Endokrin Bozucu Kimyasallar Ve Arıtma Teknolojilerinin Araştırılması Proje Tanıtım Töreni

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Akif Özkaldı, "Su Kanunu önümüzdeki aylarda ve günlerde çıkacak, Türkiye’nin böyle bir kanuna ihtiyacı var. Su kaynaklarının planlama, uygulama, izleme ve denetim sistemiyle yönetilip aynı zamanda kullanan ve kirleten öder prensibiyle ilişkilerde inşallah ciddi bir yönetim sistemi o zaman ortaya çıkacaktır" dedi.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Müsteşarı Akif Özkaldı, Wyndham Otel’de düzenlenen ’Endokrin Bozucu Kimyasallar ve Arıtma Teknolojilerinin Araştırılması’ projesinin tanıtım törenine katıldı.

Törende bir konuşma yapan Özkaldı, "Bugün İTÜNOVA ile birlikte bir projeyi başlatıyoruz. Ben de teknik üniversite mensubu bir temsilci olarak üniversite yıllarında bizlere hep üniversite-sanayi ilişkileri, üniversite-özel sektör, üniversite-kamu kurumlarının işbirliğinden ve bunun öneminden bahsedilirdi. Mezuniyetten sonra bunu pek göremedik, maalesef üniversiteler kendi içerisine kapanmış bir takım çalışmalar yapıyor. Kamu kurumları, özel sektör kendi içinde ancak sevindirici bir gelişme son zamanlarda bu içine kapalılık, birbiriyle çalışma, daha çok takım oyunu, teoriği uygulamaya dönüştürme yönüyle bu projede görüldüğü gibi çalışmalar gerçekten dünyada, gelişmiş ülkelerde nasıl oluyorsa bizde de o şekilde yapılıyor. Su bütün canlılar için hayati öneme haiz. Canlı hayatının devamını sağlanması için su kaynaklarımızı en etkin bir şekilde yönetmek zorundayız" diye konuştu.

"Su Kanunu önümüzdeki aylarda ve günlerde çıkacak"

Özkaldı, miktar kadar kaliteyi de esas aldıklarını belirterek, "Orman ve Su İşleri Bakanlığımız bu esas doğrultusunda havza bazında planlamaya dayanan, bütüncül bir yaklaşımla su yönetimini ele almaktayız. Su yönetimi sadece bir bakanlığın, bir kurumun tek başına yapabileceği bir yönetim olmamakta, aynı zamanda su ile ilgili pek çok bakanlığı, genel müdürlüğü içinde olan bir yönetim olduğu için biz bakanlığımızla birlikte Su Yönetimi Koordinasyon Kurumlarımızı oluşturduk ve diğer ilgili paydaşlarla birlikte bunu hem havza bazında hem de zaman zaman illerde bunu yürütmekteyiz. Su konusunda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü kurulduğunda 6200 sayılı Teşkilat Kanunu ile birlikte kuruluyor. Su yönetimi deyince birkaç bakanlığı ilgilendiriyor. Yeri geliyor Enerji Bakanlığını ilgilendiriyor, yeri geliyor Çevre ve Şehircilik Bakanlığını ilgilendiriyor, yeri geliyor Tarım Bakanlığımızı ilgilendiriyor. İçme suyu, insan sağlığı yönüyle Sağlık Bakanlığını ilgilendiriyor. Dolayısıyla biz bakanlığımız kurulduğunda, Su Yönetim Genel Müdürlüğü de kurulduğunda başladığımız en önemli işlerden bir tanesi de ülkemizde çerçeve bir tüm bu dağılımı, paylaşımı, yönetimi tek elden nasıl yapacağız? Bir su varlığı ihtiyacı olduğu ortaya çıktı ve o konuda çok büyük çalışmalar yaptık, son aşamaya geldik. Bir önceki dönemde de hükümetimizin eylem planına girdi. Şimdi inşallah Su Kanunu da önümüzdeki aylarda ve günlerde çıkacak. Türkiye’nin böyle bir kanuna ihtiyacı var. Çıktığı zaman inşallah havza bazında yönetim, havza bazında planlama. Su kaynaklarının planlama, uygulma, izleme ve denetim sistemiyle yönetilip aynı zamanda kullanan ve kirleten öder prensibiyle ilişkilerde inşallah ciddi bir yönetim sistemi o zaman ortaya çıkacaktır" ifadelerini kullandı.

En önemli projelerden birinin nehir havza yönetim planlarının hazırlanması olduğunu kaydeden Özkaldı şunları söyledi:

"25 havzada hazırladık, şimdi bunları nehir havza yönetim planlarına dönüştürüyoruz 25 Aralık’ta. Proje çalışmalarımıza ilaveten su kalitesi sorunları yaşadığımız için havza ve alt havzanın açılmak üzere Su Kalitesi Eylem Planını hazırladık ve uygulamaya koyduk. Ertgene Havzasında Koruma Eylem Planı’nı hazırladık. İnşallah bunun meyvelerini önümüzdeki yıldan itibaren almaya başlayacağız. 2017 yılında evsel atık suları en geç 2019 yılında da sanayi atık sularını deşarjını sağlayacağız ve böylece Ergene Havzası’nı da Koruma Eylem Planı’nı hayata geçirmiş olacağız. Bunların dışında Bursa’da yer alan Nilüfer Çayı, Uluabat Gölü ve Boğazköy Baraj Gölü, Gaziantep’te yer alan Sacır Deresi ve Nizip Çayı, Burdur’da yer alan Burdur Gölü ve Balıkesir’de yer alan Manyas Gölü gibi önemli su kaynaklarında da su kalitesinin iyileştirilmesi ve su kalitesine etki eden unsurların kontrol altına alınması çalışmalarımız devam ediyor."

"Çevreye yapılan her bir kuruşluk yatırım, ilaç ve tedavi masraflarından 10 kuruşluk tasarruf demektir"

"Yürüttüğümüz bu çalışmalar ile adeta su yönetiminde yeni bir dönem başlattık" diyen Özkaldı, "5 yıl gibi kısa bir sürede su yönetiminde daha önce bakanlıklar düzeyinde ele alınmamış birçok konuyla alakalı çalışmalar büyük ölçüde gelişme kaydetmiş olduk. Başlattığımız çalışmalarla ülke genelindeki bütün sınai ve zirai faaliyetleri inceleyerek kullanılan tehlikeli kimyasalları belirledik. Daha sonra bu maddelerin hangilerinin su kaynaklarına ulaşacağını ortaya koyduk ve ülkemize özgü kirleticileri belirledik. Bu proje ile de insan sağlığına ve ekosisteme etkileri birçok çalışmayla ortaya konulmuş ve tehlikeli maddeler içerisinde ayrı bir grup olan endokrin bozucu kimyasalları ele alacağız. Bu kimyasallar canlı vücuduna girdiğinde hormonları taklit ederek ya da hormonal sistemin işleyişi açısından önemli bir çalışma. Biz de bu proje ile, bu kimyasalların kaynaklarını belirleyecek ve su kaynaklarımızdaki seviyelerini inceleyeceğiz. Ayrıca, bu maddeler için su kaynaklarında aşılmaması gereken limit değerleri belirlenecek. Projenin her safhasında, Bakanlıklarımızın, üniversitelerimizin ve sanayicilerimizin desteğine çok fazla ihtiyacımız olacak. Çevreye yatırım, sağlığa yatırımdır. Sağlığın değeri para ile ölçülmez tabi ancak çevreye yapılan her 1 kuruşluk yatırım, ilaç ve tedavi masraflarından 10 kuruşluk tasarruf demektir. Bakanlık çalışmalarımızla Sağlık Bakanlığı’na bir nevi koruyucu hekimlikte yapıyoruz" şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA