Akademisyenlerin Gözünde İslam Devletlerinin Son Durumu

Kadir Has Üniversitesi tarafından düzenlenen “Irak ve İslam Devletleri’ndeki Son Durum” panelinde alanında uzman akademisyenler Irak ve İslam devletlerindeki siyasi durumu değerlendirdi.

İslam Devletlerini olumsuz etkileyen Irak ve Suriye'de etkinlik gösteren radikal İslamcı silahlı grup IŞİD’in faaliyetleri de konferansta tartışıldı.
Kadir Has Üniversitesi Cibali Kampüsü’nde gerçekleştirilen panelin konuşmacıları, Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Dimitrios Triantaphyllou, Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Soli Özel, Carnegie Ortadoğu Merkezi’nden Yezid Sayigh ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Şaban Kardaş oldu.

IŞİD'in kökeninin Mezopotamya’daki El Kaide olduğunu belirten Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Soli Özel, “El Kaide, 2006 yılında liderini kaybetti. 2007’den sonra da Amerikalıların yeni bir taktik geliştirmesi ile Sünni aşiretleri yanına almasıyla sindirildi. Suriye’de iç savaş sonucu devlet çökünce bu Mezopotamya’daki El Kaide’de yeniden palazlanma imkanı buldu. Vardığımız noktada herkese karşı duran bir güce kavuştu ve fiili olarak da Irak ve Suriye’nin Sünnilerin yaşadığı bölgelerdeki sınırlarını yok ederek egemenliği altına aldı. Şu andaki kriz bu. Var olan sınırlar her ne kadar suni de olsa şu sırada ne bölge ne de dünya bu sınırların ortadan kalkmasına izin verecek durumda değil. O nedenle IŞİD’in en azından Irak’ta kurutulması bir temel hedef haline geldi” dedi.

19 Şubat günü Süleyman Şah Türbesi’nin boşaltılma gerekçesini makul bulduğunu ifade eden Soli Özel, “Türkiye’nin politikalarında IŞİD’e yeterince keskin bir tavır almadığı çok söylendi. Bu müttefikleri ile arasında en büyük anlaşmazlık nedeniydi. Gerek gazeteciler gerekse bölgedeki insanlar IŞİD ve benzeri yapıların Türkiye sınırlarını çok rahatlıkla kullanarak gidip geldiklerini, devletten değilse bile Türkiye içinden lojistik destek aldıklarını söylediler. Türkiye’nin de özellikle Musul düştükten sonra Kobani kuşatması sırasında da ortaya kendine göre gerekçeler sunarak IŞİD’e karşı tavrını netleştirmemiş olması da üzerinde bir stigma bıraktı. Süleyman Şah Türbesi’nin boşaltılma gerekçesi bana makul geliyor. IŞİD’in saldırması ihtimali vardı. Çünkü 18 Şubat’ta Türkiye Amerika Birleşik Devletleri ile Eğit Donat anlaşması imzaladı. Bunun IŞİD’e karşı savaşması için insan eğitmesi anlamına geldiği biliniyordu.19 Şubat’ta da türbe boşaltıldı” diye konuştu.

Bir Avrupa vatandaşı olarak Ortadoğu’daki durumla ilgili endişeler yaşadığını vurgulayan Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Dimitrios Triantaphyllou şu değerlendirmede bulundu: “Geçtiğimiz hafta Ürdün Kralı Abdullah Avrupa Parlamentosu’nda çok ilginç bir konuşma yaptı. Sizin de bildiğiniz gibi Ürdün, mevcut olayların ciddi tehdidi altında olan ülkelerden bir tanesi. Abdullah çok iyi ve güçlü bir konuşmacı. Biz, diğer Arap ve Müslüman ülkeler olarak yalnızca halklarımızı değil inancımızı da savunuyoruz. Bu nedenle bu, öncelikli olarak Müslüman uluslar tarafından İslam dini içerisinde gerçekleştirilmesi gereken bir savaş. Ve aynı zamanda aşırıcılığın sebebiyet verdiği tehlike küresel boyutta olduğu şekliyle görülmeli. Bu tehdit yalnızca Suriye ve Irak içerisinde değil, Libya, Yemen, Mali, Nijerya, Afrika, Amerika, Avustralya ve daha pek çok ülke için de geçerli. Bu durum uluslararası toplumun konuyla ilgili ne yaptığının sorgulanmasına yol açıyor. Ya da bölgesel aktörlerin bu konudaki tutumları neler? Bazıları birbirlerine ne olduğu, neden olduğu ve IŞİD ile savaşta ne yapılması gerektiği konusunda ters düşüyor. Avrupa’nın buradaki rolü ne? Bir Avrupa vatandaşı olarak ben de bu durumdan endişe ediyorum. Avrupa’nın bu konuda adım atacağı konuşuluyor ama Avrupa hangi koşullar altında nasıl bir adım atacak? Bunlar ülkelerinden kaçarak farklı ülkelere sığınan mültecilerin üzerinde de etkiye sebep olan bazı konular.”
Kaynak: İHA