AK Parti Mardin Milletvekili Miroğlu Açıklaması

"90'lı yılların zeminine çekilmek istenen ortamda, demokrasiyi feda ederek terör ve terörizmle mücadele edemeyiz"

AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, "90'lı yılların zeminine çekilmek istenen ortamda, demokrasiyi feda ederek terör ve terörizmle mücadele edemeyiz" dedi.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Mustafa Yeneroğlu, AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu ile düzenlediği basın toplantısında, Komisyon'da alınan kararlara ilişkin bilgi verdi.

Komisyon'un, 12 Eylül askeri darbesinden sonra Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi'nde yaşananlarla ilgili alt komisyon kurulması kararı aldığını anımsatan Yeneroğlu, "Ülkemizde bugün de sebeplerini orada aramak durumunda kaldığımız acı ve dramlara ışık tutma çabası içinde olacağız. Diyarbakır Cezaevi'nde işkence görmüş olan Orhan Miroğlu'nun alt komisyon başkanlığını üstlenmesi, tarihimizle yüzleşme noktasında önemli" diye konuştu.

Yeneroğlu, komisyonun önüne gelen yaklaşık 20 öneri bulunduğunu, ülkenin önemli meselelerinin gelecek toplantılarda gündeme geleceğini belirtti.

Mutlaka üzerinde durulması gereken Güneydoğu'da sokağa çıkma yasağı ilan edilen mekanlarla ilgili terör örgütünün toplumu terörize etmesinden doğan hak ihlallerinin üzerine gidilmesi konusunda milletvekili arkadaşlarıyla çalıştıkların anlatan Yeneroğlu, yetişmesi halinde gelecek hafta gündeme almayı düşündüklerini kaydetti.

Yeneroğlu,  terörün meydana getirdiği başka ihlaller olduğuna işaret ederek, "Bir kültürün yok edilmesi, ibadethanelere saldıralar, insanların göç etmesi gibi ciddi meselelerimiz var. Bütün arkadaşlarımızın kanaatini Komisyon çalışmalarına yansıtarak ortak karar almaya çalışacağız" dedi.

- "Hayatımın en hüzünlü, en mutlu anı..."

Diyarbakır Cezaevi'ne ilişkin alt komisyon başkanlığını üstlenen Orhan Miroğlu da yaptığı açıklamada,  hayatının en hüzünlü ve mutlu anlarından birini yaşadığını belirterek, 12 Eylül'den sonra Diyarbakır Cezaevine girmiş insanlar olarak "galiba buradan sağ çıkmayacağız" ortak kanaatini taşıdıklarını, iki yıl içinde  40'a yakın arkadaşının orada öldüğünü hatırlattı.

Diyarbakır Cezaevi'nin ülkenin önemli "hafıza mekanı" olduğunu kaydeden Miroğlu, Türkiye'nin geçmişin ağır yükünden kurtulma mücadelesini son 10-15 yıldan beri verdiğini, başardıklarının yanı sıra başaramadıklarının da bulunduğunu vurguladı.

Diyarbakır Cezaevi'nin Türkiye'de  hak ettiği yüzleşmeyi yaşamadığını ifade eden Miroğlu, şöyle konuştu:

"Burada klasik olarak birtakım incelemeler yapıp noktayı koyma fikriyle hareket etmiyoruz. Çok ayrıntılı gerekçelere sahibiz. Durum tespiti yapmaktan öte, bunu kamuoyuna taşımak ve kurumlarıyla birlikte cezaeviyle ilgili önümüzdeki dönemde oluşabilecek hafıza ve yüzleşme mekanı olarak düzenlenmesi amaçlanıyor. Bunun için hakiki yüzleşmeye ihtiyacımız var. Ben Diyarbakır Cezaevi'nin hem mağduru hem de tanığıyım. Komisyon'a sunduğum teklif, sadece kendi adıma değildir. Bunun manevi değerini düşündüğüm zaman orada tanıdığım tanımadığım, işkencelerde geçmiş, hala bunun travması içinde bulunan arkadaşlarım adına yapılmış tekliftir. Burada işlenen faili meçhul cinayetler ve bugün gündemimizi işgal eden Kürt meselesinin neden şiddetle terör zeminine taşındığı, Diyarbakır Cezaevi ile ilgili gerçek ve samimi yüzleşmeyi gerektiriyor. Diyarbakır Cezaevi bence 1915 hadiseleri, tek parti dönemi uygulamaları, Dersim, darbeler dönemi hadiseleri içinde özgün bir alan olarak duruyor. Kabul etmek lazım ki dünya insan  hakları mücadelesinin cezaevleriyle ilgili yürüttüğü çalışmalarda en uygun ve en ünlü cezaevimiz Diyarbakır Cezaevi'dir. "

Miroğlu, bazı CHP ve HDP milletvekillerinin kuliste oturma eylemine katkı vermeyi düşünüp düşünmediği sorusuna, bölgenin yeni sürece girmesinin gündemlerinde bir sorun olduğuna işaret ederek,  şu değerlendirmelerde bulundu:

"AK Parti elini sıcak taşın altında tutan Meclis'in yegane partisidir. Muhalefetin  katkısı olmasından memnuniyet duyarız. Biz bu Meclis'te ulusal bir mutabakattan yanayız. Sembolik, güncel hareketlerden çok bu işin Meclis'te esastan tartışılmasını ve tüm siyasi partilerimizin bir bölgeyi etkisi altına almış olan terör ve şiddet karşısında ortak bir ulusal mutabakatla hareket etmesini istiyoruz. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin asla iç siyaset meselesi değil. Bu sadece AK Parti'nin inşa ettiği ve sürdürmekte kararlı olduğu bir proje olmamalıdır artık. Bunun milli proje haline gelmesi, bu dönemde en öncelikli konumuz olacak."

-"Bu silahlar zaten vardı"

Bölgenin işgale uğradığını, olayın basitçe sokağa çıkma yasağının yarattığı ihlaller olarak ele alınması durumunda kamuoyu vicdanının incitileceğini ifade eden Miroğlu, hendekler ve hendekler içine yerleştirilen bombalar, evlere konulmuş roketatarlar bulunduğunu, bunun günlük çalışmayı da aksattığını anlattı.

Güvenlik güçlerinin bir sokağa girdiklerinde onlarca roketatar saldırısına maruz kaldığını belirten Miroğlu, "Kamuoyunda, 'güvenlik güçleri girip neden iki günde halledemiyorlar' deniyor. İki gün içinde halletme denildiğinde muazzam insan hakları ihlallerine yol açarsınız. Bu işin kolaya kaçan yanı. Ülkeye de orada yaşayan insanlara da büyük haksızlık yapmış olursunuz. Bölgeyi dışarıdan gelen işgalden kurtarma mücadelesi verirken, insanların haklarını azami ölçüde korumak durumundasınız. 90'lı yılların zeminine çekilmek istenen ortamda, demokrasiyi feda ederek terör ve terörizmle mücadele edemeyiz" diye konuştu.

Miroğlu, "silahları nasıl getirmişler?" sorusuna, bunun yeni bir mesele olmadığına işaret ederek, 1984'ten başlayarak bölgede PKK'nın silahlı gücü olduğunu kaydetti.

"Bir kaç ilçeyi tutsak almanız için çok fazla sayıda silahlı gruba ihtiyacınız yok. 100-200 kişiyle girersiniz Diyarbakır'ı  alt üst edersiniz. Bu silahlar zaten vardı, dağlarda bir biçimde vardı" diyen Miroğlu, Çözüm Süreci'nin bu silahlı  grupların Türkiye'yi terk etmesi çabasına yönelik olduğunu ancak başarılı olunamadığını vurguladı.

Bunun en önemli sebeplerinden birinin de PKK'nın Ortadoğu'daki birtakım jeopolitik gelişmelere bakarak yüzünü Türkiye'ye değil, Irak ve Suriye'ye dönmesi olduğunu anlatan Orhan Miroğlu, PKK ile aynı sorunu Kuzey Irak halkının da yaşadığını, 500'e yakın köyün PKK gruplarınca işgal edilmiş durumda olduğunu bildirdi.

Miroğlu, "Bu aslında Ortadoğu'ya yönelik bir küresel abluka ve strateji...Ama bu stratejiyi ifa etme noktasında PKK ve PYD önemli misyon yüklenmiş görünüyor" dedi.
Kaynak: AA