Yazar Mehmet Mollaosmanoğlu Frankfurt'ta Kitabını İmzaladı

Yazar Mollaosmanoğlu: 'Kitapta (Domuz Kasabı) gerilim ve kurgu boyutunu oluştururken aynı zamanda domuz meselesinin sosyal boyutunu da işledim'.

Yazar Mehmet Mollaosmanoğlu, Frankfurt Kitap Fuarı'nda yeni kitabı 'Domuz Kasabı' romanını imzaladı.

Fuarda Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan Türkiye ulusal standında, yeni romanı 'Domuz Kasabı'nı imzalayan Mollaosmanoğlu, kitabını ilk kez Frankfurt Kitap Fuarı'nda okuyucuyla buluşturan ilk Türk yazarı oldu.

İmza etkinliğinde konuşan Mollaosmanoğlu, yazarların yazdığı kitapları anlatmasının zor olduğunu belirterek, 'Kitaplar fazlasıyla duygulara ve kavrayış biçimlerine hitap ederler. Kitabım gerilim-kurgu türünde bir roman. Kitapta gerilim unsuru olarak da domuzu kullandım, bu dünyada pek tercih edilen bir kurgu türü değildir ama işin bir de sosyal boyutu var.' dedi.

Mollaosmanoğlu, Alanya'da yaşadığını ifade ederek, şunları söyledi:

'1990'lı yılların başında Alanya'da ilk defa bir domuz kasabı açıldığı zaman büyük sansasyon olmuştu. Bir kısım insanlar yabancıların, Hristiyanların yaşadığı bir şehirde bunun ne kadar gerekli olduğunu anlatmaya çalıştı, bir kısmı da şiddetle karşı çıktı ama sonradan kanıksandı. Alanya'nın 1990'lardan itibaren bir domuz kasabı oldu ve yıllarca sürdü. Enteresan olan ise, benim kitabımın çıkmasından bir hafta önce bu domuz kasabı kapandı.'

Çocukluğumdan itibaren domuz kelimesinin halk arasında kullanılmadığının dikkatini çektiğini aktaran Mollaosmanoğlu, 'Sonuç itibariyle domuz Allah'ın yarattığı canlılardan bir tanesi, buna lanetli hayvan gibi yaklaşmanın amacı neydi hep merak ettim. Domuza bu şekilde yaklaşmak bana göre muhafazakarlığın çok fazla öne çıkmaması gereken unsurlardan bir tanesiydi.' diye konuştu.

- 'Kitapta domuz meselesinin sosyal boyutunu inceledim'

Mollaosmanoğlu, şöyle devam etti:

'Domuz Allah'ın yarattığı canlılardan biri olduğu için lanetlenmemesi gerekiyor, dinimizce yenmesi yasaklanmış ki kitabımda zaten belirli yerlerde neden etinin yenmeyeceğini, adının neden kullanmamız gerektiğini ara ara kullandım. Kitaba bir de Türk destanı yerleştirdim, Türkmen ilinde Dilşat Hatun adındaki bir prensesin Çin sarayına esir olması, Çin imparatorunun da onun adını 'İpar' olarak değiştirmesini arka planda işledim. Sonuç itibariyle kitapta gerilim ve kurgu boyutunu oluştururken aynı zamanda domuz meselesinin sosyal boyutunu da işledim.'

- '

Etkinliği düzenleyen Profil Yayımları kurucusu Münir Üstün ise, kitabı ilk kez Frankfurt'ta okuyucuyla buluşturmaktan büyük mutluluk duyduğunu vurgulayarak, 'Mehmet Mollaosmanoğlu, kitabını Frankfurt Kitap Fuarı'nda tanıtan ve okuyucuyla buluşturan ilk Türk yazarı oldu. Bugüne kadar Türkiye'den hiçbir yazar kitabını burada tanıtmamış, ilk kez okuyucuyla buluşturmamıştı.' ifadelerini kullandı.

Etkinliğe katılan yazar ajanı Sayım Çınar ise, Mollaosmanoğlu'nu 2007 yılından bu yana tanıdığını dile getirerek, şunları kaydetti:

'Mehmet Mollaosmanoğlu, 10 yılda 10 roman yazdı. İlk romanı Ataerkil'di, gerçekten otobiyografik özellikler taşıyan, içinde biraz gerilim olan bir kitaptı. Şu an ise Frankfurt'tayız. Bir taraftan da şehirlerin ruhlarını iyi bilen, şehirleri çok iyi yazabilen bir yazar Mollaosmanoğlu. İyi bir kitapla bizi yeniden buluşturduğu için kendisine teşekkür ediyoruz.'

Bu arada Frankfurt Kitap Fuarı yarın sona erecek.
Kaynak: AA