'Hemen Yere Yatırdık Ve Şerefli Türk Ordusunun...'

15 Temmuz gecesi Jandarma Genel Komutanlığını FETÖ mensubu darbecilerden temizleyen Ankara Özel Harekat Şube Müdürü Eraslan Er, “Asker üniformasını çalmış bir grup hain girişimin başarısız olacağını anlayınca elleri havada apar topar aşağı indiler. Hemen yere yatırdık ancak şerefli Türk ordusunun üniformasının hainlerden arındırılması için talimat verdik” dedi.

'Hemen Yere Yatırdık Ve Şerefli Türk Ordusunun...'
TBMM Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu üyeleri, Özel Harekat Şube Müdürlüğünü ziyaret etti. 15 Temmuz’da FETÖ mensubu hainlerin açtığı ateş sonucu yaralanan gaziler ile burada yemek yiyen Komisyon üyeleri, ardından 15 Temmuz’da yaşananlar hakkında bilgi aldı. Konuya ilişkin kısa bir bilgi veren Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan, “15 Temmuz’da Ankara Emniyet Müdürlüğü uğradığı saldırılar sonucu 6 şehit verdik ve 74 yaralımız var. Ayrıca 55 aracımız kullanılamaz halde ve 218 aracımızda muhtelif derecelerde hasar gördü. Binalarımız hasar gördü ve Terörle Mücadele Şubesinin uçakla bombalanmasından dolayı tüm su tesisatı patladı. Cumhuriyet ile yaşıt olan Terörle Mücadele Şubesinin arşivi sular altında kaldı. Arşiv tamamen tahrip olmuştu ama çok şükür yüzde 99’unu kurtardık. Eğer kurtarılmasaydı Ankara Emniyet Müdürlüğünün terörle mücadele hafızası biterdi. Artık hiç kimse biz olduğumuz müddetçe darbe gibi yanlış şeylere teşebbüs edemeyecektir” ifadelerini kullandı.

"ŞEREFLİ TÜRK ORDUSUNUN ÜNİFORMASIDIR, AYNEN ÜZERLERİNDEN ÇIKARTIN"

Ankara Özel Harekat Şube Müdürü Eraslan Er, o gece Jandarma Genel Komutanlığına geçmeleri için emir aldıklarını ve kuzey kapısına gelir gelmez araçlarına ateş açıldığını söyledi.

Ne olduğunu anlayamadıklarını ve hemen mevzi aldıklarını kaydeden Er, yaşananları şöyle aktardı:

“Hisarcıklıoğlu Camii’ye gittik ve Arif Çetin Paşa ile görüştük. İçerinin durumu hakkında bilgi aldım, değerlendirmede bulunduk. Caminin imamının da Arif Paşa’ya evini açtığını gördük ve komutanımızın güvenliğini almak için 2 personel bıraktık. Arif Paşa, kalkışmanın buradan yönetildiğini ve 370-400 kişinin içeride olabileceğini söyledi.

Batı kanadını operasyon için uygun gördük. Yoğun ateş vardı. En ağır silah olarak otomatik tüfeklerimiz vardı. Megafon ile teslim olmaları yönünde bir çağrıda bulunduk. Bunun karşılığında ateşle karşılık verildi.

Hainlerden pervasızca gelen ateş gibi ateş etseydik orada çok ciddi sivil kayıplarımız olabilirdi. Keskin nişancılarımız ile birlikte ufak ufak hainleri avlamaya başladık. Zırhlı bir kepçe istedim. Saat 4-5 sularıydı ve vatandaşlarımızı çatışma bölgesinden olabildiğince güvenli bölgeye aldık. Nişancılarımız nizamiye konumunda bulunan asker kılığındaki vatan hainlerini etkisiz hale getirdikten sonra gelen kepçe operatörüne çelik yelek, kask giydirmek suretiyle çelik bariyerleri etkisiz hale getirdik ve içeri girdik. Orada ciddi bir çatışma oldu ve binayı çevreledik. Yavaş yavaş artık başaramayacaklarını anlayınca teslim olmaya meyilli olduklarını anladık. Akabinde teslim olmalar başladı.

Asker üniformasını çalmış hainler, artık son noktaya geldiklerini anladılar ki kalan bir grup elleri havada apar topar indiler. Yere yatırdık. Buna ben daha sonra razı olmadım. Türk askeri üniformasının yere yatmasını, şerefli üniformayı çalan hırsızların üniformadan arındırılması talimatını verdim. Yerden kaldırdık ve ‘Bu şerefli Türk ordusunun üniformasıdır, aynen üzerlerinden çıkartın’ dedim. Yarı çıplak olarak yere yatırdık, çünkü o üniformayı taşımayı hak etmiyorlar. O gece 5 gazi verdim. Gazilerim hastaneye kendi imkanları ile gitti ve tekrar çatışma noktasına geri geldiler. Neden geldiniz diye sordum ve ‘Öleceksek bugün öleceğiz, devletin bekası için bugün öleceğiz’ dediler. Buradaki görevimizi tamamladıktan sonra Akıncılar’a gittik” diye konuştu.

Kaynak: İHA