Davutoğlu 'Ertuğrul 1890' Filminin Galasına Katıldı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türk-Japon dostluğunun nesilden nesile, kıyamete kadar yaşayacağını belirterek, "Bu filmler gibi nice eserlerle bu hatıra gelecek nesillere aktarılacak. Bir tarih olarak söylüyorum; Sultan 2. Abdülhamit Han'dan, İmparator Mikado'dan, Turgut Özal’dan bize uzanan bu miras, bizden sonra bütün başbakanlarca ve cumhurbaşkanlarınca gelecek nesillere aktarılacak" dedi.

"Ertuğrul 1890" filminin Zorlu Performans Gösteri Merkezi'ndeki galasına katılan Davutoğlu, hafızasından hiç silinmeyecek en güzel, aynı zamanda en hüzünlü hatıralarından birinin 11 Haziran 2014'te Dışişleri Bakanı olarak Kushimoto açıklarına gidip, Oşima köyünü ziyaret etmesi olduğunu söyledi.

Davutoğlu, o ziyarette Hiroşima'da ölenleri andıktan sonra Kushimoto açıklarına gittiğini ve 681 şehidin o mertebeye ulaştığı okyanusun kenarındaki kayalıklarda bir süre oturduğunu ifade ederek, "Okyanusa doğru baktım. Sanki her bir şehidimiz, bana doğru dönüp gaiplerden bir ses ile 'sen hissetmesen de biz buradayız' diyordu. Orada uzun süre oturdum, kayalara çarpan dalgalarla birlikte 681 şehidimiz ve oradan kurtulan 69 ecdadı tekrar tekrar gözlerimin önüne getirdim. Çok şehitlik gezdim, ecdadın fedakarlıklarını tefekkür etme imkanı buldum. Ancak Kushimoto farklıydı, Oşima farklıydı. Çünkü bir dostluk için İstanbul ve Anadolu topraklarından Japonya'ya savaşmak için değil, bir dostluğa tohum atmak için giden insanlardı" şeklinde konuştu.

O şehitlerin gemiyle 1887'de Japon dostlara cevaben gittiklerini hatırlatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sultan Abdülhamid normalde hiçbir ülkeye yapmadığı uygulamayla İmparator Mikado'nun gönderdiği nişanı kabul etti ve bir dostluk nişanı olarak o insanları Anadolu topraklarından Japonya'ya göndermişti. Orada oturup tefekkür ettiğimde savaş gemilerinin sadece savaşmak için değil, dostluklar için de kıtalar ve okyanuslar aştığını düşündüm. O aziz şehitlerimizin bu dostluğu Anadolu topraklarından Japonya 'ya götürdüğünü ve orada şehit olduğunu düşündüğümde dostlukların kıtalar aşabileceğini bir kez daha hissetmiştim. Kushimoto açıklarından Oşima köyünün ilkokuluna gittim. O köy bizim şehitlerimizi kurtaranların köyü idi. Orada Japon dedelerimizin merhametli yüzünü gördüm. Hissettim ki iki milletin bir araya gelmesi mutlaka siyasi iradeyle olmuyor. Siyasi iradeyle bir yolculuk başlıyor ama büyük fedakarlıklarla o tohum büyüyor ve bir çınar oluyor."

Başbakan Davutoğlu, 681 şehidin Kushimoto açıklarında okyanusa atılan dostluk tohumları olduğunu dile getirerek, onların okyanusta büyüyen çınarlara dönüştüğünü ve Türk Japon dostluğunun nişanı olduğunu vurguladı.

- "Hiroşima'da nice masum çocuk kavruldu"

Türk-Japon dostluğunun nişanı olarak izlenen film için o şehitlere borçlu olunduğunu aktaran Davutoğlu, "Onları rahmetle anıyoruz. Onların fedakarlıklarını hiçbir zaman zihnimizden çıkarmayacağız. Yine biz burada Türk-Japon dostluğundan bahsediyorsak bunu o şehitlerimiz kadar kurtulanlara, evlerini, barklarını açan Japon dostlarımıza ve dedelerimize borçluyuz. Onları da rahmetle ve şükranla anıyorum. Onlar da bir insanlık dersi verdi. Oşima ilkokulunda beni karşılayan kızları gördüğümde Hiroşima aklıma geldi. Hiroşima için yazılan bir şiir dilimden çocuklara doğru döküldü. 'Hiroşima'da öleli oluyor bir on yıl kadar/ Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.' Nazım Hikmet'in Hiroşima'da ölen çocuklar için yazdığı şiir" ifadesini kullandı.

Hiroşima'da nice masum çocuğun kavrulduğunu vurgulayan Davutoğlu, bu insanlık utancının Hiroşima ve Nagasaki 'de hep hatırlandığını ve hatırlanacağını kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, bir tarafta okyanusa atılan tohum gibi büyüyen dostluğun, diğer tarafta sadece askerleri ve yaşayan nesli değil daha sonraki nesilleri bile öldürmek üzere gelen atom bombasının olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşte aradaki iki dünya farkı. O gün vefat eden her bir dedemiz dostluk için gittiler ama Hiroşima'ya atılan bombanın her bir zerresi ölüm saçtı. Dolayısıyla hiçbir toplum Hiroşima ve Nagasaki'de yaşanan acıları görmesin. Biz siyasi ve devlet adamlarına böyle kararlar alacak zilleti da yaşatmasın. Hz Mevlana'nın diliyle bu bereketli topraklara sevgiden başka tohum ekmeyiz biz. İşte buradan Japonya Kushimoto açıklarına sesleniyorum; o çılgın dalgalara sevgiden başka tohum atmadık biz. O sevgi tohumları, o şehitler bugün aramızda.  Onları anarken onların hatırasını yaşatan sanatçılarımıza teşekkürü bir borç biliyorum. Onlar bu güzel eserle sadece o tarihi anı yaşatmadılar, bundan sonra da çok daha ibret dolu hatırayı gelecek nesillere aktarmayı sağladı. Aynı şekilde 1985'te THY uçağı ile 251 Japon dostumuzun savaş şartlarından çıkarılıp alınmasını sağlayan THY personeline de teşekkürü bir borç biliyorum. Bir yüz yıl sonra ödenen bir dostluk borcu gibi. Rahmetli Turgut Özal'ın Başbakan olduğu dönemde Saddam'ın saldırıları nedeniyle Tahran'dan uçağı gelemeyen Japon dostlarımızın alınması, Sultan 2. Abdülhamid'in hissinin bugün de yaşadığını ve Turgut Özal'ın da bu hissi yaşattığını bir kez daha gösterdi. Bizler bu hissi yaşıyoruz. Kushimoto açıklarında şehit olan kahramanlarımızın torunlarından Azize Sibel Hanım da burada. Büyük dedesi Kushimoto açıklarında şehit olan kahramanlardan biriydi. Bütün şehitlerimiz adına teşekkür ediyorum."

Japon halkıyla Türk halkı arasındaki dostluk ilişkilerinin gelecek nesiller tarafından da devam ettirileceğini dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bugün bu makamlarda olan bizler, Sultan 2. Abdülhamit'in, İmparator Mikado'nun, Turgut Özal'ın o zamanki Japonya'ya ödediği vefa, karşılıklı olarak birbirlerine gösterdikleri vefayı, ben ve Sayın Cumhurbaşkanımız ve bundan sonra gelecek tüm başbakanlar ve cumhurbaşkanları Japon halkına gösterecektir. Bize uzatılan dostluk elini hiç unutmadık. Nesilden nesile, kıyamete kadar Türk-Japon dostluğu yaşayacak ve bu filmler gibi nice eserlerle bu hatıra gelecek nesillere aktarılacak. Bir tarih olarak söylüyorum; Sultan 2. Abdülhamit Han'dan, İmparator Mikado'dan, Turgut Özal'dan bize uzanan bu miras, bizden sonra bütün başbakanlarca ve cumhurbaşkanlarınca gelecek nesillere aktarılacak."

Konuşmasında, 23 Ekim 2011'de meydana gelen Van Depremi sonrası kurtarma çalışmalarına katılmak için Türkiye'ye gelen ve 9 Kasım 2011'de meydana gelen ikinci depremde Bayram Oteli enkazında kalarak hayatını kaybeden Japon Doktor Atsushi Miyazaki'yi anımsatan Davutoğlu, "Aynen 681 şehitten geri kalanları kurtaran Oşimalılar gibi Miyazaki de, Van depreminde bir insan faaliyeti gönüllüsü olarak Türk dostlarıyla birlikte, kurtarmak istedikleriyle birlikte vefat etti. Onun hatırasını da hiç unutmayacağız. Gönlümüzde yaşayacak" dedi.

- Galadan notlar

Konuşmaların ardından, Başbakan Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu, protokol üyeleri, film yönetmeni Mitsutoshi Tanaka ve oyuncular sahneye davet edildi. Yönetmen ve oyuncular filmle ilgili görüşlerini paylaştı.

Daha sonra 1985'te Tahran'da mahsur kalan Japonların kurtarılmasını sağlayan THY mürettebatı sahneye davet edildi. Başbakan Davutoğlu, mürettebatla tek tek tokalaştı.

Ayrıca, filmin gösteriminden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin film hakkında kısa görüşleri izlettirildi.

Galaya, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, MHP İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu, filmin oyuncuları ile sinema ve sanat dünyasından isimler katıldı.

Kaynak: AA