkeleri geleneksel Türk müziğinin terapi alanındaki potansiyelini fark etti. Müziğimizi oradaki Türkler üzerinde uygulamak amacıyla tedavinin nasıl yapıldığını öğrenmek istiyorlar. Bununla ilgili birçok ülkeden davet alıyoruz. Konferans vermek üzere Londra'dan davet aldık. Biri Kongo Cumhuriyeti olmak üzere iki Afrika ülkesinden de işbirliği teklifi aldık. Almanya, Fransa ve Hollanda'da yaptığımız toplantılarda yetkililer, hastalanan gurbetçi vatandaşlarımıza müzikle tedaviyi uygulamaya çalıştıklarında, kendi kullandıkları müziklerin çok da etkili olmadığını söylediler. Bu kişilerin kültürel alt yapısında oluşan Türk müziğinin kullanılması üzerinde ortak çalışmalar yapıyoruz.'

Öztürk, son dönemde müzikle terapi alanında sevindirici adımlar atıldığını, Sağlık Bakanlığının 2014 yılında geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları yönetmeliğini yayınlayarak, müzik terapiyi de bu yönetmeliğe dahil ettiğini vurguladı.

Derneğin başkan yardımcısı Fadıl Atik de üç bölümden oluşan konserlerin, günün stresinden kurtulma ve uyku öncesi gevşemenin amaçlandığı 'sedasyon terapisi' ile başladığını aktardı.

'Regresyon seansı' denilen ikinci bölümde ise dinleyiciye anne karnındaymış hissi vermek amacıyla kalp atış sesi dinletildiğine işaret eden Atik, şunları kaydetti:

'Konser, güne enerjik başlamanın amaçlandığı 'enerji terapisi' seansı ile tamamlanıyor. Özellikle birinci kısımda uykuya dalmaların fazlaca olduğunu görüyoruz. Terapilerimizden olumlu sonuçlar alıyoruz. Alternatif tıbba ilgi gün geçtikçe artıyor. Müzik terapi alanında çalışmaların öne çıkmasıyla insanlar daha bilinçlenmiş durumda. Biz zamanında akıl hastalarını müzikle tedavi etmeye çalışırken, Avrupalılar 'içine şeytan kaçmış' diyerek yakıyorlardı. Fakat bugün geldiğimiz noktada biz bırakmışız, Avrupalılar bu işin federasyonlarını oluşturmuş. Bu açıdan bakanlığımızın işi ciddiyetle ele alması sevindirici bir durum.'
Kaynak: AA