KEİPA Komite Toplantıları Antalya'da Yapıldı

KEİPA Türk Grubu Başkanı Can: 'Terörizmin herhangi bir din, ırk, etnik grup ile ilişkilendirilmesi son derece yanlıştır. Bu, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmektedir' 'Ülkemiz aynı anda 4 ayrı terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Etnik farklılıkları sömürerek ayrılıkçı gündem belirleyen PKK, aşırı sol ideoloji ve söylem belirleyen DHKPC, dini değerleri sömüren DAEŞ ve FETÖ, ideolojik farklılıklarına rağmen kan dökmede ve barbarlıkta birleşebilmektedir'

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, terörizmin herhangi bir din, ırk ve etnik grupla ilişkilendirilmesinin son derece yanlış olduğunu belirterek, 'Zira ülkemiz aynı anda 4 ayrı terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Etnik farklılıkları sömürerek ayrılıkçı gündem belirleyen PKK, aşırı sol ideoloji ve söylem belirleyen DHKP-C, dini değerleri sömüren DAEŞ ve FETÖ, ideolojik farklılıklarına rağmen kan dökmede ve barbarlıkta birleşebilmektedir.' dedi.

KEİPA Hukuki ve Siyasi İşler Komitesinin 48'inci toplantısı ile KEİPA Ekonomi, Ticaret, Teknoloji ve Çevre Komitesi'nin 47'nci toplantısı, Antalya'nın Belek Turizm Bölgesindeki bir otelde yapıldı.

Toplantının açılışında konuşan KEİPA Türk Grubu Başkanı Ramazan Can, konuşmasına 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili bilgi vererek başladı.

Can, Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi kanlı bir terör saldırısı ile karşı karşıya kaldığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komuta zinciri dışında çeşitli sınıf ve rütbelerden FETÖ mensubu bir grup askerin başlattığı darbe girişimi ile Ankara'da Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı, MİT, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM gibi stratejik yerlerin alçakça bombalandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın, darbecilere karşı çıkmak ve devletini sahiplenmek için Türk halkını aynı gece meydana davet ettiğini anımsatan Can, darbeciler karşısında dik duruşlarıyla memleketine ve geleceğine sahip çıkan milletin, darbecilerin uçaklardan, helikopterlerden attığı bombalara rağmen gece boyunca sayısız kahramanlık destanına imza attığını bildirdi.

Direnişler neticesinde 241 vatan evladının şehit düştüğünü, 2 binden fazla kişinin yaralandığını ifade eden Can, bu olaylar üzerine 20 Temmuz 2016 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu önerisi ve Bakanlar Kurulu kararıyla olağanüstü hal ilan edildiğini vurguladı.

Olağanüstü halin demokrasinin kesintiye uğraması için değil, aksine demokrasiyi daha ileriye taşımak ve geliştirmek için ilan edildiğini belirten Can, OHAL ile temel hak ve özgürlüklerin hiçbir şekilde kısıtlanmayacağını, bilakis OHAL'in temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan terör örgütlerinin faaliyetini engellemeye çalışıldığına değindi.

- Teröre, aşırılığa karşı dinlerin rolü

Can, bugün ele alınacak konulardan birinin 'terörizme ve aşırılığa karşı mücadelede dinlerin rolü' olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz'da darbe girişiminde bulunan kişilerin de dinsel bir gizli örgütlenme şeklinde ortaya çıktığını ve din kisvesi altında meşru yönetimi devirmek için gayret sarf ettiğine işaret etti.

Can, on yıllardır farklı terör örgütlerinin hedefi olan Türkiye'nin terörizmle mücadelede uluslararası işbirliğini ve dayanışmanın önemini çok önceden idrak ettiğini, Türkiye'nin sadece Türkiye'yi hedef alanlar için değil, uluslararası güvenliğe tehdit oluşturan tüm terör oluşumlarına karşı aynı sağlam duruşunu sergilediğini bildirdi.

'Terörizmin herhangi bir din, ırk, etnik grup ile ilişkilendirilmesi son derece yanlıştır, bu, terör örgütlerinin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmektedir' diyen Can, şunları kaydetti:

'Teröristlerin amacı ideoloji, etnisite veya inanç ekseninde toplumları kutuplara bölmek, nefret ve düşmanlık hislerini egemen kılmaktır. Terör örgütlerinin temel etiklerinde din ideoloji ile ilişkilendirilemeyeceklerinin en somut örneğini Türkiye'yi hedef alan terör örgütlerinde görmekteyiz. Zira ülkemiz aynı anda 4 ayrı terör örgütüne karşı mücadele etmektedir. Etnik farklılıkları sömürerek ayrılıkçı gündem belirleyen PKK, aşırı sol ideoloji ve söylem belirleyen DHKP-C, dini değerleri sömüren DAEŞ ve FETÖ, ideolojik farklılıklarına rağmen kan dökmede ve barbarlıkta birleşebilmektedir. DAEŞ'in İslamcı ve cihatçı bir örgüt olduğunun söylenmesi dahi bu terör grubuna paye vermektedir. Halbuki bu örgütler dinin en kutsal değerlerini ayaklar altına alarak masumları katleden adi suçlulardır. Devlet terörü de bundan bağımsız düşünülemeyecek bir olgudur. Ülkemiz hem devlet teröründen hem de DAEŞ gibi örgütlerin zulümlerinden kaçan 3 milyondan fazla mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. 2011'den beri Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimize belediyeler ve sivil toplum kuruluşları hariç sadece devlet tarafından yapılan harcama 11 milyar dolardan fazladır.'

Açılışta, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaşananlarla ilgili bir sinevizyon da gösterildi.

Türkiye'nin yanı sıra Ermenistan, Azerbaycan, Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Moldova, Romanya, Rusya ve Ukrayna'dan temsilcilerin katıldığı Hukuki ve Siyasi İlişkiler Komisyonu 48'inci toplantısında, terörizme ve aşırılığa karşı mücadelede dinlerin rolü ile KEİPA'nın statüsünün güçlendirilmesi konuları ele alınacak.

KEİPA Ekonomi, Ticaret, Teknoloji ve Çevre İşleri Komitesi'nin 47'nci toplantısında ise 16 ve 17 Mart 2016 tarihlerinde Erivan'da gerçekleştirilen 46'ncı toplantının tutanaklarının kabulü, KEİ üye devletlerindeki uluslararası yatırımlar konuları görüşülecek.

Kaynak: AA