Elazığ'da Ortadoğu Meselesi Ve Türkiye'nin Geleceği Paneli

Elazığ Türk Ocakları tarafından “Ortadoğu Meselesi ve Türkiye’nin Geleceği” konulu panel düzenledi.

Elazığ'da Ortadoğu Meselesi Ve Türkiye'nin Geleceği Paneli
Öğretmenevi konferans salonunda düzenlenen panele, MHP milletvekili Yavuz Temizer, Ağın Belediye Başkanı Yılmaz Serttaş, Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz, Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yunus Koç, Şube Başkanı Habip Yaşar, Prof. Dr. Yunus Koca, Prof. Dr. Mustafa Öztürk, Prof. Dr. Orhan Kılıç, MHP İl Başkanı Abdulvahap Erdem ve çok sayıda davetli katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan panelin açılış konuşmasını yapan Yaşar, 103 yıl önce kurulan Türk ocaklarının bir kültür ocağı olduğunu söyledi.

Allah, hak ve hakkaniyet yolunda Türk milletine, İslam alemine ve bütün insanlığa hizmeti alışkanlık haline getirilen gönül adamları topluluğu olduklarını anlatan Yaşar, “Sevr de Mondros’ta Kurtuluş Savaşı’nda oluşturulan şartlar ne ise, bugünde küresel güçlerin kurduğu derin yapıların himayeleri ile desteklenen ve ülkeyi ahtapot gibi saran etnik bölücü, fitne yani PKK’nın son yıllarda Türkiye ve Suriye üzerinde Ortadoğu ve İslam coğrafyasının yeniden dizayn etme çabalarıyla karşı karşıyayız. Yakın zamana kadar Türkiye’yi tehdit eden siyasi Kürtçülük hareketini yürüten PKK ve KCK vardı. Bu bizim iç meselemizdi. ABD’nin 2003’te Irak’a girmesiyle oluşan otorite boşluğu, sosyolojik zeminin boşluğu olarak IŞİD’i doğurdu. ABD bir yerden PKK’yı kınarken diğer taraftan PYD/ YPG gibi taşeron örgütleri alandaki silahlı güçler haline getirdi. Güvenilir müttefik olarak bağrına basıyor ve silahlandırıyor. Devlet yetkilileri kamu güvenliğinin zaafa uğradığını söylüyorlar. Bu da gösteriyor ki PKK bölgede hakimiyet kurma suretiyle yerel otoriteyi güçlendirerek isyan ile olayların boyutlarını verilen şehit sayısı yakılan şehirlerdeki tahribatın neticesini ortaya koydu” dedi.

“90’LAR YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICINI TEMSİL EDER”

Türk Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr Mehmet Öz ise, sıkıntılı bir sürecin yaşandığını belirterek, “Türkiye sadece bir seçim yaşamıyor. Şuanda Türkiye aslında geleceğiyle ilgili gelecek virajdan önemli noktasındadır. Bu süreç yeni başlamadı. Bu konu benim genel başkan olduğumda yazdığım ilk yazılardan birinin başlığıydı. Türkiye kritik bir dönemeçtedir. Bu kritik dönemi nasıl atlatacağımız çok önemlidir. Bu mesele Türkiye meselesi değil aslında dünya çapında mühim bir süreçten geçilmektedir. Ortadoğu ile Türkiye’nin geleceği arasındaki ilişkiyi başlığımız çok net ortaya koyuyor ama aslında mesele daha büyüktür. 1990’lar dünyada yeni bir dönemin başlangıcını temsil eder. Soğuk savaşın bitmesiyle başlayan yeni bir süreç söz konusudur. Hemen 90’ların başında Amerika’nın Irak’a gerçekleşti. Aynı tarihlerde meşhur bir makale Medeniyetler çatışması yazıldı. Onun üzerine büyük bir tartışma oldu. Bende birkaç makaleyi ve tezi Türkçeye çevirdim. Bu tez tesadüfen ortaya atılmış bir tez değildir. Bir bilim adamı bir yerde oturuyor. Dünyayı okuyor ve bir tez ortaya atıyor değil. Bir politika oluşturuyor. Dünyadan medeniyetler çatışmadı diye yeni bir dönem başlıyor. Bunun içinde bir kavram çok önemlidir” diye konuştu.

“TÜRKİYE OLARAK EKSİKLERİMİZ VAR”

Medeniyet içi çatışma olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öz, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Şuanda İslam dünyasının yaşadığı budur. İslam dünyası kendi içinde bir çatışma ortamına sokulmuştur. Diğer bir kavram vardır oda bölünük ülke kavramdır. Kendi içinde ideolojik veya başka veya başka sebeplerden dolayı bölünme yaşayan ülkeler ve Türkiye’yi o kategoride zikretmiştir. Türkiye’nin içinde de bu sıkıntı yaşanacaktır diye. Bunlar kehanet değildir. Ortada biri var. İslam dünyasının parçalanmışlığı zaten belli ama bir çatışma yoktur. İran-Irak savaşı oldu bitti. Dünyanın geleceğini tasarlayan güçler bazı argümanları öne sürerler. O şartları da kullanarak bunu gerçekleştirirler. Burada büyük güçler her şeyi yapıyorlar bizim zaten aktör olma şansımız yok. Biz sadece edilgen insanlarız demek istemiyorum. Bizimde İslam dünyası olarak, Türkiye olarak kabahatlerimiz, kusurlarımız ve eksiklerimiz var. Biz bunu aşmak için elimizden gelen gücü, gayreti birleştirip bir çaba içerisinde olabiliriz. Ama büyük planı bilmemiz lazım. Makro planda bu var. Bunun oturduğu ayaklar vardır. Cetvelle Arapların sınırları çizildi. Araplar önce birleşik büyük bir devlet vaat edilmişken büyük güçlerin işine gelen bir parçalı siyaset ve bugün oda yetmiyor.”

Panel, Prof Dr. Yunus Koç, Prof. Dr. Mustafa Öztürk ve Prof. Dr. Orhan Kılıç’ın sunumlarının ardından sona erdi.
Kaynak: İHA