Şeker Kurumu’ndan Şeker Sektörüyle İlgili Haberlerle İlişkin Açıklama

Türkiye Cumhuriyeti Şeker Kurumu, şeker sektörüne yönelik bazı basın yayın organlarında yer alan haberlere ilişkin yaptığı açıklamada, Şeker Kanununun yürürlüğe girdiği 2001 yılından bu yana gıda tüketimine yönelik şeker ithalatı yapılmadığını bildirdi.


Türkiye Cumhuriyeti Şeker Kurumu'ndan yapılan açıklamada, “Bazı basın yayın organlarında, şeker ithalatı yapıldığı, ihraç amaçlı kullanılan C şekeri arzı ve AB’deki nişasta bazlı şeker uygulamalarına ilişkin yanlış bilgilere yer verildiği görülmüştür. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması ihtiyacı doğmuştur. Ülkemiz şeker ithalatı yapmamıştır. Şeker Kanununun yürürlüğe girdiği 2001 yılından bu yana gıda tüketimine yönelik şeker ithalatı yapılmamıştır. Şeker Kanunu öncesinde Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen pancar taban fiyatının, pancar üreticileri tarafından düşük bulunduğu yıllarda; toprak, tohum, su gibi üretimin tüm unsurları mevcut olduğu halde pancar ve pancar şekeri üretimi yeterli olmadığından 1987-1996 yılları arasında 700 bin ton düzeylerine çıkan miktarlarda şeker ithalatı yapılmıştır. Fiyatın yüksek bulunduğu yıllarda ise, üreticinin pancar ekimine ilgisinin artmasıyla birlikte şeker üretimi artmış ve şeker stokları 1998/1999 yıllarında 1 milyon ton seviyesine kadar çıkmıştır. Bu durum ülke hazinesinin çok büyük zararlara uğramasına sebebiyet vermiştir. Dünyadaki değişimlere adapte olunabilmesi etkin ve rekabetçi bir şeker sanayinin geliştirilmesine yönelik olarak piyasanın düzenlenmesinin sağlanması, üretimde istikrarı sağlayacak planlamalara imkân verilmesi yurt içi talebe göre belirlenecek miktardaki şekerin yurt içinde kotalar vasıtasıyla üretilmesini amaçlayan 4634 sayılı Şeker Kanunu 2001 yılında yürürlüğe girmiştir. Kanun ile sektörün düzenlenmesi ve denetlenmesi Şeker Kurumu’na bırakılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Şeker Kanunu çerçevesinde ülke ihtiyacını karşılayacak miktarda şeker üretimi, ülkemiz şeker arz-talep dengesini dikkate alarak belirlenen kota sistemi çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Kotalar, Şeker Kurulu tarafından; üretim, satış, stok gerçekleşmeleri ile nüfus artış hızı gibi talebi etkileyen unsurlar dikkate alınarak yapılan simülasyonlar neticesinde belirlenmektedir. Bu planlı şeker üretim modeliyle hem ülke şeker talebi karşılanmakta hem de pazarlama yılı sonu itibariyle makul bir stok düzeyine ulaşılmaktadır. Bugüne kadar gerek yurtiçi şeker tüketimi gerekse ihraç amaçlı üretilen şekerli mamullerde kullanılmak üzere ihtiyacımız olan şeker, ülkemiz çiftçisinin ürettiği pancardan elde edilmektedir. Ülkemiz yurt içi şeker talebi yurt içi üretimle karşılanmaktadır. Şeker Kanunu’nun amacı yurtiçi şeker talebinin yurtiçi üretimle karşılanması ve şeker piyasasının düzenlenmesidir. Kanunda, yurtiçi talebin yurtiçi üretimle karşılanması için üretilecek ve satılabilecek şeker miktarı A kotası şeker, A kotası şekerin belli bir oranına tekabül eden ve güvenlik payı için bulundurulan şeker miktarı ise B kotası şeker olarak sınıflandırılmaktadır. Bunların dışında, yasal bir zorunluluk bulunmadığından üretimi şirketlerin inisiyatifinde olan ve üretilmesi halinde ise sadece ihraç amaçlı kullanılan ve yurtiçine arz edilemeyen şekerler ise “C şekeri” olarak tanımlanmaktadır. “

“A KOTASINDAN C ŞEKERİNE AKTARIM YAPMA İMKANININ KALMADIĞI ANLAŞILMIŞTIR”
A kotası şeker üretimi ve arzının Türkiye’ nin ihtiyacını karşılayacak düzeyde gerçekleştiğinin ifade edildiği açıklamada, “İhracatçıların şeker talepleri ise C şekeri üretimi ve şeker üreticisi Şirketlerin yurt içine pazarlayamadıkları A kotası şekeri kendi talepleri doğrultusunda Şeker Kurumunun uygun görmesi üzerine C şekerine aktarmaları suretiyle karşılana gelmiştir. 2014/15 pazarlama yılında yeterli C şekeri arzı oluşmayacağı öngörüsüyle Kurumumuz, imalatçı/ihracatçılara C şekeri arzında bir dar boğaz yaşanmaması için son iki yıldır doğrudan C şekeri ihracat iznini durdurmuştur. Ayrıca, C şekeri üretmek için yasal bir zorunlulukları bulunmamasına karşın, 2014 Aralık ayı içerisinde Şeker üreticisi şirketlerle konu ile ilgili olarak toplantı yapılmıştır. Toplantıda 2015/2016 pazarlama yılından itibaren tahsis edilen kotalarının en az yüzde 5’i kadar C şekeri üretilmesi konusunda mutabakata varılmıştır. Bu mutabakat Şeker Kurulunca uygun görülerek Şirketler C şekeri üretmeleri konusunda tavsiye kararı alınmıştır. Şeker Kurulu tarafından, 2014/15 pazarlama yılı için ülke şeker talebini karşılayacak miktar olan 2 milyon 250 bin ton A kotası şeker tahsis edilmiş, ancak üretim bir önceki yılın yüzde 14 altında gerçekleşmiştir. Bu nedenle, kota fazlası oluşmamış, dolayısıyla C şekeri üretilememiştir. Ancak, bu durum şeker üretiminin Şubat ayı ortasına kadar sürmesi nedeniyle Şubat ayında tespit edilmiştir. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş., son olarak Şubat ayı içerisinde A kotasından C şekerine aktarım talebinde bulunmuş ve bu talep Kurul tarafından öncelikle görüşülerek onaylanmıştır. Bu aktarımın hemen akabinde TŞFAŞ’nin stoklarında C şekeri kalmadığını bildirmesiyle A kotasından C şekerine aktarım yapma imkanının kalmadığı anlaşılmıştır” denildi.

“ŞEKER KURULU KONUYU İVEDİ OLARAK GÜNDEMİNE ALMIŞTIR”
“Bu tespitler üzerine, Şeker Kurulu konuyu ivedi olarak gündemine almıştır” ifadesinin kullanıldığı açıklamada, şöyle denildi:
“C şekeri üretiminin oluşmaması ve A kotası şekerden C şekerine aktarımın önceki yıllar ortalamasının yarısı kadar gerçekleşmesi durumunu tespit eden Şeker Kurulu yine ivedilikle, ihracatçıların ihraç mamullerinde kullanacakları C şekeri taleplerinin dahilde işleme rejimi kapsamında karşılanması için Ekonomi Bakanlığı’na bildirimde bulunmuştur. Ekonomi Bakanlığı’nda konuya ilişkin yapılan toplantı sonucunda ise imalatçı/ihracatçıların C şeker taleplerinin karşılanmasında bir dar boğaz yaşanmaması için dahilde işleme rejimi kapsamında ithalat açılmıştır. Dünyada sağlık endişesi nedeniyle Nişasta Bazlı Şekerlerin (NBŞ) tüketiminin yasaklandığı bir ülke bulunmamakla birlikte, Avrupa Birliğinde (AB) de NBŞ tüketimi, hiçbir üye ülkede yasaklanmış değildir. AB’de NBŞ’lerin bir türü olan sadece izoglukoza, kuru madde bazında kota verilirken, glukoz ve kristal fruktoz gibi NBŞ’nin diğer türleri kota uygulamasına tabi olmaksızın serbestçe üretilip pazarlanmakta ve Birlik içerisinde ticareti de gümrük vergisi olmaksızın serbestçe yapılabilmektedir. Glukoz, izoglukoz ve kristal fruktoz dahil tüm NBŞ türleri dikkate alındığında AB ülkelerinde NBŞ tüketiminin toplam şeker tüketimine oranı, ortalamada yüzde 25 olmaktadır.Ülkemizde ise kota kapsamında üretilip satılmakta olan glukoz ve izoglukoz dahil tüm NBŞ türlerinin tüketimine ilişkin bu oran, 2013/2014 pazarlama yılında yüzde 11,9 olarak gerçekleşmiştir. AB’de bölgesel yoğunlaşma ve verimliliğin sağlanması (NBŞ’nin hammaddesi olan tahıl ağırlıklı bölgelere) nedeniyle izoglukoz kotaları Birlik içerisinde belirli ülkelere tahsis edilmektedir. Ancak AB üyesi bir ülkede NBŞ kotasının olmaması, orada NBŞ’nin tüketilmediği anlamına gelmediği gibi, yüksek NBŞ kotası olması da o ülkede üretilen NBŞ’nin sadece o ülkenin ihtiyacı için üretildiği anlamına gelmemektedir. Açıklamada İzoglukoz tüketiminin yasak olduğuna yönelik örnek verilen AB ülkelerinden Fransa ve İngiltere’de de izoglukoz kotası olmamakla birlikte NBŞ tüketimi AB ortalaması olan yüzde 25’in üzerindedir. Sonuç olarak, Birlik içerisinde gümrük vergisi olmaksızın NBŞ ticaretinin kolaylıkla yapılabildiği göz önüne alındığında, AB ülkelerinde izoglukoza kota tahsisi yapılmaması veya üretimin bulunmaması, bu ülkelerde izoglukozun tüketimine ilişkin bir yasak veya engel oluşturmamaktadır. “
Kaynak: İHA