Sare Davutoğlu: Mültecinin simülasyonu bile çok kötü

Simülasyonda yaşadıklarını anlatan Sare Davutoğlu, “Çok kötü bir ortam. Elektrik kesiliyor ve bomba sesleri başlıyor. Çadırlara askerler geliyor, bağırış çağırış… Tabak ile kuru ekmek ve su veriyorlar ama paranız yetmiyor” dedi.

Sare Davutoğlu: Mültecinin simülasyonu bile çok kötü
Sare Davutoğlu: Mültecinin simülasyonu bile çok kötü
Davos forumu olarak bilinen Dünya Ekonomik Forumu 2016 toplantıları yine siyasetten sağlığa, çevreden teknolojiye kadar birçok tartışmaya ev sahipliği yaptı. Türkiye'yi toplantılarda temsil eden Başbakan Ahmet Davutoğlu'na eşi Sare Davutoğlu da eşlik etti. Davutoğlu'nun konuşma yaptığı oturumlara katılan, onuruna verilen yemeklerde O'na eşlik eden Sare Davutoğlu'nun kalan zamanlardaki programı da neredeyse Başbakan kadar yoğun.

Davos'la ilgili izlenimini sorduğumda dünyanın gıda, sağlık, çevre gibi temel konularda ciddi bir arayış içinde olduğunu anlatan Sare Davutoğlu, mültecilerle ilgili bir simülasyona da katıldı. Sare Davutoğlu'na göre, “simülasyonu bile çok kötü”ydü. Sare Davutoğlu'nu mutlu eden tek şey ise Türkiye'nin mültecilere ilişkin politikası oldu. Sare Davutoğlu'na göre Türkiye'nin girişimleriyle dünyada, “geç de olsa” mültecilerle ilgili bir farkındalık oluşuyor.

Seri oturumlar

Sivil toplum alanında da aktif çalışmalar yapan Sare Davutoğlu, birçok oturuma katılarak notlar aldı, bazı akademisyenler, katılımcılar ile görüşerek projelere ilişkin bilgi aldı.
Sağlık, çevre, kültürel programlar, gıda güvenliği konularında oturumlara katılan Sare Davutoğlu, izlenimlerini sivil toplum alanında Gündeme getirerek, konuşulanların sadece Davos'ta kalmamasını sağlama niyetinde. Sare Davutoğlu'nun son dönemde üzerinde kafa yorduğu üç konu var: İsrafın önlenmesi, çevre duyarlılığı ve spor. Sare Davutoğlu, sivil toplum deneyimi kullanarak bu üç konuyu da kamuoyu gündemine daha fazla taşımayı hedefliyor.

Sare Davutoğlu: Mültecinin simülasyonu bile çok kötü

Sare Davutoğlu'nu toplantıların yapıldığı merkezde bir oturumdan diğer oturuma yetişmeye çalışırken yakaladık. Sare Davutoğlu, bu yoğun trafik arasında Milliyet'in sorularına şu yanıtları verdi:

Yoğun toplantılara katıldınız, izlenimleriniz neler?

- Katıldığım toplantılardan, buradan ne alabilirim onu değerlendiriyorum. Bugünün dünyasında herkesle iletişimde olmamız gerekiyor. Dünyanın farklı yerlerinden gelen bilim insanları var. Ufuk açıcı oturumlara katılmaya çalıştım. Önceki yıllara göre fark ettiğim şu önceki yıllara göre bir arayış var.

Ağırlıklı hangi oturumlar?

- Sağlık ile ilgili oturumlar. Hekimlerin; mühendis ve biyologlarla ortaya çıkardıkları çözümler. Nano teknolojinin kanser tedavisi ve depresyonda nasıl kullanılacağına dair MIT bünyesinde yürüyen bir çalışma var, bununla ilgili bir oturum vardı. Burada şunu hissediyorsunuz her şeyin bir ekonomik boyutu var. Tedavilerin sonuçları ile ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığını sordum, maalesef tanı ve tedavi yöntemlerinin yan etkileriyle ilgili çalımalar daha geriden geliyor. Hatta bazı konularda tedavinin, insan hayatının, ekonomik endişelerin çok daha gerisinde kaldığını görmek de rahatsız edici. Amerika için söylenmişti, sağlık harcamalarının yüzde 85'i hayatın son 3 yılındakiler için yapılıyor. Yani son dönem kanser, Alzheimer, muti sistem hastalıklar gibi. Sağlık hizmeti alması gereken mesela çocuklar, hamileler ve koruyucu sağlık hizmetleri için daha az kaynak ayrılıyor.

Tartışılıyor, konuşuluyor ama sizce bir sonuca varabilecek mi?

- Gıda ve açlık ile ilgili bir oturum vardı. Dünyada bugünkü gıda üretiminin 2050'de 9 milyarın üstünde olduğumuzda dahi yeteceği, ancak bunun üçte birini kaybettiğimiz anlatıldı. Bunlar ya üretim aşamalarında ya da üretim aşamalarından sonra israf edilen miktar. 800 milyon insan aç, bundan daha fazlası obezite ve obezitenin ortaya çıkardığı sağlık sorunları ile mücadele ediyor. Bununla ilgili çözüm arayışları var. Kuruluşların bu konuda çalışmalarından da örnekler sunuldu.

‘Çok travmatik'

Davos'ta bir gündem de mülteciler sizin temaslarınızda mutlaka gündeme gelmiştir…

- Mültecilerin hayatından bir kesiti yaşadığınız simülasyona katıldım. Mültecinin yerine geçiyorsunuz. Türkiye'den geldiğimizi öğrenince hemen, ‘Biz sizlerin mülteci kampından bahsetmiyoruz. Sizin kamplarınız 7 yıldızlı' dediler. Nerede olduğunu söylemediler simülasyon örneğinin.

Kendisi de mülteci olan bir grup tarafından organize ediliyor. Şunu fark ediyorum etnisite, dini yaşam tarzı ne olursa olsun gönüllü çalışmalarda yer almış insanların ayrı bir hassasiyeti var. Simülasyon ortamı çok kötü bir ortam. Kıymetli her şeyiniz alınıyor, kart ve para veriliyor.

Elektrik kesiliyor ve bomba sesleri başlıyor. Çadırlara girin deniyor. Askerler geliyor, bağırış çağırış… Tabak ile kuru ekmek ve su veriyorlar ama verdikleri para bunları almaya yetmiyor. Siz de değerli bir eşyanız varsa, onları vererek alabiliyorsunuz…

Simülasyon olduğunu bilseniz bile etkileniyorsunuz. Simülasyonu bile çok travmatik… Kendisi mülteci olan birine sorulmuş, ‘burada yaşananlar gerçek hayatta yaşadığımızın yüzde 14'ü' demiş. Ağlayanlar, tamamlayamayanlar oluyor. Simülasyon olduğunu bilerek giriyorsunuz, belli bir sürede biteceğini biliyorsunuz ama mülteciler çok daha ağır koşullarda umutsuzca yaşamaya çalışıyor.

Buradaki izlenim, değerlendirme ve notlarınızın sivil toplum alanındaki çalışmalarınıza yansıması nasıl olacak?

- Bazı kişilerin irtibatlarını aldım, daha sonra temasa geçmek için. Zaten hazır olan bir çalışmayı sizin sıfırdan yapmanıza gerek yok, geliştirilebilir. Aslında ben israf, çevrenin ve sağlığın korunması ve spor ile ilgili bir çalışma yapmayı arzu ediyorum. İnşallah fırsat olur.


‘İnsan öncelikli kalkınma'
Genel izleniminiz nedir?

- Buradan çıkan temel şey, bir tane dünyamız var ve onu korumalıyız. Bunu yaparken de insanların, şirketlerin para kazanması değil, insanların tek tek huzur içinde yaşaması önemli. İnsan öncelikli kalkınma çok önemli. Böyle bir platformda belki daha çok dile getirilebilir.

Göbeklitepe de burada çok konuşuldu?

- Kültürel oturumlar da oluyor. ‘Göbekli-tepe: Önemli Arkeolojik Buluşlar' başlıklı oturuma katıldım. İnsanlık tarihini değiştirecek bir buluş. Kamuoyumuz henüz farkına varmadı ama zamanla varacak. Türkiye'nin bununla gündeme gelmesi güzel. Büyük bir zenginliğimiz.

KIVANÇ EL-MİLLİYET