Ankara'daki Kobani Eylemleri Davası

ANKARA  - Kobani'deki (Ayn El Arap) saldırılar bahanesiyle Ankara'da geçen yıl 7 Ekim'de gerçekleştirilen izinsiz gösterilere katılarak "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası", "Güvenlik Güçlerine ve Kişilere Etkin Eylem" ile "Mala Zarar Verme" suçlarına muhalefet ettikleri gerekçesiyle açılan davada, 49 kişinin yargılanmasına başlandı.

Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun küçük olması nedeniyle Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya, tutuksuz 23 sanık ile bazı müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmada, kimlik tespitinin ardından söz alan Avukat Özcan Algül, sanıklar arasında bulunan Halil İbrahim Vargün'ün avukat olduğunu bildirdi.

Vargün'ün olay günü Abdi İpekçi Parkın'da bulunan bazı müvekkillerinin yanına giderken gözaltına alındığını belirten Algül, şöyle konuştu:

"Müvekkilim, Kobani eyleminden yargılanmaktadır. Van işçilerinin gözaltına alındığını duyunca bu işçilere destek ve vekillik görevini icra etmek için giderken yolda gözaltına alınmıştır. İsnatla müvekkilim arasında bir bağlantı yoktur. Müvekkilim avukatlık görevini ifa etmek için oraya gitmektedir. Avukatlık Kanunu'nun 58. maddesi gereğince gerekli izinlerin alınması gerekmektedir. Müvekkilim, İnsan Hakları Ankara Şube Başkanıdır. Abdi İpekçi Parkı'nda gözaltına alınmıştır."

Diğer sanık avukatları da Vargün'ün Abdi İpekçi Parkı'ndaki bazı müvekkillerinin yanına giderken gözaltına alındığını, Avukatlık Kanununa göre yargılanması için Adalet Bakanlığından izin alınması gerektiğini ve dava şartının gerçekleşmediğini ileri sürdü.

Hakim İsmail Yıldırım, "Ben iddiaya bağlıyım. İddianamedeki eyleme bakarım. İddianameyi okuyorum ona bakıyorum, bunun dışındaki eylemler beni ilgilendirmez" dedi.

Bunun üzerine avukatlar ile hakim arasında sözlü tartışma yaşandı.

Söz alan sanık bölümündeki Vargün de Van'daki işlerinden çıkartıldıktan sonra Abdi İpekçi Parkı'nda eylem yapan işçilerin müvekkili ve İnsan Hakları Ankara Şubesi Eş Başkanı olduğunu bildirerek, zaman zaman işçileri ziyarete gittiğini söyledi.

Olay günü polisin işçileri parktan uzaklaştırdığını duyması üzerine müvekkillerinin yanına gittiğini belirten Vargün, 7-8 kişilik gruba 50-60 kişilik polisin müdahale ettiğini gördüğünü anlattı.

Vargün, "Onlara engel olmak istedim. 'Darbederek, şiddet uygulayarak gözaltına alınmaz' dedim. Hakkımda işlem yaptılar. Oysa burada dikkat çektiğim nokta polisin özensiz davranışlarıdır. Biz bunlara alışığız ancak Cumhuriyet savcılarının daha dikkatli olması gerekirdi. Haksız yere hakkımda dava açıldı. Görevim nedeniyle orada bulunuyordum. Dava açılmadan önce Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması gerekirdi" ifadesini kullandı.

- Avukatlar salonu terk etti

Hakim Yıldırım, Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması talebini reddettiğini bildirdi.

Sanık bölümünde oturan Vargün, ayağa kalkarak, "Ben çıkıyorum. Sizin de polislerden ve savcılardan farkınız yok, daha da betersiniz" diyerek salonu terk etti.

Diğer avukatlar da adil yargılama koşullarının ortadan kalktığını ileri sürerek duruşma salonundan ayrıldı.

Sanıkların da salonu terk etmek istemesi üzerine Hakim Yıldırım, ifade için çağrıldıklarını, izin almadan salonu terk etmeleri durumunda gözaltına alınabilecekleri uyarısında bulundu.

Söz alan sanıklardan Tayfun Şen, "Bu ülkenin vatandaşıyım. Beni susturuyorsunuz. Hakimin reddini istiyorum. 12 Eylül'den beri ilk defa duruşmaya giriyorum ama değişen bir şey olmamış. Bizi tehdit mi ediyorsunuz?" ifadesini kullandı.

Sanıkların, Ankara Barosu'ndan başka avukat talep etmediklerini ve bir sonraki duruşmada savunma yapmak istemeleri üzerine bazı müştekilerin ifadesi alındı. Sanıklar, reddi hakim talebinde ise bulunmadıklarını bildirdi.

Mahkeme, taraf sayısının fazla olması ve 28 Asliye Ceza Mahkemesi salonunun yetersiz olduğundan duruşmanın ağır ceza mahkemeleri salonunda yapılması için Komisyon Başkanlığına yazı yazılmasına karar verdi.

Sanıkların bir sonraki duruşmaya katılmamaları durumunda zorla getirileceği uyarısında bulunan mahkeme, duruşmayı erteledi.

Kaynak: AA