TCMB Finansal İstikrar Raporu Açıklandı

Rapordan: '2016 yılında artan küresel oynaklığa ve yaşanan farklı nitelikteki şoklara rağmen, ülkemizin güçlü iktisadi temellerinin desteğiyle finansal sistem sağlıklı görünümünü korumaya devam etmiştir' 'Türkiye'de, küresel tahvil piyasasındaki olumsuz gelişmelerin finansmana erişim açısından yansımalarının sınırlı kalacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte, küresel faizlerin yükselmesiyle finansman maliyetlerinin bir miktar artması beklenmektedir' 'Son yıllarda Türk bankacılık sektörünün dış borç temin ettiği ülke ve banka sayısını istikrarlı bir şekilde artırmış olması, Avro bölgesi bankacılık sisteminden kaynaklanabilecek risklerin etkilerini hafifletebilecek bir gelişme' 'Bankaların likidite pozisyonları güçlü seyrini korurken, fonlama yapısındaki istikrarlı görünüm devam etmektedir'

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Finansal İstikrar Raporunda, 2016'da artan küresel oynaklığa ve yaşanan farklı nitelikteki şoklara rağmen, Türkiye'nin güçlü iktisadi temellerinin desteğiyle finansal sistemin sağlıklı görünümünü korumaya devam ettiği bildirildi.

TCMB tarafından Kasım 2016 dönemine ilişkin Finansal İstikrar Raporu, bankanın internet sitesinde yayımlandı.

Raporda, küresel finansal piyasaların yılın ikinci yarısı başından ABD seçimlerine kadar olandönemde görece sakin bir seyir izlediği belirtilerek, bu dönemde Japonya ve Avrupa MerkezBankasının (ECB) genişlemeci para politikası uygulamalarını sürdürmesinin, küresel likiditeyidestekleyici bir rol oynadığı kaydedildi.

Piyasalarda, İngiltere'deki referandum sonucunun olumsuz karşılandığı aktarılan raporda, ancak bunun piyasalar üzerindeki etkisinin kısa sürdüğüne işaret edildi.

Raporda, ABD seçim sonuçlarınınaçıklanmasına kadar olan dönemde, uluslararası yatırımcıların risk iştahının ılımlı seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımlarını desteklediği, ancak seçim sonuçlarınınABD ekonomi politikalarıyla ilgili oluşturduğu belirsizlik algısının piyasalardaki oynaklığı belirginbiçimde artırdığı dile getirildi.

Bu dönemden itibaren doların gelişmiş ve gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı önemli ölçüde değer kazandığına değinilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

'Finansal piyasalarda seçimsonrasında ortaya çıkan olumsuzluklar gelişmekte olan ülkelere yoğun sermaye çıkışlarışeklinde yansımıştır. ABD ekonomisinde genişlemeci maliye politikalarının öne çıkacağı görüşününkuvvetlenmesi enflasyon beklentilerini artırırken, tahvil faizleri üzerinde de yukarı yönlü baskıoluşturmuştur. ABD tahvil faizlerindeki artışın ve küresel belirsizliğin yoğunlaşması sonucugelişmekte olan ülke varlıklarına yönelen talepte düşüş yaşanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerintahvil piyasalarında likidite düşerken faiz oranları sert bir şekilde yükselmiştir.

Bu durumgelişmekte olan ülkelerde ihraç piyasasına bağımlılığı yüksek ekonomik birimler için fonlamakoşulları açısından önemli bir bozulma anlamına gelmektedir. Kamu borç stokunun düşük seviyelerde seyrettiği, banka ve firma ihraçlarının toplam kaynaklar içindeki payının sonderece küçük olduğu Türkiye'de, küresel tahvil piyasasındaki olumsuz gelişmelerinfinansmana erişim açısından yansımalarının sınırlı kalacağı öngörülmektedir. Bununla birlikte, küresel faizlerin yükselmesiyle finansman maliyetlerinin bir miktar artmasıbeklenmektedir.'

- 'Avro Bölgesi ve İngiltere bankalarına olan borcun çevrilmesinde sorun yaşanmadı'

Raporda, son dönemde küresel likiditenin tahsis ve aracılığında önemli rol oynayan AvroBölgesi merkezli bankalara ilişkin gelişmelerin, uluslararası finans piyasalarınca yakından izlendiğine işaret edildi.

Söz konusu sorunun devamının ilgili bankaların aracılık kapasitesini olumsuz yönde etkileme potansiyelitaşıdığı vurgulanan raporda, öte yandan Avro Bölgesi ekonomik faaliyetinde mütevazi fakatistikrarlı bir biçimde devam eden büyüme eğiliminin, bölge bankalarının karlılık sorununuhafifletebilecek bir gelişme olarak değerlendirildiği kaydedildi.

Raporda, halihazırda Türk bankacılıksektörünün, Avro Bölgesi ve İngiltere bankalarından yaptıklarıborçlanmaları çevirmekte herhangi bir sorun yaşamadıkları, ABD seçim sonuçlarının da budurumu olumsuz etkilemediği dile getirildi.

Avro Bölgesinden temin edilen borçların, bankaların yurt dışı borcu içindeki payının da yıllar itibarıyla kademeli olarak azaldığı bilgisi verilen raporda, 'Bu bağlamda, son yıllarda Türk bankacılık sektörünün dış borç temin ettiği ülke ve banka sayısını istikrarlı bir şekilde artırmasının, Avro Bölgesi bankacılık sistemindenkaynaklanabilecek risklerin etkilerini hafifletebilecek bir gelişme olduğu vurgulanmalıdır.' denildi.

Raporda, cari açıkta 2012'den bu yana görülen iyileşme eğiliminin de yurt dışı fonlara bağımlılığın azalmasına katkıda bulunduğu belirtilerek, yılın ikinci yarısında özellikle turizm gelirlerindeki gerileme ve jeopolitik gelişmelere bağlı olarak cari dengedeki iyileşme sürecinin duraksadığı bildirildi.

- 'Karlılıktaki olumlu görünüm, önümüzdeki dönemlerde korunacak'

Finansal İstikrar Raporunda, Türkiye'nin en önemli dış pazarı konumundaki Avrupa bölgesinde büyümenin düşük birivmeyle de olsa devam etmesi, Rusya'ya yapılan ihracatta toparlanma, enerji fiyatlarının ılımlıseyri ve TL'nin değer kaybıyla artan rekabet gücü, orta vadede cari açıktaki azalmaeğiliminin devamını sağlayabilecek gelişmeler olarak sıralandı.

Bu durumun, küresel finansal piyasalardabelirsizliğin arttığı bir dönemde dış finansman ihtiyacını azaltarak finansal istikrarakatkı sunmasının beklendiği aktarılan raporda, şunlar kaydedildi:

'Yurt içi ekonomik faaliyetteki yavaşlama Tahsili Gecikmiş Alacaklar (TGA) oranlarındayukarı yönlü eğilimi beslemiştir. Öte yandan gerek uluslararası karşılaştırmalara gerekse tarihselverilere bakıldığında TGA oranlarındaki artışın finansal istikrar açısından makul düzeylerdeolduğu görülmektedir. Yabancı para kredilerin performansı halen güçlüseyrini sürdürmekte olup, tarihsel veriler de yabancı para cinsinden kredilerin performansının kurgelişmeleriyle ilişkisinin zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, yabancı para borcun uzun vadeliolması, borcun büyük şirketlerde toplanması ve şirketlerin döviz riskine karşı ihracat dışındakamu garantileri gibi yollarla da korunmalarından kaynaklanmaktadır. Bankaların mevcutsermaye düzeyi ve son dönemde karlılık oranlarında gözlenen toparlanma, TGA artışına bağlıkayıpların bankaların kredi verme kapasitesi üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmayacağınaişaret etmektedir.'

Raporda, 2015 ortalarında tarihsel olarak en düşük rakamları kaydeden karlılık oranlarının 2016'nın ikinci yarısından itibaren toparlanmaya başladığı hatırlatıldı.

Yılın üçüncüçeyreği itibarıyla kaydedilen karlılık rakamlarının, bankaların içsel sermaye birikimiyle yüksek kredibüyüme hızlarını sürdürmelerine olanak verecek düzeyde bulunduğu belirtilen raporda, 'Karlılıktaki güçlütoparlanmada bir defaya mahsus gelişmeler de rol oynamakla birlikte söz konusu gelişmelerinkarlılığa katkısı sınırlı düzeydedir. Dolayısıyla, 2016 yılının son çeyreğinde tahvil faizlerindekigelişmeler nedeniyle menkul kıymet değerleme etkilerine bağlı olarak karlılıkta sınırlı bir düşüşbeklense de karlılıkta oluşan olumlu görünümün önümüzdeki dönemlerde de büyük ölçüdekorunacağı değerlendirilmektedir.' ifadeleri kullanıldı.

- 'Ekonomik faaliyetin, 2017'de daha olumlu bir patikaya girmesi muhtemel'

Raporda, kredi büyüme oranlarında ılımlı seyrin devam ettiği aktarılarak, faiz oranlarındaki düşüş ve makro ihtiyati önlemlerdekigevşeme yönlü adımlarla konut ve ihtiyaç kredilerinin Eylül 2016'dan itibaren güçlü bir toparlanma sergilediği, ticari kredilerdeki zayıf seyrin ise sürdüğü bildirildi.

Bu gelişmede, talep tarafındaki zayıflık ile kredi riskine yönelik ihtiyatlı yaklaşımın bankaların kredi vermeiştahını azaltmasının etkili olduğu değerlendirilen raporda, şu ifadelere yer verildi:

'TCMB'nin Mart-Eylül 2016 döneminde gerçekleştirdiği faiz indirimleri, zorunlu karşılıklar aracılığıyla uygulanan destekleyici likidite politikaları, ekonomik faaliyeti canlandırmaya yönelik teşvik edici maliye politikası uygulamaları, makro ihtiyati tedbirlerin gevşetilmesi ve sağlam mali yapılarını muhafaza eden kamu bankalarının kredi piyasasına verdiği destek finansal aracılık sisteminin etkinliğini artırmak adına olumlu adımlar olarak görülmektedir.

Yakın zamandaki jeopolitik gelişmeler, küreselbüyümedeki durgunluk ve yurt içi gelişmelerin etkisiyle zayıflayan ekonomik faaliyetin, gerekiç talebin gerekse ihracat pazarlarındaki görünümün iyileşmesiyle 2017'de daha olumlubir patikaya girmesi muhtemel gözükmektedir. Küresel finansal piyasalarda oynaklığın arttığı, gelişmiş ülkelerdeki büyüme eğilimininiyileşmekle birlikte halen zayıf seyrettiği ortamda Türk bankacılık sektörünün güçlügörünümünü ve uluslararası piyasalardaki güvenilirliğini koruması öne çıkmaktadır. Bankacılıksektörünün önümüzdeki dönemlerde de aracılık faaliyetlerini sağlıklı bir şekilde yürüteceğiöngörülmektedir.'

- 'Hane halkının tasarruf tercihlerinde Türk lirasının önceliği devam etmektedir'

Bu arada TCMB tarafından iletilen bilgilendirme notunda, Finansal İstikrar Raporunda öne çıkan mesajlara yer verildi.

Notta, son dönemde küresel finansal piyasalarda artan oynaklıkların portföy hareketleri ve varlık fiyatlarında dalgalanmalara yol açtığı belirtilerek, Avrupa bölgesinde büyüme eğiliminin devamı, Rusya'ya yapılan ihracatta toparlanma, enerji fiyatlarının ılımlı seyri ve artan rekabet gücünün orta vadede cari açıktaki azalma eğilimini destekleyerek ekonominin dış finansman ihtiyacını sınırlayacak gelişmeler olarak öne çıktığı kaydedildi.

Bu yıl artan küresel oynaklığa ve yaşanan farklı nitelikteki şoklara rağmen, Türkiye'nin güçlü iktisadi temellerinin desteğiyle finansal sistemin sağlıklı görünümünü korumaya devam ettiği aktarılan notta, şunlara yer verildi:

'Ticari kredilerdeki büyüme hızı yatay bir seyir izlerken, alınan makro ihtiyati önlemler ve maliyetlerdeki düşüşün etkisiyle son aylarda tüketici kredilerinde belirgin bir canlanma gözlenmiştir. 2016'nın ikinci yarısında karlılıkta kaydedilen güçlü toparlanma ve halihazırda yüksek düzeyde olan sermaye yeterlilik oranı bankaların aracılık kapasitesini desteklemekte; aktif kalitesindeki olası dalgalanmalara karşı güçlü bir tampon sağlamaktadır. Hane halkı tasarruflarındaki artış eğilimi korunurken, tasarruf tercihlerinde Türk lirasının önceliği devam etmektedir. Yabancı para cinsinden firma kredilerindeki takipteki alacak oranı düşük seyretmektedir. Bu kredilerin uzun vadeli olması ve ağırlıklı olarak döviz geliri olan firmalar tarafından kullanılması kur ve talep şoklarına karşı reel sektörü desteklemektedir.'

Notta, bankaların likidite pozisyonlarının güçlü seyrini korurken, fonlama yapısındaki istikrarlı görünümün devam ettiği bildirildi.

Bankalara tahsis edilen depo limitleri ile bankaların TCMB nezdinde bulundurdukları döviz ve altın varlıklarının toplamının, sektörün kısa vadeli dış borçlarını fazlasıyla karşıladığı vurgulanan notta, 'Bankaların vade uyumsuzluğuna bağlı olarak üstlendiği faiz riski makul düzeylerdeki seyrini korumaktadır.' denildi.
Kaynak: AA