Başbakan Davutoğlu Açıklaması (2)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İmralı ile görüşmemizi gerektiren bir durum yoktur. İmralı ile geçmişte yapılan görüşmelerin ana odağı silahsızlanmaydı. Silahsızlanmayı, silahların Türkiye'yi terki...2013'te bu çerçevede yapılan görüşmelerdi. Şu anda böyle bir irade, böyle bir yaklaşım, böyle bir perspektif oluşmadan görüşmenin bir anlamı yok" dedi.

Davutoğlu, A Haber'de "Gündem Özel" programında soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"Kandil Dağı ve Kuzey Irak yani teröristlerin kamplarının bulunduğu yerler, Kuzey Irak Kürt yönetiminin hak iddia ettiği topraklar çerçevesinde, Barzani iradesinin yönetimi altında. Acaba Barzani ile bir temasınız oldu mu? PKK ile ABD bir şey yapıyor mu?" sorusu üzerine Davutoğlu, Barzani ve Kuzey Irak yönetimiyle her an temas halinde olduklarını söyledi.

Davutoğlu, Kuzey Irak Kürdistan Bölgesi yönetiminin de PKK'nın faaliyetlerini "tehlike ve tehdit" olarak değerlendirdiklerini belirtti. Operasyonların başladığı gün Mesut Barzani'yi aradığını vurgulayan Davutoğlu, "Bir saati aşkın uzun bir görüşme gerçekleştirdik. O da hem operasyonlarımızın haklı olduğunu, hem de Türkiye'nin Irak ile genelde, Kuzey Irak ile de özelde ilişkilerinin gelişmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduklarını ifade ettiler. Bu anlamda bir ilişki kopukluğu yok" diye konuştu.

Amerika ile teröre karşı mücadele bağlamında DAEŞ ve PKK'ya karşı her zaman istihbarat alışverişinin yapıldığının altını çizen Davutoğlu, bunun tatminkar düzeyde olduğunu dile getirdi. Davutoğlu, Kuzey Irak bağlamında yapılabilecek hususların olduğunu, bunların yeri geldiğinde de devreye alınacağına işaret etti.

Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ile görüşmesine değinen Davutoğlu, teröre karşı mücadelede Avrupa Birliği ve ABD'yi, sadece DAEŞ ile değil, bütün terör örgütleri ve PKK ile de aynı şekilde mücadele etmek için ortak yaklaşımda olmaya davet ettiklerini bildirdi.

"DAEŞ bir tehdittir, buna karşı beraber mücadele edelim ama PKK sadece size tehdittir. Dolayısıyla mücadele etmesek de olur" anlayışının, bir müddet sonra kendi terör örgütünün zeminini hazırlayabileceğini vurgulayan Davutoğlu, herkesin teröre karşı beraber olma sorumluluğunun bulunduğunu belirtti.

- "Böyle bir irade oluşmadan görüşmenin anlamı yok"

Başbakan Davutoğlu, "Abdullah Öcalan ile bu süreçte özellikle Dağlıca'dan sonra devlet, hükümet bir temas kurdu mu kurduysa bir talepte bulundu mu bulunduysa yanıt ne oldu?" sorusunu yanıtlarken şunları söyledi:

"Açık söyleyeyim. Bu teröre karşı verdiğimiz mücadele kendi doğası içinde ve Türkiye'nin güvenliğini temin etmek üzere sürdürülen tutarlılık barındıran bir faaliyettir. Yani herhangi bir yerden öyle veya böyle bu çalışmanın demin söylediğim gibi, Kuzey Irak kırsal mücavir şehir merkezlerine kadar giden alanın temizlenmesi bizim için bir kamu borcudur. Kamuya olan bu sorumluluğun yerine getirilmesi için İmralı ile görüşmemizi gerektiren bir durum yoktur. İmralı ile geçmişte yapılan görüşmelerin ana odağı ise silahsızlanmaydı. Silahsızlanmayı, silahların Türkiye'yi terki...2013'te bu çerçevede yapılan görüşmelerdi. Şu anda böyle bir irade, böyle bir yaklaşım, böyle bir perspektif oluşmadan görüşmenin bir anlamı yok. Önce Türkiye'nin her santimetrekaresinde sadece meşru güvenlik güçlerinin kamu düzenini sağladığı bir durum ortaya çıkacak ve silahsızlanma etrafında silahları terk, silahları bırakma anlamında bir süreç başlayacak o zaman tabi yürütülen bütün faaliyetler o bağlamda yürür."

- MHP'nin sıkıyönetim çağrısı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "sıkıyönetim çağrısı" ile MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın "Meclisin olağanüstü toplanması çağrısı" hatırlatılan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sayın Bahçeli, MHP sıkıyönetime çok meraklı. Bir an önce sıkıyönetim şartları ortaya çıkarsa belki bunun kendilerinde seçime dönük bir avantaj sağlayacağını düşünüyor olabilirler. Ama biz de demokrasiye meraklıyız. Mücadelemizi demokratik, hukuk devleti içinde yürütürüz. İhtiyaç hasıl olduğunda her türlü tedbir alınır, ama şu anda Türkiye'ye baktığınızda operasyon yürütülen alanlar dışında normal hayat akışını etkileyen hiçbir olumsuzluk gözlenmedi. Önemli olan şu, terör ne yapmak istiyor? Hayata olağanüstülük katmak istiyor. Yani bir kaos ortamı çıkarmak istiyor. Terörist ne zaman memnun olur? Türkiye'deki normal hayat akışı değiştiği zaman, yani bugün sıkıyönetim ilan etsek bundan terörist memnun olur."

Davutoğlu, bu mücadeleyi yürütürken AK Parti kongresinin de yapılacağına dikkati çekerek, "Verdiğimiz mesaj açıktır. Türkiye'de her şey ve siyaset kendi doğası içinde seyrediyor. Hiçbir olağanüstülük bu anlamda yok. Şehitlerimize yüreğimiz yanıyor ama şehitlerimizin en önemli emaneti bu ülkenin birliği, bütünlüğü, demokratik düzenin devamı" diye konuştu.

Seçime giderken anayasal zorunluluk hükümetinde değişik partilerden bakanların bulunduğunu belirten Davutoğlu, hükümetteki herkesin görevinin ülkeyi demokratik bir seçime götürmek olduğuna işaret etti. Davutoğlu, bu çerçevede AK Parti Kongresi'nin yapılacağını, teröre boyun eğmeyeceklerini, seçimlerin de zamanında gerçekleştirileceğini bildirdi.

- "HDP'nin buna cevap vermesi lazım"

Davutoğlu, seçim güvenliğine de değinerek, şöyle devam etti:

"Cizre'nin Nur Mahallesi'nde, biz o sokakların her birine, oradaki her bir kardeşimize muhabbetle bakarız. Öyle bir hava estiriliyor ki sanki orada mayınlar yoktu, silahlar yoktu, terörist yoktu da devlet bir gün karar verdi, buraya bir operasyon yaptı, sanki hayat normal akıyordu da. Oradaki suç unsurlarını ortadan kaldırmak, hayatı normalleştirmek devletin görevi. Niçin hendek kazılır, niçin barikatlar kurulur, neden yollar mayınlanır, neden damlarda değişik yerlerde uzun namlulu silahlarla bulunulur? HDP'nin buna cevap vermesi lazım. Cizre'ye yürümek kolay. İşte yürüyorlar, Türkiye, demokrasi. Peki aynı şekilde Kandil'e yürüyüp de 'durdurun bu terörü' diye yürüme cesaretini niye göstermiyorlar? Tek bir sivil kayıp olmayan Cizre'de sanki büyük bir kayıp varmış gibi yansıtıyorlar da kızının yanında şehit edilen polisimizin kızının çektiği travmayı ya da Dağlıca şehitlerinin olduğu yerlerde 'barış istiyoruz' diye niye seslenmiyorlar? Niye teröristlere herhangi bir şey söylemiyorlar? Çünkü temel mesele Cizre'deki durumu öğrenmek değil, temel mesele Cizre'deki operasyonun üzerine gölge düşürmek ve oradaki teröristlerin silahlı bir şekilde orada mevcut olmalarına zemin hazırlamak."

"Cenazelerimiz var, alamıyoruz" şeklindeki iddiaların hatırlatılması üzerine Davutoğlu, "Oraya gönderilen küçük bir bebek cenazesinden bahsediliyor. Her bir bebek bizim yüreğimizdir. Oraya giden ambulanslara ateş açılırsa nasıl alınır onlar? Yangın söndürmek için giden araçlara ateş açılırsa nasıl alınır? Cenaze araçları gönderiliyor, ateş açılıyor, belediye kendi iş makineleriyle vaktinde o hendekleri kazdıran belediye o cenazeleri almakla da yükümlü. Hangi belediyenin cenaze arabası engellenmiş? Çünkü cenaze arabaları, ambulanslar girdiği anda saldırıya muhatap oluyor. Kimseye yargı ve adalet dışında bir davranış sergilenmez ama Cizre Belediye Başkanı'nın işi, sağlık hizmetine ya da yol hizmetine yardımcı olmak değil de iç savaş başlatmaksa 'dur orada' denir. Bu ülkeyi kan gölüne çevirtmeyiz, onun da hukukta hesabı sorulur. Demirtaş önce bunun hesabını versin" diye konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA