O Ülkeleri Uyardı !

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerini ‘iyi ve kötü’ diye ayıran ülkeleri net sözlerle uyararak, “Suriye ateşine odun taşıyan herkes çok yakında kendini aynı ateşin içinde bulmaktan kurtulamayacaktır. Bu, samimiyetle ifade edilmiş dostça bir ikazdır” dedi.

O Ülkeleri Uyardı !
Cumhurbaşkanı Erdoğan, JW Marriott Otel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) "İş Konseyi Başkanları ve Büyükelçiler Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisine özellikle de 2023 hedeflerine çok önemli katkıları olduğuna inandığı DEİK çatısı altında yürütülen çalışmaların başarılı geçmesini diledi. Erdoğan, yapılan toplantının hafta sonu Antalya’da Türkiye’nin dönem başkanı olarak gerçekleştireceği G-20 zirvesi öncesinde yapılmasını ayrıca önemli gördüğünü söyledi.



G-20’nin dünyadaki en önemli devletlerarası ekonomik işbirliği forumu durumunda olduğunu anlatan Erdoğan, G-20 üyelerinin global gayri safi milli hasılanın yüzde 85, küresel ticaretin yüzde 75, dünya nüfusunun da üçte ikisini temsil ettiğine işaret etti. 1999’da kurulan ve çalışmalarını 2008 yılından bu yanan liderler düzeyinde sürdüren G-20’nin, küresel sorunlara küresel çözümler bulmayı hedeflediğini belirten Erdoğan, bu oluşumun ülkelerin yanı sıra iş adamları, çalışanlar, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları, gençler ve son olarak da ilk defa Türkiye’nin dönem başkanlığında kadınlar gibi açılım gruplarıyla geniş bir tabanı da içerdiğini vurguladı. Erdoğan, DEİK’in de bu çerçevede G-20 çalışmalarına ciddi katkı verdiğini kaydetti.



"KAPSAYICILIK İLKESİNİ, ADALET ANLAYIŞINI DA İÇERECEK ŞEKİLDE YENİDEN YORUMLADIK"

Türkiye olarak G-20’nin güçlü, dengeli, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefini güçlendirmek için önemli çalışmalar yürütüldüğünü söyleyen Erdoğan, "Şu ana kadar 70 kadar toplantının yapıldığı bu süreç içerisinde özellikle dönem başkanı olarak ’kapsayıcılık’ ilkesini, adalet anlayışını da içerecek şekilde genişlettik, yeniden yorumladık. İki ve üçüncü başlıklar olarak ’uygulama’ ve ’yatırımlar’ öncelikleriyle birlikte G-20 çalışmalarına yeni bir vizyon kazandırdığımıza da inanıyorum" dedi.



"GENÇ VE KADIN İSTİHDAMINA ÖZEL ÖNEM VERİLMESİ GEREKİYOR"

Küresel ve yerel düzeyde desteklenmeyen bir kalkınmanın kimseyi mutlu etmeyeceğinin altını çizen Erdoğan, "Ekonomik büyüme ve refahtan toplumların tüm kesimlerinin hak ettikleri payları almasını, bunu sağlayamadığımız sürece hedeflenen büyüme oranlarına ulaşılabilmesi mümkün değildir. Bu çerçevede genç ve kadın istihdamına özel önem verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Aynı şekilde ekonominin bel kemiği olan KOBİ’lerin güçlendirilmesi gerekiyor" diye konuştu.

Erdoğan, dünya sadece gelişmiş ülkelerin faaliyet alanı olarak görülemeyeceğini belirterek, "Eğer öyle görülüyorsa burada çok ciddi bir yanlış vardır. Düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkelerin sorunlarının da küresel düzeyde ele alınması ve çözümü yönünde ortak gayret sarf edilmesi şarttır. Biz tüm bu konuları ’kapsayıcılık’ başlığı altında Antalya zirvesinde gündeme getiriyoruz. G-20’nin en önemli ihtiyaçlarından biri de alınan kararların uygulamaya geçmesi ve takibidir" ifadelerini kullandı.

"OTURDULAR, KONUŞTULAR VE DAĞILDILAR"

"Acemlerin güzel bir ifadesi vardır. ’Oturdular, konuştular, dağıldılar.’ Eğer bizler de oturup, konuşup ondan sonra dağılacaksak bundan hiçbir netice çıkmaz" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Önemli olan oturacağız, konuşacağız ama bunu neticelendireceğiz yani takip etmek suretiyle bunun neticelerini alacağız. Eğer bunu uluslararası bu tür toplantılarda yapabiliyorsak, bunları takip edebiliyorsak o zaman dünya hep birlikte o kalkınmayı yakalayabilir diye inanıyorum. Bilhassa yüzde 2’lik global büyüme hedefine ulaşılması için tüm ülkelerin yapması gereken çalışmaları bizler titizlikle takip ettik, ediyoruz. 2015 yılının bu konuda çok önemli mesafelerin kat edildiği bir dönem olduğuna inanıyorum."

"DÜNYADA 2030 YILINA KADAR 70 İLA 90 TRİLYON DOLAR ALT YAPI YATIRIMINA İHTİYAÇ VAR"

Küresel büyümenin motor gücünün yatırımlar olduğuna dikkat çeken Erdoğan, ticaretin artırılması ve altyapı yatırımlarındaki eksiklerin giderilmesi yönünde ortak adımlar atılmasına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dünyada hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin 70 ila 90 trilyon dolar arasında bir altyapı yatırımına ihtiyaçları olduğu hesaplanıyor. Ne zaman kadar? 2030 yılına kadar bunun halledilmesi gerekiyor. Eğer siz alt yapı yatırımlarını gerçekleştiremiyorsanız zaten bu yatırımların gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu yatırımların hangi yolla halledilebileceği hususu eğer sorulacak olursa burada da kamu-özel ortaklığı olmadan bunun gerçekleştilebilmesi mümkün değildir. Esasen bunun için dünyada yeteri kadar finans imkanı da var. Bunları bütün yapmış olduğumuz gezilerde, görüşmelerde yerinde tespit ediyoruz. Ancak burada kıskançlığın bir kenara konulması, bu imkanının harekete geçirilebilmesi için G-20 ülkeleri başta olmak üzere tüm devletlerin somut ve kapsamlı yatırım stratejileri geliştirmeleri gerekiyor."

"FİNANSMAN İHTİYACININ GİDERİLMESİNDE İSLAMİ FİNANS DA DEVRE ALINMALI"

Finansman ihtiyacının giderilmesinde mevcut araçların yanı sıra İslami finans gibi alternatiflerin de güçlü bir şekilde devreye alınması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, Antalya’daki G-20 zirvesinin bu konuların enine boyuna konuşulacağı, önemli kararların alınacağı bir toplantı olacağını ifade etti.

G-20’nin gücünün, bu platformda üzerinde uzlaşmaya varılan konuların üye ülkeler tarafından gerçekleştirilme imkanı bulunmasından kaynaklandığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ekonomi elbette G-20’nin asıl varlık gerekçesidir ama günümüzde ekonominin siyasetten, sosyal gelişmelerden, özellikle güvenlikten ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Örneğin ülkemiz, Güneydoğu ve Doğu eğer bugün yatırım alamıyorsa tek sebebi bunun güvenliktir. Eğer güvenlik sorunu olmamış olsa ben inanıyorum ki yerli ve küresel sermaye buralara da yatırımlarını rahatlıkla yapacaktır. Ama her türlü teşviğe rağmen bugün altı ve beşinci bölgeler beklediğimiz yatırımları almıyorsa tek sebebi bunun özellikle terördür. Örneğin, Ukrayna krizinin yol açmış olduğu siyasi ve diplomatik sorunların çok ciddi ekonomik yansımaları olmuştur. Geçmişte Irak’ta, Afganistan’da, dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan güvenlik sorunları benzer sorunlara yol açmıştı. Şimdi de aynı şekilde Suriye meselesi, insani boyutunun, terör boyutunun yanısıra ekonomik sonuçlar da doğuruyor."

"SURİYE VE IRAK MESELESİ G-20’NİN ASIL AMACINA AYKIRI DEĞİL"

"Bizim G-20 gündemine Suriye ve Irak meselesini de dahil etmemiz etmemiz bu bakımdan platformun asıl amacına aykırı değildir" diyen Erdoğan, "Tam tersine G-20’nin uluslararası alanda çok ciddi şekilde boşluğu hissedilen bir küresel çözüm mekanizması olmaya aday olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu yapının sahip olduğu kapsamlı ve etkin temsil gücüyle global, siyasi ve sosyal sorunların çözümünde daha etkin bir rol oynaması tüm insanlığın hayrına olacaktır" ifadelerini kullandı.

Uluslararası kuruluşlardaki temsil adaletsizliklerine karşı itirazını her fırsatta ifade ettiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Özellikle Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin mevcut yapısına karşı ’Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek getirdiğimiz eleştirinin BM üyesi ülkelerin çoğunluğu tarafından paylaşıldığını biliyorum. Fakat böyle bir oluşuma, böyle bir adımı atmaya tabii ki şu anda gücü elinde bulunduranlar olumlu yaklaşmıyorlar. Artık dünya, Birinci Dünya Savaşı’nın şartlarını yaşamıyor. Ve dünyada 200’ü bulan ülkelerin, 5 ülkenin veya bu 5 ülkeden bir tanesinin dudakları arasına mahkum edilmesi kabul edilemez. Bu 5 ülkede bakıyorsunuz 3 Avrupa ülkesi var, 1 Asya ülkesi var, 1 tane de malum Amerika. Peki dünyadaki diğer kıtaları hangi ülkeler temsil ediyor. Dini inanç grupları olarak baktığımızda orada dünyadaki tüm inanç grupları temsil edilmiyor. Bu bir adaletsizliği getiriyor. Eğer dünya adalet üzerine tesis edilmezse dünyada gelişimi, adaleti beklemek mümkün değildir."

"AYLİNLER ÇOK, HEPSİ ORADA MAALESEF ÖLÜP GİDİYORLAR"

BM’deki adaletsizliğin Suriye’de yaşanan gelişmelerde de görüldüğüne dikkat çeken Erdoğan, "Bakın 4.5 yıl oldu. 4.5 yıllık süre içerisinde Türkiye, 2.5 milyon mülteciyi kabul etti. Suriye’de 370 bin insan en alçak, en hunhar şekilde katledilirken harekete geçmeyen bir yapının insanlığın vicdanının ibra olabilmesi mümkün değildir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dengeleri değil insanlığı, bizatihi insan hayatını öncelik olarak almayan uluslararası kuruluşlar, belki hukuki statüye sahip olabilirler ama meşruiyet sorunlarını asla aşamazlar. Suriye’de ölen her masumun kanı, bu acıyı önleyebilme gücüne sahip olduğu halde şu veya bu sebeple bunu yapmayan tüm ülkelerin, tüm kuruluşların eline bulaşmıştır. İşte bu sabah yine 14 tane, botla kaçarken ölen mülteci var. Yaklaşık 20 kadar kurtarılabildi ama diğerleri ne yazık ki o azgın dalgalar arasında boğulup gitti. İlla bir Aylin mi olursa dünya ayağa kalkacak Aylin olmadığı zaman dünya ayağa kalkmayacak mı? Ama bakın bunların arasında Aylinler çok, hepsi orada maalesef ölüp gidiyorlar. İnsanlık tribünden izliyor, ’ah ah, vah vah’ olmaz böyle bir şey. Burada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi yazılmakla mı kalacak, az önce söylediğim gibi ’oturdular, konuştular, dağıldılar’ şeklinde mi olacak yoksa bizim yapmamız gereken nedir, biz nasıl adımlar atalım ki bu işi çözelim... Daha önce de söylemiştim, ’Ben 3 bin tane seçip alabilirim, öbürü ben bir 30 bin kadar alabilirim.’ Tamam da sizin hepinizin gayri safi milli hasılası Türkiye’nin fevkinde, üstünde. Ama Türkiye şu anda 2.5 milyon almış. Şu anda bunların her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Bunların bir kısmı konteyner kentlerde bir kısmı modern çadır kentlerde, ülkemize barınıyor."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN MÜLTECİ SORUNUNA 3 MADDELİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ

Mülteci krizine ilişkin 3 maddelik çözüm önerisi sunan Erdoğan, "Biz bunun karşısında 3 tane madde getiriyoruz. Diyorum, gelin Eğit-donat’ı yapalım. Gelin terörden arındırılmış bölgeyi ilan edelim. Gelin uçuşa yasak bölge ilan edelim ve bu işi çözelim. Hem Suriye’den çıkan Avrupa’ya, şuraya buraya gitmez. Bizde de şu anda bulunanları o bölgede kurulacak olan -süratle bunları yapabiliriz- konutlarıyla her şeyiyle oraya yerleştirelim" dedi.

Yunanistan’a o kritik dönemde Avrupa Birliği’nin (AB) 400 milyar Euro destek verdiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunun cüzi bir kısmı hibe, büyük bir kısmı kredi. Bütün bu olanlar karşısında ben Türkiye’nin bir evladı olarak, bakın Cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum, dertliyim. Ama halkımın da bu konuda çok dertli olduğunu biliyorum. Çünkü bizim genlerimizde bu var. Bizim yapımızda bu var. Ama diğerlerini de bu işe ele atmaya davet ediyorum. Türkiye sadece kamplarda barınan 280 bin misafiri için 8.5 milyar dolar harcadı. İllerde yaşayanları söylemiyorum. 2 milyonu aşkın Suriye ve Iraklı İstanbul başta olmak üzere ki şu anda İstanbul’da 500 bine yakın mülteci var. Çeşitli şehirlerimizde kendi imkanlarıyla, hayır kurumlarımızın ve vatandaşlarımızın yardımlarıyla hayatlarını sürdürüyor. Türkiye’nin bu konuda yaptığı fedakarlığı maddi bir karşılıkla ifade edebilmek mümkün değildir. Biz bir yerden talimat alarak ve birilerinin tavsiyesiyle bu adımı atmadık. Olay oldu, sınırlarımıza dayandılar ve o bombalardan, varil bombalarından kaçan insanları biz sınırlarımızı açtık ve kabul ettik. Avrupa Birliği, Türkiye’deki sığınmacılar için şu anda kaynak tartışması yaparken bir defa bu hususu göz önünde bulundurmalıdır. Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kardeş, komşu, dost olarak kabul ettiğimiz Suriyeli, Iraklı misafirlerimize sahip çıkmayı sürdürürüz. Uluslararası yardımlar sadece işimizi kolaylaştırır. Daha iyi hizmet verebilmemizi sağlar. Biz oradan gelecek herhangi bir desteği, parayı kalkıp da kasamıza almak için değil bu yardımların kalitesini artırmak için kullanırız."

Kaynak: İHA