Başbakan Davutoğlu Açıklaması (3)

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şimdi ben buradan ki arkamda Hazreti Mevlana'nın mübarek makamı var, bütün Türk, Kürt seçmenlerin hepsine sesleniyorum; gelin bu farklılıklara karşı birleştirici bir siyasetin, gönül açıcı bir dilin, gönülleri birleştiren bir üslubun öncüsü olalım. Gün bugündür" dedi.

Konya'da katıldığı TRT'nin canlı yayınında gündeme dair soruları yanıtlayan Davutoğlu, siyasetin rekabet olduğunu, husumet olmadığını söyledi.

HDP'nin "kendilerinin olduğu yerde başka hiçbir siyasi partiyi istemediğini" vurgulayan Davutoğlu, "Çok övdükleri Kobani'de, Haseke'de alternatif bir Kürt hareketine izin veriyorlar mı? Hayır. Çünkü bunlar Stalinist. Bunlar tamamen totaliter Stalinist bir ideolojinin peşindeler. Buna karşı Türkiye'de her yerde siyaset yapmayı teşvik eden tek parti AK Parti" diye konuştu.

"HDP'ye giden bazı oylar. Daha önce AK Parti'de olduğu ifade edilen. Muhafazakar, dindar kesim. Çok geniş bir kesim bunlarla ilgili bir ihmal edilmişlik var mı?" sorusu üzerine Davutoğlu, bunu etüt ettiklerini ancak bir ihmal edilmişlik kanaatinde olmadıklarını bildirdi.

Birkaç faktörün burada etkili olduğunun altını çizen Başbakan Davutoğlu, "Ancak öyle bir dönemden geçiyoruz ki etnik milliyetçilik her yerde tırmandırılıyor ve ortak paydada birleştiren unsurlardan daha çok ayrıştırıcı unsurları öne çıkan bir sosyopolitik atmosfer var, bütün bölgede hatta dünyada" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bu etnik milliyetçilik dalgası ister Türkler, ister Kürtler, ister Araplar için olsun yıkıcı, bölücü, parçalayıcı bir dalga. Halbuki bizim çok geniş bir ortak kültür havzamız var. Maalesef son dönemde bir taraftan bölücü terör örgütünün bölgede estirmeye çalıştığı baskıcı hava, diğer taraftan Suriye'de, Irak'ta bölgede yaşananların getirdiği daha içe kapanmacı ve kimliğe sığınmacı hava. Üçüncü olarak da uluslararası çevrelerin de tahriki ile sanki AK Parti'yi durduracak tek unsur HDP'nin ve Kürt oylarının AK Parti karşıtlığında konumlandırılması diye yürütülen bir özel kampanya, bütün bunlar bir araya geldiğinde göreceli bir oy kaymasından bahsedebilirdik 7 Haziran için. Ama benim şimdi gördüğüm, Kürt seçmenin de kendi içinde bir değerlendirme yaptığı ve birçok yerde eminim 7 Haziran'dan daha farklı bir tablo ortaya çıkacak."

Bakanlar Kurulu üyelerine bakarken, "şu Kürt, şu Zaza, şu Arap kökenli, şu Türk" diye bakmadığını anlatan Davutoğlu, "Böyle baktığımda o an benim başbakanlığı bırakmam gerektiğini düşündüğüm andır. Nasıl ben Bakanlar Kurulu'nda bir tefrik yapamazsam, her biri benim kardeşim, dava arkadaşımsa aynı şekilde vatandaşlarımız arasında tefrik yapıcı bir siyaset dilini biz hiçbir zaman benimsemedik, benimsemiyoruz" diye konuştu.

Kürt seçmen, Alevi seçmen, Türk seçmen gibi bir siyaset dilini geliştirmeye hiçbir zaman tevessül etmediklerini aktaran Davutoğlu, kendisinin Konya'da ne söylüyorsa, Diyarbakır'da da aynı konuşmayı yaptığını dile getirdi.

Davutoğlu, şunları söyledi:

"Özü aynıdır, mesaj aynıdır. Memnuniyetle gördüğüm şudur ki alandan gelen sloganlar da neredeyse aynı. İşte aradaki fark bu. HDP'nin bu seçmene söylediği şey 'siz farklısınız.' 'Biz' derken bile kastettikleri etnik milliyetçilik temelinde bir 'biz.' MHP'de başka bir temelde yine aynı ayrıştırıcı bir 'biz' tanımını yapıyor. Biz ise o 'biz'in içine hepsini alıyoruz. Şimdi ben buradan ki arkamda Hazreti Mevlana'nın mübarek makamı var, bütün Türk, Kürt seçmenlerin hepsine sesleniyorum; gelin bu farklılıklara karşı birleştirici bir siyasetin, gönül açıcı bir dilin, gönülleri birleştiren bir üslubun öncüsü olalım. Gün bugündür. Eğer 5 sene önce, 10 sene önce birileri Suriye'de bu birleştirici dili kullanabilse bu acılar yaşanmazdı. Eğer 20 sene önce Irak'ta birileri birleştirici dili kullanabilse bu acılar yaşanmazdı. Ama bugün eğer Musul Arap şehri, Erbil Kürt şehri, Telafer Türkmen şehri, Bağdat, Necef Şii şehri diye bölünmüşse bunda o etnik milliyetçilik zihninin getirdiği unsurlar var. Biz 20 sene, 30 sene sonra dahi, 50 sene, 100 sene sonra dahi eğer Diyarbakır'ın Kürt olduğu kadar Türk, Konya'nın Türk olduğu kadar Kürt, bütün halkımızın şehri olduğunu ve ortak bir zeminde buluştuğumuz gerçeğinden hareket edersek, o günlerde de bu yaşanacaksa şimdiden hepimizin bu etnik kimliklerin getirdiği bölücü, parçalayıcı hususlardan uzaklaşmamız lazım bunun için 1 Kasım büyük bir şans."

1 Kasım'ın önemine dikkati çeken Davutoğlu, "1 Kasım'da eğer parçalayıcı kimlikler yerine bütünleştirici bir kimliği, ayrıştırıcı dil yerine, bütünleştirici bir dili, Hazreti Mevlana'nın dilini egemen kılarsak, eminim sadece önümüzdeki 4 yılı değil, sonraki belki onlarca yılı da kurtarmış olacağız. Ama eğer herkes kendi mahallesine sığınır, kendi mahallesinde kendi etnik ya da mezhebi cemaati ile bir araya gelmeyi tercih ederse işte o zaman geleceğimize en büyük dinamiti kendi ellerimizle koymuş oluruz" değerlendirmesini yaptı.

- "Herkes kendi mahallesinden çıksın kucaklaşalım''

"Herkes kendi mahallesinden çıksın kucaklaşalım" cümlesini sürekli olarak dile getirdiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "ayrımcı dili yerle bir edelim" çağrısında bulundu.

Davutoğlu, 1 Kasım'da yeni siyaset dilinin bu olacağı ümidiyle bir seçime gittiklerini anlatarak, bunu da yapabilecek tek partinin AK Parti olduğunu vurguladı.

Alevi ve Kürt vatandaşların ortak hedef üzerinde bir katılım sorunlarının olup olmadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, "Tabi her şey düzeldi, her şey çözüldü dememiz çok zor. İnsan olan her yerde çok güzel işler olduğu gibi hatalar da olur. Önemli olan ortak akıl, ortak kültür vasatında hataları minimize etmek. Siyasetin omurgasını, tahkir eden bir omurga olmaktan çıkarıp, kabul eden, aidiyet hisseden, muhabbet dili hisseden bir yere taşımak. Bütün mesele bu. Bu sorunların hepsini biz kendi irademizde aşarız. Eğer biz irademizde aşma birliği, beraberliği gösteremezsek başkalarının iradelerine mahkum olmaya başlarız ki ülkelerin halkların sonunu getiren de budur" açıklamasını yaptı.

- AK Parti'nin vaatleri-

1 Kasım'a yönelik AK Parti'nin vaatlerinin hatırlatılarak, muhalefet partilerinin "biz söyledik, köşeye sıkıştınız şimdi siz de bizi taklit edip vaatte bulunuyorsunuz" dediğinin hatırlatılması üzerine Davutoğlu, bunun doğru olmadığını söyledi.

AK Parti olarak açıkladığı vaatlerin önemli bir kısmını 7 Haziran öncesinde de söylediklerini bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Mesela doğum hediyeleri, şubat ayında açıkladığımız Ailenin Güçlendirilmesi ve Nüfus Dinamizminin Korunması Paketi'nde var. Ben bunu yanımda 6-7 bakanla açıklamıştım. Mesela, iş başı eğitimi üzerinden 6 aylık maaşın devlet tarafından ödenmesi, yine şubat ayında açıkladığım istihdam paketinde var. Birçok husus fakat bunun halka anlatımı esnasında bir eksiklik oldu bunu kabul ediyorum. Ama 7 Haziran'dan sonra ek hususlar getirdik. Bütün bu vaatlere baktık ve hani başta söyledim; 7 Haziran'dan sonra geniş anket çalışmaları yaptık, o anket çalışmalarında halkımızın bizden beklentilerinin ne olduğunu tekrar tekrar sorduk ve o beklentiler etrafında bu vaatleri daha da güçlendiren, özgün bir takım yeni vaatlerle besleyen bir paket açıkladık. Mesela buradaki özgünlük diyelim 6 aylık maaşı 1 yıla çıkardık. İş kuracak gençlere 50 bin lira vermek, sonra 100 bin lira faizsiz kredi vermek... Bu tamamıyla son dönem yaptığımız çalışmalarla ortaya çıkan özgün bir düşünceydi."

(Sürecek)

Kaynak: AA