İnsan Hakları İzleme Örgütünün Türkiye Raporu

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Yeneroğlu: 'İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil herhangi bir insan hakları organizasyonundan, son aylarda tutuklulara işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin komisyonumuza somut bir başvuruda bulunulmamıştır' 'Hal böyleyken örgütün, işkence iddialarıyla ilgili İçişleri veya Adalet Bakanlığımızdan görüş almaksızın, tek taraflı beyanatlarla mesnetsiz bir şekilde yayımladığı raporun insan haklarına hizmet etmediği ortadadır'.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil herhangi bir insan hakları organizasyonundan, son aylarda tutuklulara işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin komisyona somut başvuruda bulunulmadığını belirterek, 'Hal böyleyken örgütün, işkence iddialarıyla ilgili tek taraflı beyanatlarla yayımladığı raporun insan haklarına hizmet etmediği ortadadır.' dedi.

Yeneroğlu, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) 'Açık Çek: Türkiye’de Darbe Sonrası İşkenceye Karşı Koruma Tedbirlerinin Askıya Alınması' başlıklı raporuyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İşkence iddialarının Türkiye'nin itibarını zedelemek maksadıyla öne sürülemeyeceği gibi ideolojik reflekslerle karşılanamayacak kadar da ağır iddialar olduğunu belirten Yeneroğlu, 'Bu nedenle, her bir iddianın takibi gereken hassasiyetle yürütülmektedir. Öte yandan bu iddiaların ağırlığına aykırı bir biçimde takdim edilmesi, siyasi aktivist edasıyla tek taraflı ve çözüm değil, itham derdiyle ele alınmış olması insan haklarına asla hizmet etmemektedir.' değerlendirmesinde bulundu.

Yeneroğlu, şöyle devam etti:

'Bugüne kadar, İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil herhangi bir insan hakları organizasyonundan, son aylarda tutuklulara işkence ve kötü muamele iddialarına ilişkin, komisyonumuza somut bir başvuruda bulunulmamıştır. Hal böyleyken HRW’nin işkence iddialarıyla ilgili İçişleri veya Adalet Bakanlığımızdan görüş almaksızın, tek taraflı beyanatlarla mesnetsiz bir şekilde yayımladığı raporun insan haklarına hizmet etmediği ortadadır.

Spekülatif bir nitelikte olan bu raporda, olağanüstü halin (OHAL) ardından yürürlüğe giren kanun hükmünde kararnamelerle (KHK), işkenceye karşı koruma yasalarının kaldırıldığı, dolayısıyla hukuksuz bazı muamele ve işkence ortamının oluşturulduğu gibi asılsız iddialar dile getirilmektedir. Oysa HRW tarafından toplanan iddiaların ekseriyeti KHK'ların öncesine dayanmaktadır. Ayrıca iddiaların aksine OHAL ile birlikte alınabilecek tedbirler kanunla belirlenmiştir ve yaşam hakkı ve işkence yasağına aykırı tedbirlerin alınması hiçbir şekilde mümkün değildir. Yine işkence yaptığı iddia edilenlerin korunması mümkün olmadığı gibi KHK ile iddia edilen eylem biçimlerinin cezai sorumluluktan muaf olduğu yorumu da gerçeği yansıtmamaktadır.'

- 'Bu konuyla mücadele 15 Temmuz sonrasında da devam etti'

Yeneroğlu, söz konusu raporda da ifade edildiği üzere 2002'den itibaren gözaltında işkence ve kötü muamele şikayetlerinde ciddi bir azalma olduğunu ve bu konu ile mücadelenin 15 Temmuz sonrasında da ara vermeden devam ettiğini vurguladı.

Kötü muamele ve işkence gibi, kime yöneltildiği ya da kim tarafından gerçekleştirildiği fark etmeksizin, kimsenin müsamaha edemeyeceği konuların Türkiye'nin içinden geçtiği bu zor günlerde kötüye kullanılmasının sorumluluğunu insan hakları kuruluşlarının da taşıdığını belirten Yeneroğlu, bu tarz iddiaların kara propagandaya, siyasi malzemeye ve ideolojik çatışmaya dönüşmesine fırsat verilmeyeceğini ifade etti. Yeneroğlu, 'Bunun için nerede, ne zaman ve kime yönelik kötü muamelede bulunulduğunu ortaya koymak ciddiyetin gereğidir.' ifadelerini kullandı.

Yeneroğlu, şunları kaydetti:

'Komisyonumuz başta olmak üzere, Adalet Bakanlığımız ve ilgili tüm birimler meseleye bu kadar ciddiyetle yaklaşırken diğer tarafta var olduğu iddia edilen ihlaller, HRW tarafından aylar boyu sadece dokumente edilmiş, geçen sürede bu iddialarla alakalı olarak yetkili mercilerle iletişime geçilmemiştir. Bu tutumun olası mağdurların mağduriyetini gideremeyeceği aşikardır.

Her şeye rağmen dile getirilen iddiaların önüne geçilmesi, Türkiye olarak ortak sorumluluk alanımızdadır. Bu çerçevede, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna iletilen her bir iddia ve başvurunun titizlikle takip edilmesi ve yetkili savcılıklara suç duyurusunda bulunulması bu konudaki hassasiyetimizi göstermektedir. HRW’nin iddiaları da bu titizlikle takip edilmektedir. Ayrıca komisyon bünyesinde kurulan, Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu da çalışmalarına ara vermeden sürdürmektedir. Aynı hassasiyeti uluslararası sivil toplum kuruluşlarından da beklemenin daha ilkesel bir düzlemde buluşabilmek adına zorunlu olduğunu düşünüyorum.'
Kaynak: AA