TCMB Başkanı Çetinkaya Soruları Yanıtladı Açıklaması (3)

'Enflasyonda kalıcı düşüş için tüm paydaşların ikna edilmesi gerekiyor. Bu gerçekleşirse tüm ekonomik aktörler için daha öngörülebilir bir piyasa çerçevesi olacak. Risklerin daha iyi yönetilebileceği bir ortama katkı sağlamış olacak ve buradaki seviye sıklıkla tartıştığımız finansal koşullar ve birçok şeyi önemli bir biçimde etkileyecek' 'Bir merkez bankasının verebileceği temel ve en büyük katkı enflasyon beklentilerini çıpalayabilmek, bu beklentileri ve görünümü olabildiğince yönetmeye çalışmaktır' 'Şu anki veriler, büyümede bir miktar toparlanma görüldüğüne işaret ediyor. Bugün itibarıyla beklentimiz 4'üncü çeyrekte bu anlamda bir miktar toparlanma ile yılın ılımlı bir büyüme seviyesiyle tamamlanacağını tahmin ediyoruz' 'Merkez Bankası, ülke rezervlerinin artması hedefini gözetmektedir'

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Murat Çetinkaya, enflasyonda kalıcı düşüş için tüm paydaşların ikna edilmesi gerektiğini belirterek, 'Bu gerçekleşirse tüm ekonomik aktörler için daha öngörülebilir bir piyasa çerçevesi olacak. Risklerin daha iyi yönetilebileceği bir ortama katkı sağlamış olacak ve buradaki seviye sıklıkla tartıştığımız finansal koşullar ve birçok şeyi önemli bir biçimde etkileyecek.' dedi.

Çetinkaya, yılın 4'üncü Enflasyon Raporu'nu açıkladığı toplantıda ekonomistler ve basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

'Bundan sonra çekirdek enflasyon mu ön plana çıkacak?' şeklindeki soru üzerine Çetinkaya, hem manşet hem de çekirdek enflasyon ve bilinen muhtelif endeksleri çok yakından takip ederek fiyatlama davranışlarını, yayılma etkilerini anlamaya çalıştıklarını ve bunlara PPK tepkisini oluştururken detaylı analizler yaptıklarını söyledi.

Bu nedenle genel duruşlarında bir değişiklik bulunmadığını vurgulayan Çetinkaya, 'Bizim erken fiyat gelişmelerini piyasadan fiyat toplamak suretiyle de görmeye çalıştığımız, banka içinde de kullandığımız kamuoyuna açık olmayan muhtelif endikatörlerimiz ve tahmin modellerimiz var. İletişimiz açısından da herhangi bir değişiklik yok.' dedi.

Çetinkaya, 'Temmuz ayında kur oynaklığına rağmen faiz indirimi gerçekleştirildi. Ekim ayında ise kur oynaktı ancak faiz sabit tutuldu. Faiz indiriminde kur etkisi var mı?' sorusuna, şöyle yanıt verdi:

'Kur, bileşenlerden sadece bir tanesi. Ekim ayındaki kararı sadece kur ve maliyet gelişmelerine atfetmek doğru değil. Burada küresel şartlar, risk algısı, piyasa oynaklıkları, enflasyon görünümü ve tüm bu unsurlara dair takip edecek dönemde, yani orta vadede olası beklentiler… Kurul, değerlendirirken bunların tamamını dikkate alır. Temmuz ayındaki çerçeve, hareket edebilmemize o dönem için sadeleşme anlamında alan sağlamış ve bu değerlendirilmiştir. Bu ay iletişimimizi de net bir biçimde yaptık. Kurul kararı bu yönde şekillendi. Mesele, ana parametreler ve yaklaşımların aynıyla korunabilmesi... Bazı faktörler açısından önümüzdeki döneme dair kararı şekillendirebilecek kurulun öngörüleri ve değerlendirmeleri olmuş ve karar bu yönde alınmıştır. İkisini aynı değerlendirmek ya da sadece kur gelişmeleri üzerinden 'o dönemde de kur böyle bir oynaklık seviyesindeydi' diyerek bir benzerlik kurmak biraz eksik bir değerlendirme olur.'

- 'İhracat reeskont kredilerinden her ay 1,5-2 milyar dolar katkı görüyoruz'

Murat Çetinkaya, PPK'nın kararlarında ve iletişimde uzun süre kredi büyümesine atıfta bulunduğunu anımsatarak, 'Son dönemde bunu daha geniş bir kavramla, 'finansal koşullar' kavramı ile açıklamaya çalıştık. Piyasada farklı segmentlerde yani bireysel, ticari ve bunların alt kırılımının krediye erişim olanakları nasıl gelişiyor? Bu sadece toplam büyüme rakamı değil. Genele yaygınlık, maliyet unsurları nasıl değişiyor, teminat unsurları nasıl değişiyor, bu anlamda finansal koşullar nereye doğru evriliyor? Finansal koşullarda bu yıl zaten genel bir sıkılık gördük. Son dönemde ise bir miktar iyileşme söz konusu. Bu aslında yaptığımız bütüncül iletişimin bir devamı. Burada köklü bir bakış değişikliği yok. Ama takip etmeye devam edeceğiz. Bunun ilk sinyallerini aldığımızı ifade etmem gerekiyor.' şeklinde konuştu.

Çetinkaya, oynaklık açısından çok çeşitli endikatörlere baktıklarını belirterek, 'Küresel risk iştahından yerel piyasadaki oynaklıklara kadar, bu anlamda tek bir endikatör yok, geniş bir çerçevede piyasa gelişmelerini PPK yakından takip ederken, piyasa oynaklıklarını, fiyatlama ve varlık hareketlerini de yakından takip ediyor.' dedi.

Zorunlu karşılıklar konusunda rezervlerde dalgalanmanın dönem dönem yaşandığını ifade eden Çetinkaya, şunları kaydetti:

'Bizim rezervlerimizin bileşenleri belli, rezerv opsiyon mekanizmasının çalışma şartları gereği... Muhtelif faktörlerle kur gelişmeleri, bankaların o dönemdeki likidite kararları ve tercihleri, dönemsel başka unsurlar olabilir, her iki yönlü de çalışıyor, rezerv opsiyon mekanizması ile birlikte 2010 yılından bu yana bunu zaten görüyoruz, zaman zaman artış, dalgalanmalar olabilir. Önemli olan genel seyrin korunması. Merkez Bankası, ülke rezervlerinin artması hedefini gözetmektedir. Burada hem brüt hem net rezervlerimizin artışı yönünde bizim olabildiğince rezerv biriktirme yönünde hareket ettiğimiz görülüyor. Burada temel kaynaklarımızdan biri olan ihracat reeskont kredileri ki her ay yaklaşık 1,5-2 milyar dolar aralığında bir katkı görüyoruz. Buradaki etkinin bu yıl dahil ki bir miktar net ihracata katkısının zayıfladığını gördük, buna rağmen devam ettiğini görüyoruz. Bu trend ile ilgili herhangi bir kaygımız, özel değerlendirmemiz bulunmuyor.'

- 'En büyük katkı enflasyon beklentilerini çıpalayabilmek'

Enflasyonda kalıcı düşüş için kimlerin ikna edilmesi gerektiğine ilişkin soru üzerine Çetinkaya, tüm paydaşların ikna edilmesi gerektiğine işaret ederek, tüm fiyatlama davranışları, yatırım kararları ve beklentilerin hanehalkından kurumsal firmalara kadar ciddi anlamda enflasyon beklentileri ve görünümüyle şekillendiğini ifade etti.

Çetinkaya, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Tüm paydaşların ikna edilmesi gerekiyor ki enflasyon düşme trendindedir ve varılacak seviyeler kalıcı olacaktır. Bu gerçekleşirse ne kazanmış olacağız? Tüm ekonomik aktörler için daha öngörülebilir bir piyasa çerçevesi olacak. Risklerin daha iyi yönetilebileceği bir ortama katkı sağlamış olacak ve buradaki seviye sıklıkla tartıştığımız finansal koşullar ve birçok şeyi önemli bir biçimde etkileyecek.

Büyüme katkısı ile ilgili ilk soruya dönersem, bir merkez bankasının verebileceği temel ve en büyük katkı enflasyon beklentilerini çıpalayabilmek, bu beklentileri ve görünümü olabildiğince yönetmeye çalışmaktır.'

Ekonomi basını ile ne zaman bir araya geleceğine dair soruya ise Çetinkaya, 'Ekonomi basınını maalesef bir miktar ihmal ettik, yakın zamanda halletmemiz gerekebilir. İletişim kısmında genel çerçevede banka ekonomistleri toplantısını her ay PPK sonrasında gerçekleştiriyorduk. 15 Temmuz sonrasında aldığımız iletişim çerçevesine dair yeni kararlarda şunu ifade etmiştik; temel iletişim mecralarımızdan bahsettik ve bir süre ara verdiğimiz birebir veya grup halindeki yatırımcı ve ekonomistlerle toplantıları başlattık. Ciddi bir ilgi geldiğini gördük. Banka ekonomistleri toplantısından daha fazla iletişim imkanı sağlayan, birebir geri bildirim alma imkanı sağlayan toplantı çerçevesine geçilmesidir, öncelikli nedenlerden birisi budur. Banka ekonomistleri toplantısı verimliydi ama daha iyisi ile ikame ettiğimiz için onlarla aylık toplantılara devam etmiyoruz. Topluca bilgilendirme ihtiyacı olursa banka ekonomistleri toplantısı formatında yine yapabiliriz.' yanıtını verdi.

- 'Bu yıl ılımlı büyüme tahmin ediyoruz'

Murat Çetinkaya, bir soru üzerine, teminat depo döviz limitlerini kaldırdıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:

'Sonrasında da 7 Ekim 2016 tarihinde bankalarımıza kaldırılmış olan bu limitlerin daha önceki limitlerin 4 katına revize edileceğini söyledik. Teminat depo döviz limitlerinin kaldırılması işlemi sonrasında sistemin fonlama ihtiyacında değişikliğe sebep olmaz. Bizce kritik unsur bu. Bankacılık sisteminin teminata kabul edilen varlık setini daha etkin kullanılmasına olanak sağlamaktı ve bankalar bunu kullandılar. Kullanımda sadece toplam rakam değil, bankaların hangi şartlarda ve toplam teminatlarını nasıl değerlendirdikleri gibi faktörlere de bakıyoruz. Burada zaten etkilerini görebiliyoruz.

Teminatla ilgili sağladığımız bu geniş perspektif bankalara ilave seçenekler sunuyor ve bizim açımızdan esas belirleyici olan şu oldu; sağlanan bu imkanla piyasa faizlerinin Merkez Bankasının faiz koridorunun üst sınırını aşmamasını sağlayarak, aktarım mekanizmasının daha sağlıklı işlemesini hedeflemiştik. Bu araç hedefine ulaştı. Burada döviz piyasasına herhangi bir baskı oluştuğuna dair bir tespitimiz söz konusu değil. Tespitlerimiz bunun piyasada negatif bir etki ya da öngörülmeyen bir sonuç oluşturmadığı yönünde.'

'PPK toplantısında tek faiz konuşuldu mu?' sorusu üzerine Çetinkaya, kurul toplantısında bugün sorular soruların tamamının konuşulup tartışıldığını söyledi.

Çetinkaya, üçüncü çeyrek büyümesine ilişkin soruya, 'Bu yıl iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlamanın etkilerini yurt içi gelişmelerin de olumsuz etkisiyle 3. çeyrekte yavaşlamaya işaret ettiğini söylüyoruz. Şu anki veriler burada bir miktar toparlanma görüldüğüne işaret ediyor. Bugün itibarıyla bizim beklentimiz 4. çeyrekte bu anlamda bir miktar toparlanma ile yılın ılımlı bir büyüme seviyesiyle tamamlanacağını tahmin ediyoruz.' karşılığını verdi.

Çetinkaya, Merkez Bankası olarak tüm riskleri dikkate almaya çalıştıklarını ve para politikası çerçevesinde de bunları yakından değerlendirdiklerini söyledi.

(Bitti)
Kaynak: AA