CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması (3)

'Sayın Binali Yıldırım’a Trabzon’dan çağrı yapıyorum, (İŞKUR’a) kura ile alın bu elemanları. ‘Bizim partili iş verelim, bu karşı partiden iş vermeyelim' derseniz ayrımcılık yaparsınız. Bir siyasal iktidarın kendi vatandaşları arasında ayrımcılık yapma hakkı yoktur' 'Türk lirası karşılığında doların 1 kuruşluk değer kazanmasının maliyeti 2 milyar 100 milyon liradır. 2016'nın başından itibaren kayıp miktarı 79 milyar 800 milyon liradır. Türkiye fakirleşmiştir. Bu kadar' 'Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük dış politika yenilgisini bu süreçte yaşamıştır'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Sayın Binali Yıldırım’a Trabzon’dan çağrı yapıyorum, (İŞKUR’a) kura ile alın bu elemanları. ‘Bizim partili iş verelim, bu karşı partiden iş vermeyelim' derseniz ayrımcılık yaparsınız. Bir siyasal iktidarın kendi vatandaşları arasında ayrımcılık yapma hakkı yoktur.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin 81 il başkanının katılımıyla bir otelde organize edilen, CHP İl Başkanları Toplantısı’nın açılış bölümünde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin önemli sorunlarının başında işsizliğin geldiğini belirterek, işsizlik oranının yüzde 20’ye ulaştığını söyledi.

Türkiye’de, 15-24 yaş aralığında 5 milyon 500 bin kişinin çalışmadığını ve okula gitmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Beşeri kaynağımızı kullanamıyoruz. Oysa 21. yüzyılın en güçlü kaynağı, beşeri kaynaktır. Elin oğlu bizden eğitilmiş iş gücü istiyor, biz eğitimli iş gücünü işsiz bırakıyoruz. Üniversiteyi bitiren her 4 çocuğumuzdan biri işsiz.' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, işsizliğin bütün kötülüklerin anası olduğunu dile getirerek, 'Üniversiteyi bitiren bir çocuk hala babanın eline bakıyorsa, annesinden 'Babama söyler misin bana harçlık versin’ diyorsa, o çocuğun gelecek umudunu yok ederiz. O çocuğa iş bulmak, ülkeyi yöneten siyasal iktidarların görevidir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti sosyal, hukuk devletidir.' ifadesini kullandı.

İŞKUR aracılığıyla 7 aylık bile olsa istihdam edilmek için eleman alımları yapıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Sayın Binali Yıldırım’a Trabzon’dan çağrı yapıyorum, kura ile alın bu elemanları. Bu işler için 3-5 kişi başvurmuyor, 10 kişi çalışacak yere 7 bin kişi başvuruyor. Bu rakam bile ayıbın büyüklüğünü gösteriyor. Kura çekilsin, adalet böyle gerçekleşsin. 'Bizim partili iş verelim, bu karşı partiden iş vermeyelim' derseniz ayrımcılık yaparsınız. Bir siyasal iktidarın kendi vatandaşları arasında ayrımcılık yapma hakkı yoktur.'

- 'Ekonomi iyi yönetilmiyor'

Kılıçdaroğlu, 'Dolar aldı başını gidiyor’ sözlerine yer vererek, şu değerlendirmede bulundu:

“Önce dediler ki 'Dolardan bize ne kardeşim. Siz kendi işinize bakın.' Bu cümle, dünyayı iyi okumayan bir iktidarın varlığını gösterir. Bir ülkede dolar aldı başını gidiyorsa belki cebinde doları olanlar düşünmeye bilirler, sevinebilirler de ama dolarla borçlanan ne olacak? Yurt dışından mal ithal eden ne olacak? Artan fiyatların hesabını kim verecek?”

Ekonominin iyi yönetilmediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, “Bir dönem her taraftan dolar fışkırırdı, o ortamda Türkiye’yi yönetmek kolaydır, önemli olan doların gittikçe dünya piyasalarından çekildiği bir ortamda ülkeyi sağlıklı yönetmektir.' dedi.

Kılıçdaroğlu, Türk lirası karşılığında doların 1 kuruşluk değer kazanmasının maliyetinin 2 milyar 100 milyon lira olduğunu belirterek, “2016'nın başından itibaren kayıp miktarı 79 milyar 800 milyon liradır. Türkiye fakirleşmiştir, bu kadar.' diye konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük dış politika yenilgisini bu süreçte yaşamıştır.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Suriye, Irak, Mısır, Libya, AB, Rusya herkesle kavgalıyız. Niye, hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Kavganın faturası iktidardakilere değil, esnafa, çiftçiye, sanayiciye, üreticiye, turizm işletmeciliği yapanlara çıkıyor. Faturayı sizler ödüyorsunuz. Turist gelmiyor, yabancı gelip yatırım yapmıyor. Niye gelsin, hangi gerekçeyle yatırım yapsın? En önemlisi de bir ülkenin Cumhurbaşkanı, bir başka ülke birliğinin yani topluluğun parlamento başkanına ‘Terbiyesiz' sözcüğünü kullanırsa çok şey kaybedersiniz. Böyle bir laf asla kullanılamaz. Diplomaside bir dil vardır, Cumhurbaşkanlığı makamının zorunlu kıldığı bir ağırlık vardır. Orada, kahvede konuşur gibi kimse konuşamaz, konuşmamalıdır zaten. Kahvede oturduğunuz gibi konuşursanız, Cumhurbaşkanlığı makamına hakkettiği değeri vermezsiniz, o ağırlığı kayba, zaafa uğratırsınız.”

Kılıçdaroğlu, Şirvan’da yaşanan maden kazasında 4 işçinin cesedine ulaşıldığını, diğer işçilere ise ulaşılmaya çalışıldığını söyledi.

Bir sendikacının, iş kazalarında hayatını kaybedenlerle ilgili olarak daha yakından bilgilenmelerini istediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Şu soruyu hep birlikte kendi vicdanımıza sormak zorundayız, ’Türkiye iş kazalarında neden Avrupa’nın birincisidir? Neden en çok iş kazasında ölümler Türkiye’de oluyor? Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüyüz. Nedeni şu, aklı başında olan yöneticiler yani ülkeyi yönetenler geleceği düşünerek karar alırlar. Biz ise kaza olduktan sonra önlem alıyoruz.” sözlerine yer verdi.

Kılıçdaroğlu, bölgede yetişen çay ve fındığın stratejik ürün olduğuna işaret ederek, 'Eğer devleti yöneten iktidar, bu ürünleri stratejik ürün olarak kabul etmezse o zaman bu iki üründen beklenen geliri bölge halkı almaz ve almazsa ne olur, göç verir. Hep kaybeden Trabzon, Karadeniz oluyor ama kaybettirenlere oylarımızı yine verdik. Şimdi şikayet ediyoruz, başkasından şikayet edeceğimize önce kendimizi sorgulamamız lazım.' açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin bir bölgesinde vali, kaymakam, emniyet müdürü, memur, sanayici, esnaf herkesimin kaçak çay tükettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:

'CHP iktidarında nerede kaçak çay görsek topluyacağız ve alanda imha edeceğiz ya kendi ülkemizin çayını tüketiriz ya da hiç tüketmeyiz. Bize göre milliyetçilik budur, lafla milliyetçilik olmuyor. Fındık üretimi dünyada bir numarayız ama fındık fiyatını biz belirlemiyoruz. Neden dünya fındık borsası Türkiye’de, Karadeniz’de olmasın. Fındık fiyatı bir sene iyi ise diğer sene kötü, devleti yönetenler neden bu soruna kalıcı bir çözüm üretemiyorlar? Neden fındık üreticisinin alın terini başkalarına peşkeş çekiyorlar. Bunun üzerinde önce fındık üreticisinin düşünmesi, 'neden ben bu haldeyim.' diye sorgulaması lazım. 'Benim alın terimi batılılara peşkeş çekene ben oy vermeyeceğim.' demek lazım. Bunu yapabilirsek bölgede fındığı da çayı da hak ettiği yere oturtmuş oluruz.”

- Merkez Türkiye Projesi

Kılıçdaroğlu, Trabzon'un bölgenin kilit taşı olduğuna dikkati çekerek, 'Biz, Karadeniz’i Akdeniz’le buluşturmak zorundayız. Hep doğudan batıya ya da batıdan doğuya doğru demiryolları gider. Niye güneyden kuzeye gitmez? Karadeniz, Akdeniz bizim değil midir? Bu iki denizi niye birleştirmiyoruz?” dedi.

Merkez Türkiye Projesi açıkladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Trabzon ve Samsun limanlarını, İçel ve İskenderun limanlarıyla buluşturmamız gerekiyor. Anadolu’da kurulacak Merkez Türkiye ile yüksek teknoloji ürünleri üreteceğimiz bir bölge yaratmak durumundayız. Lojistik açıdan Türkiye hakkettiği yeri şu ana kadar almış değil. Merkez Türkiye Projesi şu anda dünyada var olan üç büyük projenin dördüncüsüdür. Siz Trabzon’u İçel ve Samsun'la buluşturduğunuz zaman Türki Cumhuriyetleri, Rusya’yı olduğu gibi alacaksınız Akdeniz’le buluşturacaksınız kısa sürede. Bütün Arap dünyasını, Afrika’yı alacaksınız, Avrupa, Rusya ve Türk Cumhuriyetleriyle buluşturacaksınız.”

Kılıçdaroğlu, proje sayesinde başta Türkiye olmak üzere bütün ülkelerin kazanacağını dile getirerek, projenin kaybedeni olmadığını, aynı zamanda Orta Doğu’nun barış anahtarı olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, 'Arap, Rus, Türk Cumhuriyetleri, Avrupa kazanacak ama merkez Türkiye olacak. Olağanüstü bir coğrafyada, Asya ile Avrupa arasında bir köprüyüz. Bu coğrafyayı değerlendirmekten aciz bir yönetim anlayışımız var.” diye konuştu.

Anadolu’da işsizlik nedeniyle büyük bir göç yaşandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Yatırımların tamamı İstanbul’da. Peki kardeşim Anadolu ne olacak, kim yatırım yapacak, teşvik verecek? Anadolu unutuluyor. Biz ne diyoruz, Türkiye’nin her tarafına sanayi götürmek, yatırım götürmek, yeni projeler üretmek zorundayız. Çin’den başlayan İpekyolu burnumuzun dibine kadar gelecek. Niye demiryolunu biz oraya bağlamıyoruz? Trabzon’a niye demir yolu gelmiyor, Erzincan’a gitmiyor. Niye İran’a, Türki Cumhuriyetlerine gitmiyor, ne engelimiz var? Bir arkadaş, ‘Türkiye geri kalmış bir ülke değil, geri bıraktırılmış bir ülkedir.' diyor. Önünüze öyle sorunlar çıkarıyorlar ki siz o sorunlarla boğuşuyorsunuz, Türkiye’nin geleceğini unutuyorsunuz. Oysa hep birlikte Türkiye’nin geleceğini düşünmek zorundayız.”

Genel başkan yardımcıları ve Trabzon'daki sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de katıldığı toplantı, basına kapalı devam etti.

(Bitti)

Kaynak: AA