'İbrahim Bedreddin Elmalı Anma Programı'

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: 'Elmalı Hoca, İstanbul Müftüsü iken 3 açıklama yine başına işler açmıştır. Birisi doğum kontrolüyle ilgilidir, 1962 yılında. Ben 2012 yılında bu açıklamayı ve Din İşleri Yüksek Kurulunun açıklamasını naklettiğim için aynı tartışmalar Türkiye'de yaşandı, hem de belki daha da artarak yaşandı. İkincisi, turistlerin Sultanahmet Camisi'ne girerken ve çıkarken kıyafetleriyle ilgilidir. Sorun hala devam ediyor. Üçüncüsü de yine medyada zaman zaman gündeme gelen Türkçe ezan ve Türkçe ibadetle ilgilidir' 'Bir de Beyoğlu Müftüsünü görevden almıştır. Bizim bazen bir de böyle sorunumuz vardır. Yani çok haklı gerekçelerle bir kardeşimizin artık orada görev yapması mümkün değildir, vesaire. Ama mahkemeye gidildiğinde mahkemedeki gerekçe hep aynı olur, 'Diyanet Atatürkçü müftüyü görevden almış' olur. Bir de böyle bir hastalık vardır. O zaman da öyle, bütün kayıtlarda öyle geçiyor, 'Beyoğlu'nun Atatürkçü müftüsünü görevden aldı' diye aynı şekilde hakkında yazılar yazılır' 'Tam iyi bir şey olacağı zaman bir bakıyorsunuz, sosyal medya marifetiyle bir tane kötü bir tartışma başlar. Yani Diyanet İşleri Başkanı bu ülkede Mescidi Aksa'da hutbe irad etme imkanına sahip olup, Cenabı Hakk'ın lütfu ve ikramı olarak bunu yaptığı zaman da Türkiye'de Diyanet İşleri Reisi'nin makam aracı tartışılıyordu. 3 sene tartışma devam etti. Bunlar çok eskiden beri var olan şeyler'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 'Elmalı Hoca, İstanbul Müftüsü iken 3 açıklama yine başına işler açmıştır. Birisi doğum kontrolüyle ilgilidir, 1962 yılında. Ben 2012 yılında bu açıklamayı ve Din İşleri Yüksek Kurulunun açıklamasını naklettiğim için aynı tartışmalar Türkiye'de yaşandı, hem de belki daha da artarak yaşandı. İkincisi, turistlerin Sultanahmet Camisi'ne girerken ve çıkarken kıyafetleriyle ilgilidir. Sorun hala devam ediyor. Üçüncüsü de yine medyada zaman zaman gündeme gelen Türkçe ezan ve Türkçe ibadetle ilgilidir.' dedi.

Görmez, Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Sanat Merkezi'nde düzenlenen 'İbrahim Bedreddin Elmalı Anma Programı'ndaki konuşmasında, 'Camiler Haftası'nın bir meslek haftası olmadığını, yaptıkları işin bir meslek değil, yaradılışın gayesini, varoluşun manasını ifade ettiğini dile getirdi.

Haftanın bir kurum haftası da olmadığını kaydeden Görmez, Diyanet İşleri Teşkilatının milletin dini, ilmi hayatına hizmet eden, yurt dışındaki millet varlığına hayat veren, onların Müslüman kimlikleriyle hayatta kalmaları için çaba gösteren, Orta Asya'dan Balkanlar'a, Afrika'dan Latin Amerika'ya kadar bütün Müslümanlara hizmet götüren bir kurum olduğunu söyledi.

Görmez, Camiler Haftası'nı 'Hayatın kıyısında kalmış camiyi, hayatın merkezine taşımak için bir fırsat, bir vesile' şeklinde açıklayarak, hafta için 2011'de 'Çocuk ve Cami', 2012'de 'Cami ve Engelliler', 2013'te 'Cami ve Kadın', 2014'te 'Cami ve Gençlik', 2015'te 'Cami ve Namazla Diriliş', bu yıl da 'Cami ve Kitap' temalarının seçildiğini hatırlattı.

Diyanet İşleri Başkanlığının 3 zor dönemi olduğunu anlatan Görmez, şöyle devam etti:

'Birinci zor dönemi, 1930 sonrasıdır, 1930'dan 1940'lı yılların sonuna kadar, Ahmet Hamdi Akseki Hocamızın başkanlığına kadar olan dönemdir. Bu dönemde Diyanet İşleri Teşkilatının yaptırılmak istenenler, başkanlık tarafından yapılmayınca, elinden 5 bin personeli alınmış, Vakıflar Genel Müdürlüğüne verilmiştir. Teşkilatta başkanla beraber çalışanın sayısı 8'e inmiştir. Türkçe ibadet, Türkçe ezan meseleleri, imam hatip liselerinin kapatılması, din eğitiminin ortadan kalkması vesaire... Bütün bu zor dönemler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarihinde de en zor dönemlerdir. Ahmet Hamdi Akseki, 2 defa idama mahkum olmuştur. İkinci zor dönem, 1960-1966 arasıdır, Lütfi Doğan Hocamızın riyasetine kadar olan dönemdir. 7 yılda 5 başkan değişmiştir. Yine aynı şekilde Diyanet isteneni yapmayınca, bir general Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı yapılmıştır. Yapılmak istenenin bir kısmı, oradan yapılmaya çalışılmıştır. Ömer Nasuhi Hocamız, gibi bir hocamız 8 ay dayanabiliyor. Bu dönemler, en zor dönemlerdir.'

- 'Şimdi bile bu kötü huylar devam ediyor'

Görmez, İbrahim Bedreddin Elmalı'nın Bakanlar Kurulunda ataması geldiğinde yazıya geçen cümlenin 'Aldığımız istihbari bilgilere göre, İbrahim Bedrettin Elmalı, birtakım irtica söylemleri içindedir. Bunun için Diyanet İşleri Başkanı olması uygun değildir.' olduğunu aktarırken, bunun üzerine vazgeçildiğini, hükümetin tekrar başkan aramaya başladığını, Suat Hayri Ürgüplü Hükümeti döneminde başkanlığa getirildiğini anlattı.

Elmalı'nın 10 aylık başkanlık döneminin, basın aracılığıyla okunduğunda kendisine 10 yıl gibi geldiğini ifade eden Görmez, 'Çektiği sıkıntılar, karşılaştığı ıstıraplara baktığımızda bana 10 ay, 10 yıl gibi geliyor. Nitekim basın da o yılı 'Elmalı Yılı' ilan etmiş. 10 ay içinde Türk basınında en çok konuşulan şahıs Diyanet İşleri Başkanı İbrahim Bedrettin Elmalı'dır.' dedi.

Görmez, Elmalı'nın görev yaptığı 10 ay içinde 6 büyük tartışma yaşandığına değinirken, TRT'deki bir programda İslam'ın değerleri tahkir eden sözlerin zikredilmesi üzerine Diyanet İşleri Başkanlığına gelen tepkilerin ardından, Elmalı'nın TRT'ye, Kültür Bakanlığı ve bir başka bakanlığa daha dağıtımlı olarak 'Diyanet'ten TRT'ye muhtıra' başlıklı bir yazı gönderdiğini aktardı.

Yazı üzerine çeşitli köşe yazılarının yazıldığını ve gazetelerde konunun tartışıldığını anlatan Görmez, bir başka tartışmanın da Elmalı'nın 'Diyanet eninde sonunda muhtariyetini kazanacaktır' açıklaması üzerine yaşandığını söyledi.

Görmez, muhtariyet tartışmalarının ardından hilafet tartışması başlatıldığını, Elmalı'nın hiç söylemediği bir sözün kendisine naklettirildiğini kaydederek, 'Şimdi bile bu kötü huylar devam ediyor. Tam iyi bir şey olacağı zaman bir bakıyorsunuz, sosyal medya marifetiyle bir tane kötü bir tartışma başlar. Nasıl başlatılır? Başlatılır. Yani Diyanet İşleri Başkanın bu ülkede Mescid-i Aksa'da hutbe irad etme imkanına sahip olup, Cenab-ı Hakkın lütfu ve ikramı olarak bunu yaptığı zaman da Türkiye'de Diyanet İşleri Reisinin makam aracı tartışılıyordu. 3 sene tartışma devam etti. Bunlar çok eskiden beri var olan şeyler.' diye konuştu.

İbrahim Bedreddin Elmalı'nın Ayasofya'nın ibadete açılmasını savunduğunu için de tartışmalar olduğunu ifade eden Görmez, şunları söyledi:

'Elmalı Hoca, İstanbul Müftüsü iken de 3 açıklama yine başına işler açmıştır. Birisi doğum kontrolüyle ilgilidir, 1962 yılında. Ben 2012 yılında bu açıklamayı ve Din İşleri Yüksek Kurulunun açıklamasını naklettiğim için aynı tartışmalar Türkiye'de yaşandı, hem de belki daha da artarak yaşandı. İkincisi, turistlerin Sultanahmet Camisi'ne girerken ve çıkarken kıyafetleriyle ilgilidir. Sorun hala devam ediyor. Üçüncüsü de yine medyada zaman zaman gündeme gelen Türkçe ezan ve Türkçe ibadetle ilgilidir. Bir de Beyoğlu Müftüsünü görevden almıştır. Bizim bazen bir de böyle sorunumuz vardır. Yani çok haklı gerekçelerle bir kardeşimizin artık orada görev yapması mümkün değildir, vesaire. Ama mahkemeye gidildiğinde mahkemedeki gerekçe hep aynı olur, 'Diyanet Atatürkçü müftüyü görevden almış' olur. Bir de böyle bir hastalık vardır. O zaman da öyle, bütün kayıtlarda öyle geçiyor, 'Beyoğlu'nun Atatürkçü müftüsünü görevden aldı' diye aynı şekilde hakkında yazılar yazılır.'

Eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfi Doğan ile İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran'ın da katıldığı etkinlikte, Yaran, Mehmet Görmez'e plaket takdim etti.
Kaynak: AA