Balıkları Elleriyle Avlıyorlar

Uşak'ta amatör balıkçılık yapan iki kardeş, teknolojinin getirdiği kolaylıklardan uzak şekilde, dedelerinden öğrendikleri teknikle, akarsu, dere ve göllerde elleriyle balık avlıyor Suya dalarak ağaç ve bitki kökleri altına gizlenen balıkları elleriyle yakalayan Teker kardeşler, karşılaştıkları zorluklara rağmen av malzemesi kullanmak istemiyor.

SONER KILINÇ - Uşak'ta amatör balıkçılık yapan iki kardeş, teknolojinin getirdiği kolaylıklardan uzak şekilde, dedelerinden öğrendikleri teknikle, akarsu, dere ve göllerde elleriyle balık avlıyor.

Balık avı sezonunun açılmasıyla Uşak'taki amatör balıkçılar, akarsu, dere ve göllerde 'rastgele' diyerek oltalarını suya bırakırken, İbrahim Teker ve kardeşi Mehmet Teker de elleriyle yakaladıkları balıkları çuval ya da tel sepette kıyıya taşıyor.

İki kardeşin elleriyle yaptığı balık avı, çevredekiler tarafından da şaşkınlıkla izleniyor.

Kardeşlerden İbrahim Teker, AA muhabirine, balık avı sezonunun açılmasıyla her hafta Uşak ve çevre illerdeki su kaynaklarına gittiklerini, dedelerinden öğrendikleri teknikle av malzemesi kullanmadan balıkları elleriyle yakaladıklarını belirtti.

Su kaynaklarında öncelikle balıkların barındığı bölgeleri tespit ettiklerini, daha sonra suya dalarak ava başladıklarını anlatan İbrahim Teker, avlanırken malzeme kullanmanın, av ile avcı arasındaki güç dengesini bozduğunu, elle yapılan avın diğer yöntemlerden daha keyifli olduğunu söyledi.

'Balığı elle yakalamak sabır gerektiren oldukça heyecanlı bir uğraş.' diyen Teker, şöyle konuştu:

'Bazen 7-8 kiloluk balığı elle yakalamak için büyük uğraş veriyorsunuz. Suyun altında balıkla boğuşma yaşıyorsunuz. Bu teknik bence oltayla, ağla, zıpkınla avlanmaktan daha gerçekçi ve sürükleyici. Biz bu nedenle av malzemesi kullanmayı tercih etmiyoruz.'

Balıkların su altında daha çok ağaç, bitki kökleri civarında bulunduğunu ifade eden İbrahim Teker, yeğeni Kadir Teker'i de ava getirerek elle yakalama konusunda yetiştirdiklerini, Uşak ve çevresinde kendileri gibi elle balık avlayan kimseye rastlamadıklarını aktardı.

Elle balık avcılığının teknikleri gibi tehlikelerinin de bulunduğuna dikkati çeken Mehmet Teker de ilk şartın ise yüzme bilmek olduğunu vurguladı.

Hiçbir koşulda tek başlarına suya girmediklerini dile getiren Mehmet Teker, 'Uzun zamandır bu şekilde avlanıyoruz. Birimiz suyun altına daldığında diğerimiz yukarıda onun çıkışını bekler. Bir olumsuzluk halinde diğeri suyun altındaki kişiye yardımcı olur. Suda ne kadar çok kişi olursa balığı yakalama şansınız o kadar artar. En büyük tehlike suya girdiğinizde üzerinizdeki kıyafetlerin ağaç köklerine takılması.' dedi.

Son yıllarda akarsu ve derelerde artan kirlilik yüzünden balık sayısında azalma yaşandığını, bu nedenle daha uzak bölgelerde avlanmak zorunda kaldıklarını belirten Kadir Teker ise şunları kaydetti:

'Genellikle sazan, yayın, dişli gibi balıklar avlıyoruz. Tuttuğumuz balıkları ya kendimiz tüketiyoruz ya da eşimize dostumuza dağıtıyoruz. Bu nedenle da temiz bölgelerde avlanıyoruz, sanayi atıklarının kirlettiği bölgelere yaklaşmıyoruz. Temiz bölümdeki balıklar kirlilik nedeniyle yumurtlamak için daha üst bölgelere çıkmıyor. Örneğin Adıgüzeler Barajı'ndaki balıklar eskiden yumurtlamak için Menderes nehri boyunca yukarı doğru ilerlerken artık kirlilik nedeniyle aşağıda kalıyor. Gediz nehri için de aynı şey geçerli, Manisa Demirköprü Barajı'ndaki anaç balıklar kirlilik nedeniyle yumurtlamak için iç bölgelere ilerlemiyor. Kirlilik böyle giderse yakında nehirlerimizde balık kalmayacak. Buna bir önlem alınması şart.'

Kaynak: AA