Güneydoğu'daki Terör Saldırıları

Terör örgütü PKK'nın son dönemde Çözüm Süreci'ni akamete uğratmaya yönelik saldırılarına bazı siyasiler ve sivil toplum kuruluşları tepki gösterdi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, Güneydoğu'daki terör saldırılarına ilişkin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ölenin de Kürt öldürenin de Kürt olduğunu söyledi.

Ağrı'da şehit düşen askerin de Pozantı'da öldürülen teröristin de Siirtli olduğuna işaret eden Aktay, "Bu, yaşanan olayların çok manidar bir işaretidir" diye konuştu.

- "Operasyonlar zamanında yapıldı"

"Son günlerde operasyonlar başladıktan sonra bir takım sivil toplum kuruluşları tarafından bir anda, 'silahlar sussun, operasyonlar dursun' yaygaraları koparıldığını görüyoruz" diyen Aktay, şunları dile getirdi:

"Bu halkın tepkisi değildir. Halkın nabzı asla bu değil. Şimdiye kadar HDP'ye oy vermiş olan insanlar arasında bile bu operasyonların yapılması hususunda ciddi bir destek var ve insanları müthiş bir şekilde rahatlamış olarak gördük. Örgütle doğrudan doğruya bağlantılı olanların dışında insanların örgütün şimdiye kadar uyguladığı baskılarda çok ileri gittiği ve bir tür güç şımarıklığı içerisinde olduğu izlenimini taşıdığını hissettik. Operasyonlar çok zamanında yapıldı. Çünkü bu operasyonları halk istedi."

- "Operasyonlar, "imdat" çığlığına bir cevaptır"

Aktay, "Bunlar Kürt halkını yeterince tanımıyorlar. Evet Kürt halkı size oy verdi, vermek zorunda kaldı çünkü tehdit ettiniz, zorla gelip aldınız, korkuttunuz. Yeri geldi insanları Kobani'deki olayların aynısını yaşatmakla resmen tehdit ettiniz. İnsanların da başlarından salmak için verdiği emanet oyun bile ağırlığını görmediniz" diye konuştu.

Verilen oyların yapılanlara bir onay veya teyit gibi algılandığına dikkati çeken Aktay, böylece baskının artırıldığını aktardı.

"PKK silaha resmen tapınmaya başladı ve silahı tekrar halkına doğru doğrulttu. PKK silahsızlanmak bir yana, silahın kendisine sağlamış olduğu avantajı büyük bir nimet saymaya başladı" ifadesini kullanan Aktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"PKK'nın doğrulttuğu bu silah karşısında halk, 'Nerede bu devlet?' demeye başladı. İmdat çığlığı aslında duyulmaya başlandı insanlardan. Bu operasyonlar, 'İmdat' çığlığına bir cevaptır aslında. Bu nedenle operasyonlar çok iyi ve şükranla karşılanıyor. Halk, bu operasyonların durmasını istemiyor. Halk elbette şefkat, özgürlük istiyor ama daha fazla güvenlik istiyor şu anda. Özgürlük isteme noktasından güvenlik isteme noktasına gelinmiş olması PKK'nın ve HDP'nin ortaya koyduğu siyasetsizliğin bir sonucudur."

- "Çözüm Süreci, demokratikleşmedir"

Çözüm Süreci'nin halkla devam edeceğine dikkati çeken Aktay, bu kapsamda Türkiye'deki her kesime eşit haklar verildiğini anlattı.

Aktay, şunları kaydetti:

"Aslında başından beri halktı ama silahsızlanma konusunda biz HDP'yi veyahutta PKK'yı muhatap alıyorduk. Çünkü silah onun elinde. Yani aslında bizim her zaman Çözüm Süreci dediğimiz şey demokratikleşmedir. Birilerinin demokratikleşmeden başka türlü şeyler anladıkları anlaşılıyor. Devletin Çözüm Süreci dolayısıyla toleransını fena halde suistimal ederek halkın üzerinde 'derebeylikler' kurmaya yeltenen bir örgüt yapısı ortaya çıktı."

Siirtlilerin, Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde patlayıcı yüklü traktörle jandarma karakoluna düzenlenen intihar saldırısında şehit düşen Jandarma Er Mansur Cengiz'in cenazesine ve ailesine sahip çıktığını belirten Aktay, bunun terör örgütüne çok ciddi bir tepkinin varolduğunu gösterdiğini anlattı.

Aktay, şehit Cengiz'in cenaze töreninde vatandaşların Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yaktığını, terörü lanetlediğini dile getirdi.

- "Silah vesayetine bölgeyi koymak gibi bir çaba gözlemlendi"

AK Parti Batman Milletvekili Ziver Özdemir, Çözüm Süreci ile yakalanan huzur ve barış ortamının artan terör olaylarıyla sekteye uğradığını belirtti.

Özdemir, milletin Çözüm Süreci'nin arkasında olduğunu her ortamda net olarak dile getirdiğini ifade ederek, yaşanan gelişmelerin vatandaşları tedirgin ettiğini söyledi.

Özdemir, şöyle dedi:

"Türkiye'de, AK Parti ile silah vesayetiyle çok ciddi bir mücadele neticesinde Çözüm Süreci'nin startı verdi. Ama demokratik ortamda ve özgürlüklerde şu noktaya doğru bir kayma oldu. Boşaltılan silah alanının, demokrasi, hukuk ve insan haklarıyla doldurulması gerekirken maalesef bölgede PKK'yı, silah vesayetiyle boşaltılan, rafa kaldırılan o vesayet sistemini bir şekilde oluşturma hevesine düşürdü. Son 3 yılda geldiğimiz nokta itibarıyla bir silah vesayetinden, bir başka silah vesayetine bölgeyi koymak gibi bir çaba gözlemlendi."

- "Birileri birilerinin taşeronu olmaktan çıksın"

Siyasetçilerin de görev ve sorumlulukları olduğunu vurgulayan Özdemir, "Siyasetçiler olarak hepimizin silahı reddedip, konuşarak, diyalog yolunu kullanarak, hatta ve hatta zorlayarak bu soruna çözüm bulmamız gerekiyor. Bu herkesin sorumluluğundadır. Herkes bu sorumluluk bilinci ile hareket etmelidir" diye konuştu.

Türkiye'nin yanı başında ateş çemberi olduğunu kaydeden Özdemir, "Birileri birilerinin taşeronu olmaktan çıksın. Biz hepimiz kendi insanımızın, kendi halkımızın taşeronu olalım. Halkımıza hizmet edelim, kendi vatandaşımızın bize yüklediği sorumluluğu yerine getirelim" ifadelerini kullandı.

- "Çözüm Süreci, Türkiye'nin en büyük insanlık projesidir"

Çözüm-Der Genel Başkanı Ercan Ezgin de, Çözüm Süreci'nin meyvelerini kısa sürede verdiğini, huzur ile ekonomik, sosyal ve siyasal alanda birçok önemli gelişmenin yaşandığını hatırlattı.

Türkiye'de sağlanan rahatlamanın yarınlara daha umutla bakılmasını sağladığını dile getiren Ezgin, Çözüm Süreci'ni, Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt sorununda ilk defa ciddi, alışılmışın dışında, diyaloğa dayanan, kavgasız ve silahsız çözüm bulmak amacıyla atılan en insani ve rasyonel yol olarak tanımladı.

"Çözüm Süreci, Türkiye'nin en büyük insanlık projesidir" diyen Ezgin, bu kapsamda Türkiye'de kısa sürede büyük adımlar atıldığını, büyük reformlar yapıldığını belirtti.

- "Operasyonlar gerçeğini görmek lazım"

Ezgin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Peki devletin eksik ve hatalarını sayanlar, bir operasyon ve çatışma ihtimaline bile yer vermemek için çok yüksek hassasiyet gösterilmesine rağmen PKK tarafından 2,5 yıldan bu yana hiç durmayan yol kesmeyi, kimlik kontrolünü, barajlara saldırıyı, işçi ve asker kaçırmaları, İslami camialara yapılan saldırıları, hendek kazmaları, KCK'nın halkın silahlı ayaklanma çağrısını nereye koyacaklar? Bu nedenle 'Devlet nerede?' feryatlarının yükselmesinden sonra devletin yaptığı operasyonlar gerçeğini görmek ve vicdani değerlendirme yapmak lazım."

Kamu düzeni ve güvenliğinin olmadığı bir yerde Çözüm Süreci'nin konuşulamayacağını vurgulayan Ezgin, "Terör örgütü PKK Kürtleri, HDP'nin kazanımlarını ve sosyal hayatı zora sokarak, Çözüm Süreci'nin mimarı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve AK Parti'yi bitirmeye çalışmaktadır" şeklinde konuştu.

Ezgin, MHP ve CHP ile bu sorunun çözülemeyeceğini savunarak, Kürtlerin artık ölüm ve kavga istemediğini aktardı.

"PKK, HDP siyasetini dizayn etmeyi terk etmeli, HDP de üzerine düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmelidir. Çözüm Süreci artık somut bir hayat tarzı halini aldı" ifadelerini kullanan Ezgin, demokratik bir ülke için ülkeye karşı taşınacak her silahı ve atılacak her kurşunu gayri meşru kabul edeceklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA