Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Külliye Eleştirilerine Esprili Yanıt

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni eleştirenlere esprili bir dille yanıt vererek, "Görüyorsunuz altınlarla kaplı burası, şu gördüğünüz sarımsı renkler var ya onları altın zannediyorlar. Bizim kullandığımız klozetler de hep altın kaplama" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 81 ilden gelen vatandaşlara resepsiyon verdi. Resepsiyonda davetlilere hitap eden Erdoğan, 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen cumhuriyetin bu topraklardaki bin yıllık varlığın yeni bir heyecanla teyidi olduğunu belirtti.

"Cumhuriyetimiz 4 kıta, 7 iklimde hüküm süren 600 yıllık çınarımız Osmanlı Devleti ile birlikte bu milleti tümüyle boğmaya, yok etmeye çalışanlara karşı hala dimdik ayakta olduğumuzu haykırışımızın adıdır" ifadesini kullanan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm eksiklerine, aksaklıklarına rağmen 92 yıldır yaşatılan ve daha uzun asırlar boyunca yaşatılacak son devlet olduğunu vurguladı. Erdoğan, Türk milletinin bu coğrafyadaki bin yıllık varlığının her döneminde olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de ülkenin bütünlüğü, milletin birliği ve devletin bekasının, şehitlerin canları, gazilerin fedakarlıklarıyla ayakta tutulduğunu söyledi.



"ALLAH ONLARDAN RAZI OLSUN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malazgirt’te Anadolu kapılarını milletimize açan Sultan Alparslan’dan başlayarak, Haçlı orduları karşısında bu toprakları savunan Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan’a, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’ye, İstanbul’un Fatihi Sultan Mehmet’e, devletin adaletle ayakta duracağının sembolü Kanuni Sultan Süleyman’a, diplomasi dehası İkinci Abdülhamid Han’a, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı ve Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal’e kadar bugünlere ulaşmamızda liderliği olan, emeği geçen, katkısı bulunan tüm kurucu büyüklerimizi, tüm kahramanlarımızı, onlarla birlikte tüm şehitlerimizi, gazilerimizi rahmetle, minnetle, tazimle yad ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Mekanları cennet olsun" diye konuştu.

Cumhuriyetin 92 yaşında olduğunu belirten Erdoğan, yine bu yıl Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun 716. yıldönümü olduğunu, aynı zamanda bu yıl Türk milletinin bu topraklardaki ilk devleti olan Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşunun 94. yıl dönümünün idrak edildiğini belirtti.

"BİR TAKIM KÖKSÜZLERİN, GAFİLLERİN AKSİNE..."

Dünyada aynı coğrafyada kesintisiz bir şekilde böyle bir devlet geçmişine sahip pek az milletin olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Geçmişini bilmeyen, tarihini okumayan, ceddini tanımayan bir takım köksüzlerin, bir takım gafillerin aksine milletimiz sahip olduğu bu eşsiz mirasın gayet iyi farkındadır. Bu mirasa sahip çıkmanın, onu yaşatmanın çabası içindeyiz" dedi.

"Cumhuriyet tarihinin bir yönüyle de bu iki anlayışın mücadelesinin tarihi" olduğunu söyleyen Erdoğan, "Kendisini köklerinden koparmak, kendisini başka bir kalıba sokmak isteyenlere karşı milletimiz her fırsatta değerlerini, kültürünü, özünü temsil edenleri destekleyerek bu mücadeledeki tercihini göstermiştir. 14 Mayıs 1950 işte böyle bir tavır koymadır, ’Yeter söz milletindir’ denilen tarih. 6 Kasım 1983 işte böyle bir tavır koymadır, 24 Aralık 1995 işte böyle bir tavır koymadır. 3 Kasım 2002’den beri yaşananlar işte böyle bir tavır koymadır. Yeter söz milletindir, yeter karar da milletindir" ifadelerini kullandı.

TEK PARTİ CHP’Sİ YILLARINA İLİŞKİN İKİ ANEKDOT

Tek parti CHP’si yıllarına, o dönemdeki cumhuriyet anlayışına ilişkin iki anekdot paylaşan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Eski milli eğitim bakanlarından rahmetli Tahsin Banguoğlu, tek parti döneminde bir cumhuriyet bayramında, tören alanında toplananlara konuşma yapmak amacıyla kürsüye çıkar. Selamlamadan sonra konuşmaya ’Cumhuriyet öyle bir şeydir ki...’ diye başlar fakat devamını getiremez. Çünkü o dönemdeki tek parti iktidarının milletin sahipleneceği bir cumhuriyet kazanımı bulup ifade etmek kolay değildir. Rahmetli Banguoğlu sözünün devamını şu şekilde getirmek zorundadır: ’Cumhuriyet öyle bir şeydir ki tadından yenmez.’

Tek parti cumhuriyet döneminin millete bakışına ilişkin bir başka örneği de Sivas’tan rivayet ederler. Bu dönemde Sivas’a Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası, tamamen Klasik Batı eserlerinden oluşan repertuarıyla konser vermeye gider. Sivas halkı biraz da zorla konserin verileceği salona toplanır, -şimdi burada Sivaslılar da var- konserden sonra bir gazeteci salondan çıkanlardan birine ’Konseri nasıl buldunuz?’ diye sorar. Sivaslı’nın cumhuriyet adına halka dayatılan, milletin tarihiyle kültürüyle değerleriyle ilgisi bulunmayan bu etkinlikle ilgili görüşü gerçekten enteresandır. ’Sivas sivas olalı Timur’dan beri böyle zulüm görmedi."

"MİLLETİ YOK SAYDILAR, CUMHUR KABUL ETMEDİLER"

"Cumhuriyet adına milletimiz bu şekilde tariz hatta taciz ediliyordu" ifadesini kullanan Erdoğan, "Kılık kıyafetiyle diliyle inancıyla kültürüyle müziğiyle tanımladıkları bir makbul vatandaş dışında milleti yok saydılar, cumhuru kabul etmediler. Biz insanımızı istiskal eden, aşağılayan bu tür dayatmalara son verdik" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan cumhuriyet bayramı törenlerinde milletin bin yıllık değerlerini, kazanımlarını sembolize eden gösterilerle yepyeni bir anlayışın ortaya konacağını belirterek, "Yarın ki törende aynı orkestra kendi kültürümüzün bir yorumu olan Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe’sini, ünlü besteci Mozart’ın bizim kültürümüzden ilham alarak bestelediği Türk Marşı’nı icra edecek" diye konuştu.

"BİR YANDA FRAKLI, VALSLİ, ŞAMPANYALI CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMALARI"

1940’lı yıllara ilişkin hatıralara bakıldığında cumhuriyet bayramı kutlamaları ile milletin halet-i ruhiyesi ve hayatı arasındaki derin çelişkinin görüleceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bir yanda fraklı, valsli, şampanyalı cumhuriyet bayramı kutlamaları yapılırken kapının hemen dışında ayağına giyecek ayakkabı, sırtına ceket bulamayan, yarı aç yarı tok hayatını sürdürmeye çalışan bir millet şaşkınlıkla bu manzarayı seyretmektedir. Cumhuriyetin bir tarafta cumhurun öteki tarafta olduğu bu manzarayı da uzun bir mücadelenin ardından ortadan kaldırdık. Çünkü cumhur hep birlikte olur, cumhurda ayrım olmaz. ’Sen şurda, ben burda’ denmez, bugün olduğu gibi. Hepimiz bir aradayız. Çünkü burası cumhurun evi, burası milletin evi. Burası benim şahsımın çalışma yaptığı yer ama sizlerle beraber.

Bugünlere gelmek kolay olmadı. 28 Şubat dönemini hatırlarsınız, dönemin milletten, milli iradeden yetki alarak işbaşına gelmiş meşru hükümetine karşı tüm saldırılar, cumhuriyet sütresinin gerisine saklanılarak yapılıyordu. Cumhuriyet adına cumhurun yani milletin iradesi yerle bir edilmeye çalışılıyordu. Aynı şekilde 2007 yılında ülkemizde cumhuriyet mitingleri yapıldı. Cumhuriyet adı kullanılarak yine cumhurun, milletin iradesine saldırıldı. Vesayeti korumak adına demokrasiye, özgürlüklere, hukuka yani milletin tüm kazanımlara yönelik hücumların kılıfı olarak hep cumhuriyet lafzı kullanıldı. Cumhuriyetin özüyle, ruhuyla en küçük bir ilişkisi bulunmayanlar, kendi ideolojilerinin, kendi nüfuzlarının, kendi çıkarlarının gizli iktidarlarını sürdürmek adına bu kavramı istismar ettiler. Açık söylüyorum, bu istismar en çok ’cumhuriyet’ kavramına zarar vermiş, milletle devlet arasına mesafe koymuş, milletimizin son bağımsız devletinin yönetim biçimi olan cumhuriyete dört elle sarılmasını zorlaştırmıştır. Gerçekçe cumhuriyetin ifade ettiği manaya düşman olanların, bu kavramı istismar ederek gösterdikleri ikiyüzlülük, bu dönemde ayan beyan ortaya çıkmıştır."

"GÖRÜYORSUNUZ ALTINLARLA KAPLI BURASI"

"Bugün burada memnuniyetle ifade etmek isterim ki artık cumhuriyet ülkenin ve halkın adeta iliğini sömüren vesayet odaklarının değil bizatihi cumhurun, milletin uhdesindedir" diyen Erdoğan, "İçinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi de devletle milletin buluşmasının, cumhuriyetin sahibinin ’şu kurum veya bu kesim’ değil bizzat cumhuriyet olduğunu sembolüdür. Tarihimizden ve kültürümüzden ilham alınarak... Öyle tasarladık, bizzat kendim de bununla ilgilendim. Dedim ki ’Biz Selçuklu’dan geliyoruz. Öyleyse Selçuklu’yu burada görmemiz lazım.’ Dışarıdan bakarsanız Selçuklu mimarisini görürsünüz. İçeriye girildiğinde Osmanlı’yı görürsünüz çünkü Osmanlı dar yerde yaşamayı sevmezdi. Taban, tavan yüksekliği rahat olacak, huzurlu olacak. Elhamdülillah burada o da var. İşte görüyorsunuz. Dedik ki burası aynı zamanda akıllı bina olacak, çevreci bina olacak. Hep görüyorsunuz altınlarla kaplı burası. Şu gördüğünüz sarımsı renkler var ya onları altın zannediyorlar. Bizim kullandığımız klozetler de hep altın kaplama" ifadelerini kullandı.

"BU MAKAM 10 AĞUSTOS’TA OLDUĞU KADAR SALDIRIYA UĞRAMADI"

Geçmişte Cumhurbaşkanlığı makamının tek bir kimliğin, tek bir anlayışın, tek bir hayat biçiminin hakim olduğu, kapısından sadece bu formata sahip kişilerin girebildiği bir yer olduğunu söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün Cumhurbaşkanlığı makamı işte bugün olduğu gibi ülkenin 81 vilayetinden tüm vatandaşlarımızın geldiği, ağırlandığı, el üstünde tutulduğu bir yerdir. Dikkat edin Cumhurbaşkanlığı makamında 27 Mayıs ve 12 Eylül gibi darbecilerin oturduğu dönemleri gördük. 28 Şubat’ta olduğu gibi bu makamın vesayetin sesi haline dönüştüğü zamanlar yaşandı. Ama hiçbirinde bu makam 10 Ağustos 2014 tarihinden bugüne kadar olduğu gibi bir saldırıya, hücuma, eleştiriye hatta hakarete uğramadı. Cumhurbaşkanlığı makamında darbecilerin oturmasını içlerine sindirenler şimdi aynı makamda doğrudan milletin oylarıyla göreve gelen birinin yani şahsımın bulunmasına tahammül edemiyorlar. Şüphem yok. Çünkü bunların ne cumhuriyet diye bir dertleri var ne demokrasiye inançları var ne de cumhura, millete, onun tercihlerine saygıları var. Cumhursuz cumhuriyet, halksız demokrasi özlemi içinde olanlarla milletimizin mücadelesi dün olduğu gibi bugün de sürüyor. Cumhuriyeti uhdesine geçiren milletimiz, yıllarca bu kavramı kullananların ellerinden bir istismar araçlarını da almıştır. Artık cumhuriyetimizin sahibi milletimizin ta kendisidir. Sembolü de işte bu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’dir. Bundan sonra hiç kimse cumhuriyet adına, cumhuriyeti korumak adına, cumhuriyetin tehlikeye düştüğü iddiasıyla ortaya çıkarak vesayet hevesini hayata geçirmeye çalışamayacaktır."

"İLK 80 YILLA SON 12 YILDA YAPILANLAR KARŞILAŞTIRILDIĞINDA KİMİN GERÇEK CUMHURİYETÇİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKACAKTIR"

Söz konusu değişimin sadece simgesel değil, çok güçlü bir altyapıya, çok güçlü bir arka plana sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Cumhuriyetimizin ilk 80 yılında yapılan işlerle, son 12 yılında yapılanlar karşılaştırdığımızda ortaya çıkan tablo kimin gerçek cumhuriyetçi, kimin de sadece istismarcı olduğunu tüm çıplaklığıyla ortaya koyacaktır. Bununla da yetinmedik, ülkemizin ve milletimizin geleceği için geliştirdiğimiz vizyonun odağına cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023’ü hedef olarak belirledik. Artık cumhuriyetin bugünün ve geleceğinin sorumluluğu cumhura ve onun temsilcisi olan Cumhurbaşkanına, Meclis’e, Hükümete aittir. Bu bakımda bugün kutlama törenleri kapsamında bir araya geldiğimiz cumhuriyetimizin 92. yıldönümü farklı bir anlama, farklı bir öneme sahiptir."

Yarın Hipodrom’da yapılacak kutlamaların çok farklı olacağını ifade eden Erdoğan, resepsiyona katılanları da kutlamara davet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra vatandaşların arasına giderek onlarla tek tek tokalaştı ve ayaküstü sohbet etti.
Kaynak: İHA