16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları
Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığınca düzenlenen '16. Uluslararası Sapanca Şiir Akşamları' kapsamında söyleşi ve imza günü gerçekleştirildi.
Vali Mustafa Büyük Kız İmam Hatip Lisesinde düzenlenen etkinlikte konuşan Bosna Hersekli şair Naida Mujkiç, şiirlerini etkileyen en önemli konunun savaş olduğunu söyledi.
Bosna savaşı olduğunda ufak bir çocuk olduğunu, sıcak savaşın bittiğini ancak ülkesinde politik savaşın devam ettiğini aktaran Mujkiç, 'Ele aldığınız konu, savaş bile olsa içinde ruhani bir öpücüğe sahip olması ve kulağa hoş gelmesi gerekir.' ifadelerini kullandı.
Mujkiç, yazmanın kendisi için bir karar olmadığını, çok kitap okunduğunda insanın içinde bir duygu oluştuğunu, o duygunun üstesinden gelemediklerini dile getirerek, 'Ben kendim için yazıyorum. Yazmak benim için bencilce bir süreç. Aklıma bir şey geldiği zaman direk yazıyorum.' dedi.
Şair Zeynep Arkan da ilhamı seven ve onu tercih eden bir şair olduğunu belirterek, şunları söyledi:
'İçimde bir duygunun ve düşüncenin birikmesiyle bir şey keşfediyor gibi oluyorum. Biriken şeyler belli bir süre sonra yazılmak isteniyor. Bu bakımdan şairler ve yazarlar birbirine çok benzer. Çocuklukları aynı hikayeye dayanır hepsinin. Yalnız bir çocukluk, çok kitap okumak, asosyal olmak, şair ve yazarların ortak özellikleridir. İşte tüm bu durum ve duygular bizi yazmaya, derdimizi kağıtlara haykırmaya davet etti. Ama şunu da belirtmek gerek, şiiri tek bir duyguya indirmeye çalışmak yanlış olur. Her ne kadar bazen tek bir duygu insanı yazmaya zorlasa da bir şiirin içinde birçok duygu vardır ve olmalıdır.'
Şair Nergihan Yeşilyurt da Mehmet Akif Ersoy'un toplumun hakikatini özümsemiş ve onu kendi varlığıyla bütünleştirmiş bir şair olduğuna vurgu yaparak, bu nedenle İstiklal Marşı'nı onun yazdığını, yapılması gerekenin toplumla özdeşleşmek olduğunu kaydetti.
Söyleşiye katılan öğrencilerin sorularını cevaplandıran şairler, daha sonra kitaplarını imzaladı.
Kaynak: AA
Bosna savaşı olduğunda ufak bir çocuk olduğunu, sıcak savaşın bittiğini ancak ülkesinde politik savaşın devam ettiğini aktaran Mujkiç, 'Ele aldığınız konu, savaş bile olsa içinde ruhani bir öpücüğe sahip olması ve kulağa hoş gelmesi gerekir.' ifadelerini kullandı.
Mujkiç, yazmanın kendisi için bir karar olmadığını, çok kitap okunduğunda insanın içinde bir duygu oluştuğunu, o duygunun üstesinden gelemediklerini dile getirerek, 'Ben kendim için yazıyorum. Yazmak benim için bencilce bir süreç. Aklıma bir şey geldiği zaman direk yazıyorum.' dedi.
Şair Zeynep Arkan da ilhamı seven ve onu tercih eden bir şair olduğunu belirterek, şunları söyledi:
'İçimde bir duygunun ve düşüncenin birikmesiyle bir şey keşfediyor gibi oluyorum. Biriken şeyler belli bir süre sonra yazılmak isteniyor. Bu bakımdan şairler ve yazarlar birbirine çok benzer. Çocuklukları aynı hikayeye dayanır hepsinin. Yalnız bir çocukluk, çok kitap okumak, asosyal olmak, şair ve yazarların ortak özellikleridir. İşte tüm bu durum ve duygular bizi yazmaya, derdimizi kağıtlara haykırmaya davet etti. Ama şunu da belirtmek gerek, şiiri tek bir duyguya indirmeye çalışmak yanlış olur. Her ne kadar bazen tek bir duygu insanı yazmaya zorlasa da bir şiirin içinde birçok duygu vardır ve olmalıdır.'
Şair Nergihan Yeşilyurt da Mehmet Akif Ersoy'un toplumun hakikatini özümsemiş ve onu kendi varlığıyla bütünleştirmiş bir şair olduğuna vurgu yaparak, bu nedenle İstiklal Marşı'nı onun yazdığını, yapılması gerekenin toplumla özdeşleşmek olduğunu kaydetti.
Söyleşiye katılan öğrencilerin sorularını cevaplandıran şairler, daha sonra kitaplarını imzaladı.