Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesine Yeni Düzenleme

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık:'Sur, Cizre, Silopi'de teröristler bir işgal girişiminde bulunmasaydı, Türkiye'nin güvenlik güçleri gidip orada o operasyonları yapma ihtiyacı duymazdı''Böyle bir açık, çıplak gerçek varken; bildiride devleti suçlayıp orada canı pahasına ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan güvenlik güçlerini suçlayıp, terör örgütüne tek cümle etmeyen bir bildiriyi düşünce özgürlüğü sınırları içerisinde göremeyiz.'

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, akademisyenlerin bildirisinin yazanlar açısından 'ihanet belgesi' olduğunu belirterek, 'Sur, Cizre, Silopi'de teröristler bir işgal girişiminde bulunmasaydı, Türkiye'nin güvenlik güçleri gidip orada o operasyonları yapma ihtiyacı duymazdı. Böyle bir açık, çıplak gerçek varken; bildiride devleti suçlayıp orada ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan güvenlik güçlerini suçlayıp terör örgütünü ima yoluyla dahi bir tek cümle etmeyen bildiriyi düşünce özgürlüğü sınırları içerisinde göremeyiz' dedi.

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, AK Parti Konya Milletvekili Ziya Aytunyaldız başkanlığında toplandı. Komisyon. Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısını görüştü.

Bakan Işık, Ar-Ge reform pakete yasalaştığında Türkiye'nin Ar-Ge ve yenilik ekosisteminin çok daha güçlü bir yapıya kavuşacağını bildirdi. Ar-Ge, araştırmacı sayısı ve bilimsel yayın açısından sevindirici gelişmeler olmakla birlikte Türkiye için yeterli olmadığına işaret eden Işık, Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 1’den yüzde 3 seviyesine doğru taşımaları gerektiğini vurguladı.

Girişimci Bilgi Sistemi sayesinde ülkedeki reel sektörün adeta MR’ını çekebildiklerine işaret eden Işık, 'Düşük teknolojili firmaların karlılık oranı yüzde 5,6 iken, yüksek teknolojili firmaların karlılık oranı yüzde 8,1’dir.Hazır giyim sektöründe, tasarım yapmayan firmaların faaliyet karlılığı yüzde 4,5 iken, tasarım yapanların faaliyet karlılığı ise yüzde 7,3’tür. Düşük teknolojili sektörlerde ortalama ücretler 1.523 lira iken, yüksek teknolojili sektörlerde ortalama ücret, 3.275 liradır. Yüksek teknolojili sektörde çalışanlar, düşük teknolojili sektörlerde çalışanlara göre iki kattan daha fazla bir gelire sahipler.Ancak bütün analizler şunu gösteriyor: Sanayimizin rekabet gücünü artırmak, daha fazla ihracat yapmak ve gelir seviyemizi yükseltmek için, Ar-Ge, tasarım, markalaşma, kurumsallaşma, ölçek büyütme gibi alanlara yoğunlaşmak zorundayız' diye konuştu.

Işık, reform paketiyle; tasarım faaliyetlerinin destek kapsamına alındığını, Ar-Ge yatırımlarını ve nitelikli üretimi artıracak adımlar atıldığını, Ar-Ge personelinin niteliğini ve istihdamını artırdıklarını, Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileşmesini sağlayacak eylemleri hayata geçirdiklerini, üniversite-sanayi işbirliğini güçlendirdiklerini, Ar-Ge ve yenilik desteklerinin koordinasyonunu daha etkin hale getirmeyi amaçladıklarını ifade etti.

-'Benim yakınım değil'

Işık'ın ardından milletvekilleri tasarıyla ilgili görüşlerini dile getirdi.

MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, ihracatın yerinde saydığını belirterek, 2023 yılında 500 milyar dolar olarak hedeflendiğini, 350 milyar dolar artırma hedefinin revize edilmesi gerektiğini, Ar-Ge hedefinin de gerçekçi olmadığını savundu. Ayhan, 'Ar-Ge’de iş bulamayacak gidip polis olacak, şehit olacak. Ülkenin gerçeği bu. Sahte diploma TÜBİTAK'ta da çıktı' dedi.

Bakan Işık'ın, “Benim yakınım değil. Yine biz çıkardık. Kararlılığımızın göstergesi...' demesi üzerine Ayhan, “Alırken neyin göstergesi?” karşılığını verdi.

HDP Gaziantep Milletvekili Mehmet Toğrul, öğrenci tercihi olmadığı için üniversitelerde bazı bölümlerin kapatıldığını, fen bilimlerinin Türkiye'de ötekileştirilmeye ve kapatılmaya çalışıldığını, yeniden ayağa kaldırılması gerektiğini ifade etti. 'Makale sayısı arttı ama etki değeri düşüyor' diyen Toğrul, ülkede bilimsel bilgi üretimden söz etmenin mümkün olmadığını, ülkede bilimsel ortamın öğretim üyesinin özgürce düşünmesini gerektirdiğini bildirdi.

Toğrul, akademisyenlerin Hükümetin baskı altında olduğuna dair yurt dışındaki yayınların çıktığını belirterek, 'Bilim insanları bize göre konuşan insanlar değil. Türkiye'de YÖK ve rektörler derhal harekete geçiyor. YÖK, fikir suçlarını inceleyen mahkeme midir? Dünden başlayarak akademisyenler kapının önüne konuyor. Bilim için ülkenin huzur içinde olması gerekiyor. Dicle Üniversitesinde nasıl sağlıklı eğitim beklersiniz? Komisyon üyemiz Faysal Sarıyıldız, bir aydan beri Cizre’den çıkamıyor, yasama faaliyetlerine katılamıyor. Ülkedeki en temel sorun konuşamıyoruz, tartışamıyoruz. Düşünce olmadan bilim olamaz, teknoloji üretilemez, ülke ilerleyemez' diye konuştu.

CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici, 'Ar-Ge personelini dışarıdan mı getireceğiz? Okumayan, araştırmayan toplumla nasıl Ar-Ge'yi güçlendireceğiz? Sormayan, soruşturmayan toplum yaratılması çok büyük tehlikedir. Toplum, insanlar huzurlu ve güvenli değil. Önce bunun sağlanması lazım' görüşünü savundu.

AK Parti İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati, bilgi üretilmesinin yeterli olmadığını ticarileşmesi gerektiğini, bütçe ve özel sektörün desteklerin artırılması gerektiğini söyledi. Nebati, 'Mardin'den Aziz Sancar Nobel alacak seviyeye ulaşmış. 'Yok mu sesimi duyan, bilgimi paylaşmak ve ülkeme katkı sunmak istiyorum' diyen insanları bulup çıkarmak önemli. Girişimcilere ön açması açısından önemli olan bu tasarı, geç kalmış düzenleme' diye konuştu.

AK Parti Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun, tüm kurum ve kuruluşların yeniden yapılanma sürecine ihtiyacı olduğunu, tasarının buna katkı yapacağını söyledi.

-'Sihirli değnekle eğitimi düzeltme şansımız yok'

Bakan Işık, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlarken, 'Bu reform paketinin bir yıllık yaklaşık maliyeti 265 milyon 474 bin lira' dedi.

Eğitimde kalitenin artması için fiziki iyileştirmenin gerekli ama yeter şart olmadığına dikkati çeken Işık, 'Ezberci anlayıştan geliyoruz. Son 13 yılda en fazla üzerinde durduğumuz ezberci anlayıştan uzaklaşmak. Eğitim, meyvelerini en uzun vadede alan alandır. En fazla odaklandığımız nokta, nitelik sorunudur. Şu anda Türkiye'nin Ar-Ge ve inovasyon niteliğinde sorun var. Bu bir, beş 10 yılın değil; ezberci anlayışın önümüze koyduğu büyük birikim. Bunu aşmak için de ciddi çalışmalar yapılıyor. Ama insan yetiştirmek uzun, zor ve zahmetli iş. Bir sihirli değnekle dokunarak eğitimi düzeltme şansımız yok' diye konuştu.

Bakanlık olarak kodlama dersinin liselere zorunlu, ilk ve orta okullara seçmeli olarak müfredata alınarak eğitim sistemine kazandırılması gerektiğini düşündüklerini anlatan Işık, bunu resmi yazıyla bildirdikleri MEB'in konu üzerinde çalıştığını bildirdi.

Dünyanın artık 'açık Ar-Ge'yi konuştuğunu, nitelikli yabancı istihdamını Türkiye'ye kazandırmakla kritik alanlarda daha hızlı AR-Ge ve inovasyon yeteneği kazanacaklarını düşündüklerini belirten Işık, 'İlk 25 bindeki öğrenciler temel bilimleri tercih etsin istiyoruz. Burslardaki temel mantık bu. Geçen yıldan bu yıla kadar ciddi artış var. Gelecek yıl daha da artacak. Üniversite ayırımı kesinlikle yapmayız. Temel bilimleri tercih ettiğinde burs, daha da önemlisi mezun olduğunda iş imkanı...Mezun olduğunda iş imkanını biraz açıyoruz. Üretim paketinde de temel bilimler mezunlarının daha fazla iş bulmasına gayret göstereceğiz' ifadesini kullandı.

Işık, TÜBİTAK'ı yeniden yapılandıracaklarını bildirdi.

-'ihanet belgesidir'

Işık, akademisyenlerin bildirisi ile ilgili şunları söyledi:

'Dünyada düşünce özgürlüğüyle ilgili genel geçer kural var. Bunun içinde kaldığı sürece hiç kimse, bir akademisyenin bildirisi, görüşü, ifadesi, düşüncesine, makalesine müdahale etmez, edemez; etmemelidir. Bu genel geçer kural şu; eğer bir akademisyen, düşünce özgürlüğü sınırlarında kalıyorsa, şiddeti ve şiddet uygulayanları övmüyorsa... Ben bu akademisyenlerle ilgili üç kategoride değerlendirdim olayı. Bildiriyi kaleme alanlar. Sur, Cizre, Silopi'de teröristler bir işgal girişiminde bulunmasaydı, Türkiye'nin güvenlik güçleri gidip orada o operasyonları yapma ihtiyacı duyar mıydı? Duymazdı. Böyle bir açık, çıplak gerçek varken; bildiride devleti suçlayıp orada canı pahasına ülkenin birliğini, bütünlüğünü sağlamayı amaçlayan güvenlik güçlerini suçlayıp, maalesef terör örgütünü ima yoluyla dahi bir tek cümle, kelime etmeyen bir bildiriyi düşünce özgürlüğü sınırları içerisinde göremeyiz.'

Işık, HDP'li Toğrul'un, 'Sartre, Fransa'ya katil demişti' demesi üzerine, her dönemi kendi içerisinde şartlarıyla değerlendirmek gerektiğini belirterek, bugüne kadar Türkiye'de devlete, iktidara ve Hükümete devlete yönelik pek çok eleştirinin akademisyenler tarafından da yapıldığını söyledi. Işık, hiçbir açıklamanın şiddeti övme ve şiddeti yapanları destekleme anlamına gelmemesi gerektiğini ifade etti.

HDP'li Toğrul'un 'tek kelime şiddet yok' demesine Işık, 'Yazanlar açısından kesinlikle, bize göre bir ihanet belgesidir. Bunu üstünkörü okuyup imza atanlar açısından konuyu gaflet belgesi olarak görüyorum. Ama arkadaş hatırıyla hiç okumadan imza atan akademisyenler olduğunu da biliyorum, onlar açısından da üzerinde hassasiyetle değerlendirilmesi gereken konu olarak görüyorum' dedi.

-Yerli otomobil

Yerli otomobil konusuna da değinen Işık, otomobilde paradigma değişikliği yaşandığını, teknolojinin değiştiğini kaydetti. Otomobil konusunda dünyadaki geçiş sürecinde, otomobil devlerinin bu sürece geçişinin kolay olmadığını anlatan Işık, şunları kaydetti:

'Biz yerli otomobil markası hiç oluşma hedefi olmasaydı bile her şeyiyle tüm mülkiyet hakları bize ait bir platformu almak zorundaydık. Önümüzde iki yol var; bu aracı sıfırdan kendimizin geliştirmesi... Bunun dünya tecrübesi ortalama 5 yıl ve 1 milyar dolardır. Biz Saab markasının dört ayrı modelinin bütün fikri mülkiyet haklarını satın aldık. Sadece markayı satın almadık. Bu bizim için bir başlangıç, bizim için nihai ürün değil. Biz o prototipte görülen dizaynı piyasaya sürmeyeceğiz. Bizim TÜBİTAK, diğer kurumlarda, özel sektörde var olan teknolojik birikimi bu araca yansıtacağız. 40 milyon avro vermekle, Türkiye'nin 5 yıl bu işe zaman harcamasını ve yaklaşık 1 milyar dolarlık maliyetten kurtulmasını sağladık. Bu Türkiye açsından son derece önemlidir. Bu akıllı bir iş. Şu anda elektrikli araçların tüm platformu, içten yanmalı motorlardır. Bu konuda tutacaksınız ya her şeyi sıfırdan geliştireceksiniz, buna hiç gerek yok. Türkiye bu 5-6 yılı iyi değerlendirirse, 'dünyada ben de varım' diyebilir. Emisyon skandalından sonra elektrikli araca yönelim arttı. Türkiye'nin önünde altın fırsat var, bunu iyi değerlendirirse hem marka oluşturur hem de yeni otomobil teknolojilerini dünyada geliştiren, satan, ihraç eden ülke olur. Bunu yapmak zorundayız. Bu bir memleket meselesi. Bugün Türkiye, bu konularda zaman kaybetmezse yarını kurtarırız. Yoksa yarın otomotiv yan sanayimiz bile ciddi krizlerle karşı karşıya kalacak. Çünkü otomotivde mekaniğin ağırlığı azalıyor. Bizim sektörümüzün çıkış yolu bulması lazım. '

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi. Komisyon, tasarının görüşmelerine haftaya devam edecek.
Kaynak: AA