Stratejist Abdullah Çiftçi Açıklaması 'Musul'u Haşdi Şabi Kontrol Ederse Bu Türkiye İçin Büyük Bir Tehdit Ve Risktir'

Musul operasyonunu değerlendiren Stratejist Abdullah Çiftçi, "Musul’u Haşdi Şabi kontrol ederse bu Türkiye için büyük bir tehdit ve risktir. Türkiye devlet yetkilileri mutlaka en uygun bir şekilde sahada yerini almak zorunda” dedi.

Stratejist Abdullah Çiftçi Açıklaması 'Musul'u Haşdi Şabi Kontrol Ederse Bu Türkiye İçin Büyük Bir Tehdit Ve Risktir'
Stratejist Abdullah Çiftçi, Musul operasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çiftçi, “Musul, pimi çekilmiş bomba gibi şuan. İslam dünyası açısından çok ciddi tahribatları olabilecek bir konumda. Nedeni de Musul’da direnenler DAEŞ’ten çok Sünniler, yani Cumhurbaşkanının daha önce belirttiği gibi Maliki hükümeti çok yanlış katliamlar yaptı. Cumhurbaşkanı yardımcısını da tutuklayacaktı. Dolayısıyla Musul halkı, kendisinin Haşdi Şabi denen Irak’taki yeni Irak devrim muhafızları konumuna geçen Şii milislerinden kurtulmak için DAEŞ’e sarıldı. Ancak bu Haşdi Şabi, Şii milisleri ile DAEŞ’in kurulma mantığı aynı. Biri Vahabi Selefi üzerinden, diğeri de Şia üzerinden İslam dünyasında bir iç savaş çıkartma projesi. Bu üst akıl ya da şeytani akıl her neyse, ikisi de aynı mantıkla kurulan bir yapı” diye konuştu.

"Bölge genelinde 3 trilyon dolara yakın bir pasta var"

“Şimdi kim, neden Musul’da diye sormak lazım” diyerek sözlerine devam eden Çiftçi, “Musul’da çok ciddi bir petrol rezervi var. Yani bölge genelinde 3 trilyon dolara yakın bir pasta var. Dolayısıyla Amerika’daki petrol lobisi, Avrupa’daki petrol lobisi bu gelirden pay elde etmek istiyor. Aynı Amerika, 21. yüzyılda doların rezerv para olarak kalması için petrolü kimin alacağından çok petrolün hangi para birimi ile satılacağı önemli. Bu nedenle Musul’daki petrolü kontrol eden, yönetimi kontrol ederek petrolün dolarla satılmasının devamını istiyor. Bu petrolün para değeri, ayrıca para cinsini belirleme açısından çok önemli. İkincisi, 21. yüzyılda dünya yeniden şekillenirken Musul’u kontrol eden aynı zamanda enerji yollarını da kontrol edecek. Yani İran için Musul’un önemi Şii boru hattı döşemek istiyor. Bu Musul’dan geçecek. Aynı zamanda İran, Irak, Suriye, Lübnan‘a kadar uzanan bir çizgide hem petrol güzergahı, aynı zamanda etki alanını genişletmek istiyor. Suudi Arabistan için ise İran’ın Pers yayılmacılığını Irak, Suriye sınırında durdurmak istiyor. Aynı zamanda kendi petrol, doğalgazı var Katar ile beraber, İran ile değil de Suriye üzerinden Türkiye ile beraber kenti petrolünü Avrupa pazarına sürmek istiyor” şeklinde konuştu.

“Eğer Musul’u Haşdi Şabi kontrol ederse bu Türkiye için büyük bir tehdit ve risktir”

Musul’un Almanya için çok önemli bir nokta olduğunu belirten Çiftçi, “Avrupa için ise, Almanya için çok önemli bir nokta burası, Almanya enerji güvenliği açısından, enerji çeşitliliği, fiyat ucuzlamasını getirecek. Aynı zamanda son 300 yıldır dünya genelinde Alman ve İngilizler’in ciddi bir savaşı var gözle görünmeyen. Nitekim Avrupa Birliği açıkladı.

Eğer Musul şuan böyle DAEŞ giderse Avrupa için risk oluşturur. Nedeni de Avrupa’da DAEŞ’e katılan militanlar tekrar Avrupa’ya dönüp yalnız kurt eylemleri yaparak Avrupa’da terör eylemleri olabilir şeklinde bir açıklama yaptı. Bu süreci PHeşmerge ile beraber Peşmerge, Sünni, ama Haşdi Şabi denen Irak Şia’sını İran organize ediyor. Bunlar Afganistan, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, o hatta toplanan çapulcu kitle. Bunlara Suriye’de, Irak’ta savaşma şartıyla İran vatandaşlık veriyor. Yani üst akıl denen yapının daha önceden paralı asker projesi vardı. Burada da İran üzerinden İslam dünyasında fitne fesat çıkartmak için böyle bir proje uyguluyor. Dolayısıyla eğer Musul’u Haşdi Şabi kontrol ederse bu Türkiye için büyük bir tehdit ve risktir. Çünkü İran’ın bir süre sonra bunları kontrol etme şansı yok. Birleşik Arap Emirlikleri’nden, Suudi Arabistan’dan Yemen’e uzanan çizgide, Bahreyn’de tümden kaynama kendini gösterecektir. Bu nedenle Türkiye için Musul hem güvenlik hem Misak-ı Milli sınırları içerisinde olması hem bölgenin zenginliğinden pay alma açısından hem de mezhep savaşını önleme açısından çok önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.

“FETÖ darbede başarılı olsaydı biz bugün İran ile savaştaydık”

PKK’nın da Sincar, Telafer, Habur hattını kontrol etmek istediğini belirterek sözlerini sürdüren Çiftçi, “Gelişen süreç içerisinde Barzani Peşmergeleri’nin operasyondan muhtemelen duracağını, Türkiyesiz bu işin yapılamayacağını söyleyeceğini düşünüyorum. Tarihte pazarlıkla teslim alınan kaleler var, teslim alınan şehirler var. Musul’da da bir pazarlık süreci başlayacaktır. Çünkü bu Haşdi Şabi denilen Şia çapulcularının ne bir savaş kabiliyeti var, hava bombardımanı ile de Mısır’da, Suriye’de kimsenin bu işi yapmadığı görünüyor. Dolayısıyla üst akılın burada birinci niyeti petrolden daha önemli İslam iç savaşını tetiklemek. Yani eğer FETÖ darbede başarılı olsaydı biz bugün İran ile savaştaydık. FETÖ olmadığı için İran paralel devletini devreye soktular. Türkiye ile İran arasında bir savaş çıkartma projesi var. Bu da yeni bir proje değil” dedi.

"Türkiye devlet yetkilileri mutlaka en uygun bir şekilde sahada yerini almak zorunda"

"Musul’daki direniş DAEŞ direnişinden çok Sünni Müslümanlar’ın Şia’ya karşı direnişi olacak" diyen Çiftçi, “Çünkü yüzde 95’i Sünni olan bir kendi Şia’nın tarihsel değerler açısından mümkün değil. Oradaki mücadeleye karşı koymayı DAEŞ’ten çok Sünni Müslümanlar olarak ele almak lazım. Mesela Putin’in bir açıklaması oldu. ’Musul yeni Halep olacak mı’. Halep bir Sünni şehridir ve yerle bir oldu. Dolayısıyla akla burada şu soru geliyor. Amerikan emperyalizmi ile İran Pers yayılmacılığı acaba Musul’u da Halep gibi harap mı etmek istiyor. Sivil ölümleri, katliamları, binaları yıkmak mı istiyor, bu soruları sormak lazım” şeklinde konuştu.

“Fırat Kalkanı ile Türkiye Suriye’ye girdi” diyen Çiftçi, “Dolayısıyla PKK koridorunu engelledi. Yani bu küresel bir plandı. Şimdi Musul’da da Türkiye bunu çok iyi Peşmergeler Sünni’dir. Su şimdi üzerimize doğru geliyor, henüz daha bizi ıslatmadı, hele gelsin de bakarız demenin bir anlamı yok. Türkiye devlet yetkilileri mutlaka, en uygun bir şekilde sahada yerini almak zorunda. Ancak üst akıl denen şeytani aklın bir mezhep savaşı için oraya Haşdi Şabileri yığdığı da unutulmamalı. Türk ordusunun karşısında orada direnecek bir güç de yok şuan. Kara gücü olan burada kazanır. Türkiye’nin gücü karşısında aynen Suriye’de ne olmuşsa, çünkü Musul’daki halk Sünni’dir. Türkiye olmadan bu süreç tamamlanamaz. Bu da zaten görülecektir” dedi.

Kaynak: İHA