Soma Davasında 340 Ana Nefeslik Bölümü Tartışması

Soma davasının 3. duruşmasının 4. celsesi, iş güvenliğinden sorumlu vardiya amiri maden teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik’e avukatlar tarafından doğrudan soru sorulmasıyla devam etti. Müşteki avukatlarından Deniz Özbilgin’in, 210 işçinin hayatını kaybettiği bölme olan S panosundaki 340 ana nefeslik bölümü çıkışlarının açık olup olmadığı sorusuna cevap veren Çelik, “O bölüm sığınma yeriydi. Eğer çıkabilselerdi, kurtarılan beş işçi gibi sığınabilirlerdi” dedi.

Özbilgin’in, “İşçiler oraya çıkarlarsa kurtulabileceklerini biliyor muydu?” sorusuna “Özellikle amirler biliyordu. İşçilerin çoğu biliyordu” cevabını verdi. Çelik, “A ve H panolarına telefonla ulaşamadınız ama S panosuna ulaştınız. İşçilere 340 ana nefeslik bölümüne gitmeleri gerektiğini söylediniz mi?” sorusuna karşılık S panosuna telefonla ulaşan kişinin kendisinin olmadığını söyledi.



İŞ GÜVENLİĞİNDEN SORUMLU AMA UZMAN DEĞİL

Çelik, ilk olarak cumhuriyet savcısının sorularını yanıtladı. Çelik, havalandırma ters yöne çevrildiği için daha fazla işçinin öldüğü iddialarına ilişkin, verilen kararın doğru olduğunu ve eğer bu karar verilmeseydi daha fazla işçinin ölebileceğini belirterek, “Yapacak bir şey yok. Verilen karar doğruydu” ifadelerini kullandı. Çelik, daha sonra müdafi avukatı Özdemir Avcı’nın sorularını cevapladı. İş güvenliğinden sorumlu vardiya amiri olmasına rağmen iş güvenliği uzmanı olmayan Çelik, bu görevin kendisine sözlü olarak işletme müdürü Akın Çelik tarafından verildiğini kaydetti.

“İŞÇİLER SIKINTIYI SÖYLEMEMİŞ OLABİLİR”

Müşteki avukatlarının sorularını yanıtlayan Çelik, avukat Selçuk Kozağaçlı’nın kazanın nasıl olabileceği sorusuna ilişkin, “İşçiler sıkıntıyı söylememiş olabilir. Çalışırken sıkıntı olmuştur. Orayı bırakıp yangının büyümesine sebep olmuş olabilirler” deyince Kozağaçlı, “Ne yapmış işçiler? İçeride sigara mı içmişler?” dedi.

Aileler, Çelik’in işçileri suçlayan tavrı olduğunu belirterek tepki gösterdi.

“DAHA ÇOK İŞÇİLERİN KONFORU İÇİN KONUŞULUYORDU”

İş güvenliğinden sorumlu olmasına rağmen iş güvenliği kurulu toplantılarında bulunmadığını kaydeden Çelik, en son iki yıl önce toplantılara katıldığını daha sonra ‘kurulda artık değilsin’ denilerek toplantılara katılmamaya başladığını söyledi.

Çelik, kendisinin de bulunduğu toplantılarda havalandırma gibi sorunlar yerine daha çok işçilerin konforunu gözeten konuların konuşulduğunu ifade etti.

“EKİP BAŞLARI ESKİ MADENCİ OLDUKLARI İÇİN SORUNLARI SEZEBİLİYOR”

Çelik’in sorgusunda, ekip başları konusu yeniden gündeme geldi. Müşteki avukatlarından Aziz Aytaç, dayıbaşları olarak bilinen daha eğitimsiz ekip başlarının yüksek maaş aldığını, bunu hiç sorgulayıp sorgulamadığını sordu. Soruya konuyla ilgisi olmadığı gerekçesiyle müdafi avukatlardan itiraz geldi. Aziz Aytaç, “Üretilen kömür kadar fazla maaş alıyorlarsa bu iş güvenliği açısından zaafiyet oluşturur mu? Bu yüzden bu sorunun konuyla ilgisi var” dedi.

Çelik de, “Dayıbaşları denilen adam tarlada domates toplayanların başında durur. Bizdeki ekip başları ekiplerin işlerinin daha düzgün yapmalarını sağlar. Zaten eski madenci oldukları için sorunları sezebiliyorlar. Tedbiri hemen alıyorlar. 25 yıllık bir madenci herkesten daha iyi bilir. Üretilen miktar kadar para aldıklarını bilmiyorum” dedi.

Aziz Aytaç, “İşletmede tehlikeler ekip başlarının sezgileriyle mi yürüyor?” diye sorunca Çelik de bu soru üzerine itiraz etti. Çelik de soruyu cevaplamak istemediğini belirtti.

ÜNİVERSİTE MEZUNU DEĞİL

Duruşmada, Çelik’in dört yıllık üniversite mezunu olmamasına rağmen mühendislerin üstünde çalıştığı gelen sorular arasındaydı. Çelik, kendisinin 15 yıllık maden teknikeri olduğunu, bazı sorunları mühendislere göre daha kolay çözebileceğini söyledi.

Ara verilen duruşmanın saat 14.00’de devam edeceği öğrenildi.