İkizlerinin Acısına Torun Sevgisiyle Katlanıyorlar
Soma'daki maden faciasında ikiz oğulları Süleyman ve İsmail Çata'yı kaybeden Ahmet ve Sevim Çata çifti, evlatlarının acısına torun sevgisiyle katlanmaya çalışıyor.
Soma'daki faciada can veren tek yumurta ikizleri Süleyman ve İsmail Çata, geride, acılarını birbirlerine daha sıkı bağlanarak gidermeye çabalayan bir aileyi bıraktı.
Doğumdan ölüme kadar birbirlerinden ayrılmayan Çata kardeşlerin annesi Sevim ve babası Ahmet Çata, evlatlarının acısını torunlarını bağırlarına basarak gidermeye çalışıyor.
Ahmet Çata, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ikiz oğullarını 32 yaşında toprağa vermiş olmanın acısının yüreklerinden hiç silinmediğini, facianın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen her gün aynı duyguları yaşadıklarını söyledi.
Oğullarının kaderinin baştan sona birlikte yazıldığını, aynı okullara gidip aynı yerde askerlik yaptıktan sonra çiftçilikle geçim imkanı kalmaması nedeniyle aynı madende işe başladıklarını anlatan Çata, "Tütün üretimiyle geçimimizi sağlıyorduk. Askerlik zamanı geldi. Bir oğlum Keşan'a, diğeri Batman'a çıktı. Oğullarımın birlikte askerlik yapması için dilekçe verdim, ikisi de Keşan'da vatani görevlerini tamamladı. Askerden döndükten sonra ürünlerimizin para etmediğini görünce bana 'baba biz madende çalışalım' dediler. Çalışmaya 10 yıl önce başladılar. Bir oğlumun daha önce madende üzerine kömür düşmesi sonucu ayağı kırılmıştı. Her şeye rağmen yılmadan çalışarak kimseye muhtaç olmadan geçimlerini sağlıyorlardı. Emekliliklerine 1,5 sene kalmıştı. Evlendikten sonra da birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Kredi çekip bir apartmandan karşılıklı daire aldılar. Henüz üç ay oturmadılar ki bu kaza oldu" diye konuştu.
Düğünleri dahi birlikte yapılan oğullarından İsmail'in 3 yaşında Sude ve Buse isimli ikiz kızı, diğer oğlu Süleyman'ın ise 5 yaşında Ahmet adlı çocuğu bulunduğunu dile getiren Çata, kazadan sonra çok zor günler geçirdiklerini, bazı günleri hiç hatırlamadığını, halen unutkanlık sorunuyla mücadele ettiğini söyledi.
- "Ağlamadık günümüz yok"
Evladını kaybetmenin dünyanın en büyük acısı olduğunu, kendisi ve eşinin bu acının kat ve kat üstünü yaşadıklarını belirten Çata, şunları kaydetti:
"Duvarlarımızda fotoğrafları var, her gün ağlıyoruz. 1 yıldır ağlamadık günümüz yok. Oğullarımız köyümüzdeki mezarlıkta yatıyor. Her gün gidiyoruz dua ediyoruz. Evlatların yokluğuna alışmak çok zor. Allah'tan yanımızda torunlarımız var. Onlara baktıkça biraz olsun moral buluyoruz. Bu acıya dayanmak çok zor. Torunlarım güç vermese bugün ayakta duramazdım. 'Dede' diye seslendikleri zaman içim gidiyor. Henüz küçük olmalarına rağmen ne olduğunun onlar da farkında. Onlara hem dedelik hem babalık yapmaya gayret ediyorum."
Torunlarını evde her gün gözyaşı dökülmesinden olumsuz etkilenmemeleri için kreşe yazdırdıklarını, bunun faydasını gördüklerini, onlar büyüdükçe hayata dönük umutlarının arttığını dile getiren Çata, "Ne kadar ayakta kalmaya çalışsak da eski halimiz yok. Allah dayanma gücünü veriyor. O'na sığınıyoruz, sürekli dua ediyoruz. Gelinlerimiz de yanımızdan ayrılmadı, birbirimize teselli veriyoruz" dedi.
Yaşamını yitiren ikizlerden Süleyman Çata'nın eşi Mürşide Çata ise hem kendileri hem çocukları için çok zor bir dönem geçirdiklerini, yaşadıkları acılara karşı birlikte göğüs gerdiklerini, her şeye rağmen hayata tutunmaya çabaladıklarını söyledi.
Kaynak: AA
Doğumdan ölüme kadar birbirlerinden ayrılmayan Çata kardeşlerin annesi Sevim ve babası Ahmet Çata, evlatlarının acısını torunlarını bağırlarına basarak gidermeye çalışıyor.
Ahmet Çata, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ikiz oğullarını 32 yaşında toprağa vermiş olmanın acısının yüreklerinden hiç silinmediğini, facianın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen her gün aynı duyguları yaşadıklarını söyledi.
Oğullarının kaderinin baştan sona birlikte yazıldığını, aynı okullara gidip aynı yerde askerlik yaptıktan sonra çiftçilikle geçim imkanı kalmaması nedeniyle aynı madende işe başladıklarını anlatan Çata, "Tütün üretimiyle geçimimizi sağlıyorduk. Askerlik zamanı geldi. Bir oğlum Keşan'a, diğeri Batman'a çıktı. Oğullarımın birlikte askerlik yapması için dilekçe verdim, ikisi de Keşan'da vatani görevlerini tamamladı. Askerden döndükten sonra ürünlerimizin para etmediğini görünce bana 'baba biz madende çalışalım' dediler. Çalışmaya 10 yıl önce başladılar. Bir oğlumun daha önce madende üzerine kömür düşmesi sonucu ayağı kırılmıştı. Her şeye rağmen yılmadan çalışarak kimseye muhtaç olmadan geçimlerini sağlıyorlardı. Emekliliklerine 1,5 sene kalmıştı. Evlendikten sonra da birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Kredi çekip bir apartmandan karşılıklı daire aldılar. Henüz üç ay oturmadılar ki bu kaza oldu" diye konuştu.
Düğünleri dahi birlikte yapılan oğullarından İsmail'in 3 yaşında Sude ve Buse isimli ikiz kızı, diğer oğlu Süleyman'ın ise 5 yaşında Ahmet adlı çocuğu bulunduğunu dile getiren Çata, kazadan sonra çok zor günler geçirdiklerini, bazı günleri hiç hatırlamadığını, halen unutkanlık sorunuyla mücadele ettiğini söyledi.
- "Ağlamadık günümüz yok"
Evladını kaybetmenin dünyanın en büyük acısı olduğunu, kendisi ve eşinin bu acının kat ve kat üstünü yaşadıklarını belirten Çata, şunları kaydetti:
"Duvarlarımızda fotoğrafları var, her gün ağlıyoruz. 1 yıldır ağlamadık günümüz yok. Oğullarımız köyümüzdeki mezarlıkta yatıyor. Her gün gidiyoruz dua ediyoruz. Evlatların yokluğuna alışmak çok zor. Allah'tan yanımızda torunlarımız var. Onlara baktıkça biraz olsun moral buluyoruz. Bu acıya dayanmak çok zor. Torunlarım güç vermese bugün ayakta duramazdım. 'Dede' diye seslendikleri zaman içim gidiyor. Henüz küçük olmalarına rağmen ne olduğunun onlar da farkında. Onlara hem dedelik hem babalık yapmaya gayret ediyorum."
Torunlarını evde her gün gözyaşı dökülmesinden olumsuz etkilenmemeleri için kreşe yazdırdıklarını, bunun faydasını gördüklerini, onlar büyüdükçe hayata dönük umutlarının arttığını dile getiren Çata, "Ne kadar ayakta kalmaya çalışsak da eski halimiz yok. Allah dayanma gücünü veriyor. O'na sığınıyoruz, sürekli dua ediyoruz. Gelinlerimiz de yanımızdan ayrılmadı, birbirimize teselli veriyoruz" dedi.
Yaşamını yitiren ikizlerden Süleyman Çata'nın eşi Mürşide Çata ise hem kendileri hem çocukları için çok zor bir dönem geçirdiklerini, yaşadıkları acılara karşı birlikte göğüs gerdiklerini, her şeye rağmen hayata tutunmaya çabaladıklarını söyledi.