Barış İçin Sanata Dönüşen Heykeller, Şehrin 4 Bir Yanına Konuldu

Süleymanpaşa Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen ve teması barış olan Bisanthe Taş Heykel Sempozyumu’nun ardından dünyaca ünlü heykeltıraşlar tarafından yapılan eserler ilçenin çeşitli yerlerine yerleştirildi.

Barış İçin Sanata Dönüşen Heykeller, Şehrin 4 Bir Yanına Konuldu
19 Eylül - 14 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Bisanthe Taş Heykel Sempozyumu’nda Heykeltıraşlar Ciprian Hopirtean, Jamie Carvalho, Odysseas Tosounidis, Ulises Jimenez, Velislav Minekov ve Lyudmyla Mysko tarafından yapılan eserler sahil yürüyüş yoluna yerleştirilirken Süleymanpaşa sahili adeta açık hava müzesine döndü.

Şehre hayat verdiler

Küratör Nermin Sözel’in “Dünyaya Barış” adını verdiği eseri Baykallar Mutlukent Çay Bahçesi’ne yerleştirilirken Gao Meng ve Songül Telek in eserleri ise Okullar Bölgesi’nde yerini alıp hayat verdi.

Heykeltıraşların eserleri ve anlamları

Süleymanpaşa Sahil Yürüyüş Yoluna konulan Mental Kaçış heykelinin sahibi, Romanyalı Ciprian Hopirtean yaptığı heykeli şöyle anlattı:

“Proje biri diğerinin etrafında spiral hareket ederek gelişen iki temel forma dayanmaktadır. Kanatlar insan ruhunun özgürlüğünü ve çatışmaların ve savaşların olmadığı bir dünyada yeni başlangıçları temsil etmekte, kanatlar arasındaki dairesel form, gözler heykelin üzerinde gezinirken heykelin şaşırtıcı başlangıç noktasına işaret ederek daha iyi bir dünyaya giden yolu, kaçısı simgelemektedir. Eserde insan ruhunun mental özgürlüğe, barış ve güzelliklerle dolu düşünsel dünyaya doğru ısrarlı kaçışı ifade edilmiştir.”

Süleymanpaşa Sahil Yürüyüş Yoluna konulan üstten gelen el heykelinin sahibi Portekizli Jamie Carvalho ise yaptığı heykel hakkında, “Benim projem, barışa erişmek için insanlar arasında uyumla insanların birbirlerine yardım ederek birlikte çalışmak zorunda olduğunu ifade etmektedir. Bu yardım çoğunlukla yukarıdan, bunu yapmak için daha fazla yeterliğe sahip olanlardan gelmek zorundadır. Bu yardımı verecek olanlar da en az ihtiyacı olanlar ve yardım yolları kadar çoktur. Ben, dikey bir okuma ile güçlü düşünsel, manevi anlam içeren bir proje tercih ettim. Zira bana göre, barış, hepimizin içindeki manevi alanla daha iyi bir bağlantı kurulmadan erişilebilecek bir şey değil, samimi alturistlerin (başkalarını düşünen) davranışlarına ulaşarak kazanılacak bir şeydir” dedi.

Süleymanpaşa Sahil Yürüyüş Yoluna konulan Orman Perileri Heykelinin sahibi Yunanistanlı Odysseas Tosounidis, “Dryadlar (Nimfler) mitolojide genel olarak doğa ve orman perileridir. Özellikle dağlar, mağaralar, akarsular, geçitler, kaynaklardaki sessizliği bozan seslerin insan biçimindeki yansımalarıdır. Dryadlar birbirleriyle zıt olduğu düşünülen beş figür olarak temsil edilir. Buradan hareketle projemde, gezegenimizdeki birbiriyle bağlantılı beş kıtayı, oralardaki halkların birliğini, ülkeler arasındaki ilişkilere gönderme yapan bir anlayışı dile getirdim. Projemle dünya insanlarının birliğine, iyi ilişkilerine ve ülkeler arasındaki sevgiye vurgu yapmak istedim” şeklinde açıklamada bulundu.

Süleymanpaşa Sahil Yürüyüş Yoluna konulan Barış Şarkısı heykelinin sahibi Kosta Rikalı Ulises Jimenez’de, “Benim projem müzikten esinlenmektedir. Müzik, bizler ruh hallerimizi, atmosferimizi uyarmaya, canlandırmaya çalışırken bize duygular ve heyecanlar geçirir. İyi bir melodinin sesi ve tonu bizde şüphesiz duygulanımlar üretir ve bizim coşmamıza, kendimizden geçmemize ve mutlu olmamıza sebep olabilir” diye konuştu.

Süleymanpaşa Sahil Yürüyüş Yolu marina kısmına konulan Alın Yazısı heykelinin sahibi Bulgaristanlı Velislav Minekov ise, “Benim projem, daha iyi bir yaşam için denizleri aşmaya çalışan insanlara, onların trajedisine, onların alın yazısına adanmıştır” ifadelerini kullandı.

Süleymanpaşa Sahil Yürüyüş Yoluna konulan Süleymanpaşa’nın Çiçekleri heykelinin sahibi Ukraynalı Lyudmyla Mysko, “Geçen yıl geldiğimde Tekirdağ’daki barış içindeki yaşamdan ilham aldım. Süleymanpaşa Belediyesinin logosunu kiraz çiçeğine benzetmiştim ve benim heykellerimdeki taşı dokumak anlayışıma çok uygun olduğundan projemde bu logoyu kullanarak bu anlayışımı da sürdürmeye çalıştım” dedi.

Okullar Bölgesine konulan Rüzgar Atı heykelinin sahibi, Çinli Gao Meng Rüzgar Atı, beyaz bir bulut gibi dağların, nehirlerin, yeryüzü ve gökyüzünün arasından dörtnala koşmakta, yeleleri bir kuyruklu yıldız gibi akıp evreni baştan başa dolaşmakta, nal sesleri adeta barış ve refah dileyen sayısız yakarış bayraklarının şarkısı gibi yankılandığını söyledi.



Sempozyuma Türkiye’den katılarak Diyalog heykelini yapan Songül Telek, “Benim projem ses dalgalarının 3 boyutlu yorumudur” diye konuştu.

Baykallar Mutlukent Çay Bahçesine konulan Dünyaya Barış heykelinin sahibi Nermin Sözel, “PEACE to World” Heykel, iki kapalı formun üç metal boru ile birleştirilmesiyle oluşuyor. Kaide üzerine yerleştirilecek olan heykel, barış sembolü kabul edilen güvercin formu ile betimlenmektedir. Farklı açılardan izlendiğinde iki kuş formu gibi görünen heykelin bağlayıcı unsurları olan üç parça metal boru dünyada barışın bütünlenmeyişinin üç faktörü olan; ırk, din, dil olgularını temsil etmektedir. Bu üç olguyu simgeleyen metal borular, barışın simgesi olan tek bir güvercin formunu kendi içinde ikiye bölerek ayrışmasına neden olurken, heykel tamamlanmamış bir barış sembolü olarak karşımıza çıkar. Irk, din ve dil gibi ayrıştırıcı faktörler ortadan kalktığında güvercinler kanatlanıp ‘dünyaya barış’ için uçabileceklerdir” diye açıklamada bulundu.
Kaynak: İHA