CHP Grup Başkanvekili Altay Açıklaması

'Ankara ile Bağdat arasında samimi, sıcak, olumlu bir diplomasi trafiği başlamadan, Musul'daki Türkmen soydaşlarımızın yaşamları, can ve mal emniyetleri ciddi tehdit altındadır'.

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Türkiye'nin yapacağı tek şeyin, bölge barışına samimi hizmet etmek olduğunu belirterek, 'Ankara ile Bağdat arasında samimi, sıcak, olumlu bir diplomasi trafiği başlamadan, Musul'daki Türkmen soydaşlarımızın yaşamları, can ve mal emniyetleri ciddi tehdit altındadır. Musul'u, iç kamuoyunu milliyetçi söylemle kuşatmak ve başkanlık için rıza almak amacıyla kullanmak ayıptır.' dedi.

Altay, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Musul'daki operasyona ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son günlerde Musul merkezli yaşanan gelişmelerin, bölgede yaşayanları, Türkmenleri, Kürt vatandaşları, Türkiye'deki vatandaşları derin bir endişeye ittiğini belirten Altay, gelinen durumun, ABD'nin 2003'te Irak'a müdahalesine başarılar dileyen zihniyetin yansıması olduğunu savundu.

Altay, hükümetin, oyuna alınmamış bir çocuk hırçınlığıyla ağlayan, mızıkçılık yapan bir hal içinde olduğunu ileri sürerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü feveranlarının, hırçınlığının nedenini anlamadığını ifade etti.

Irak Başbakanı Haydar el-Abadi'nin, sadece Irak ordusu ve polisinin Musul'a gireceğini söylediğini anımsatan Altay, Musul'un, halen Irak merkezi yönetiminin egemenlik alanındaki bir bölge olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguladı.

Altay, Irak ordusu ve polisiyle beraber peşmerge, Ninova Muhafızları, Haşdi Şabi milislerinin operasyona katılacak birimler kapsamında olduğuna dikkati çekerek, Erdoğan'ın, 'Biz niye yokuz?' sorusunun cevabını da kendisinin vermesi gerektiğini belirtti.

- 'Çelik çomak oynamıyoruz'

Engin Altay, Türkmen Cephesi Lideri Erşad Salihi'nin, endişelerini ortaya koyan bugünkü açıklamalarının önemli olduğunu, bunu Türkiye'nin dikkate alması gerektiğini kaydetti.

Birleşmiş Milletler'in, bu süreçten tahmini olarak 1 milyon 200 bin kişinin etkileneceğini, çok büyük bir göç dalgasının geleceğini tespit ettiğini vurgulayan Altay, Musul Barajı'nın patlatılması riskinin önemli tehdit unsuru olarak durduğunu bildirdi.

Altay, Irak Meclisi ve ABD'nin, Musul operasyonunda Türkiye'nin dışarıda kalacağını açıkça beyan ettiklerine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bölgeye yönelik mezhepçi politikamız, bizi tribüne atıyor. Türkiye'nin, Suriye'de olup bitenlerle ilgili müşteki olduğu her şeyin sorumlusunun da bugünkü yönetim olduğunu bilmesi gerekir. Hükümete soruyorum, Sayın Bakan, B ve C planlarından bahsetti. Sayın Bakan nedir onlar? Elbette ne olduğu uluorta söylenmez ama burası muz cumhuriyeti değil. Her ne kadar OHAL ilan edilse de OHAL'in ilan gerekçeleri Suriye politikanızla ilintili değil. Derhal, TBMM'ye bilgi vermek zorundasınız. Meclis yarın açılacak. Umarım hükümet, TBMM'ye bilgi verir. B ve C planlarının, en azından Anamuhalefet ile paylaşılması gerekmez mi? Çelik çomak oynamıyoruz. Bölgemizde ciddi gelişmeler var.

Musul'daki süreçle ilgili etkili olmanın, öncelikle Türkmenleri korumanın yolu, Ankara ile Bağdat arasında samimi, sıcak, ılımlı bir diyalog ortamını derhal tesis etmektir. Ankara ile Bağdat arasında samimi, sıcak, olumlu bir diplomasi trafiği başlamadan, Musul'daki Türkmen soydaşlarımızın yaşamları, can ve mal emniyetleri ciddi tehdit altındadır. Musul'u, iç kamuoyunu milliyetçi söylemle kuşatmak ve başkanlık için rıza almak amacıyla kullanmak ayıptır, günahtır, yanlıştır.'

- 'Türkmenleri riske atacak hamleler içinde olunmasın'

Altay, Türkiye'nin, 'Müslüman dünyanın lideri olacağım' anlayışı içinde, diplomasinin genel teamüllerini bir kenara koyarak, 'Her konuya atlamaktan' vazgeçmesi gerektiğini öne sürdü.

Türkiye'nin, mazlumların, mağdurların, düşkünlerin, zorda kalanların her zaman hamisi, yardımcısı olacağını belirten Altay, ancak hükümetin, 'Müslüman dünyanın liderliğine soyunacağım.' diyerek, Türkiye ve bölgedeki Türkmenleri riske atacak hamleler içinde olmaması gerektiğini anlattı.

Altay, Musul'un, Irak merkezi hükümetinin egemenlik alanı içinde olduğunu unutmadan bir diplomasi yürütülmesi gerektiğini, mezhepçi siyasetin bölgeden tepki alacağını ifade ederek, Irak kamuoyunun, Türkiye'nin, mezhep savaşını kaşıyan ülke olduğu kanaati taşıdığını kaydetti.

Engin Altay, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

'Irak kamuoyunun bu kanaatini değiştirmek için hükümet gerekli adımları bir an önce atmalıdır. Ankara, Bağdat arasında ciddi, objektif, samimi diplomatik trafiğin süratle başlaması elzemdir. Bu, bölge barışına önemli bir katkıdır. Musul'a lojistik, insani yardım konusunda Türkiye önemli roller üstlenebilir. Başika'daki askeri varlığımızın da daha fazla tartışılmaması gerekir. Türkiye, bir an önce Başika'daki askeri varlığımızı resmi statüye kavuşturmalı, meşrulaştırmalıdır. Geçmişte olduğu gibi terör örgütlerini eğitip, büyütüp, donatıp, besleyip bölgeye salıp mezhep çatışmalarına vesile olunmamalı.Türkiye'nin yapacağı tek şey bölge barışına samimi hizmet etmek. Bu saatten sonra dünyada kimse kimseye kendi toprağından bir karış vermez, kimse kimsenin bir karış çakıl taşına göz dikemez. Türkiye yayılmacı politika güdüsünü, bölgeye hissettirmemelidir. Her ülkenin, başta Suriye ve Irak olmak üzere, toprak bütünlüğüne saygımızın olduğunun altını kalın çizgilerle çizmek zorundayız. Burası müstemleke, sömürge değil, 90 küsur yıllık Cumhuriyet'tir, parlamenter demokrasi kültürüne sahiptir. Hükümetin bu konuları tek başına, kendi inisiyatifiyle çözmeye kalkması, Türkiye'nin başına çok büyük belalar açar. Hükümete samimi çağrı yapıyorum, derhal Anamuhalefet partisine, TBMM'ye bilgi verin, görüş alışverişinde bulunun, bin bilseniz de bir bilene danışın. Türkiye'ye yeni olumsuz süreçler yaşatmayın.'

Altay, Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin görüşmesine ilişkin soru üzerine, 'Bize gelen randevu talebi yok. Sayın Başbakan, arzu etmeleri halinde, Sayın Genel Başkanımız bu görüşmeye müspet bakacaktır. Görüşülür. Devlet işlerinde, farklı angajmanlar, farklı hususlar olmaz. Böyle bir talep gelmesi halinde görüşme olur, bunda bir tereddüt yok. Biz başkanlıktan önce bölgede yaşananlarla ilgili Sayın Başbakan'ın Anamuhalefet'in kapısını çalmasını daha uygun ve doğru buluruz.' yanıtını verdi.
Kaynak: AA