AİHM'nin 1915 Olaylarına İlişkin Kararı

Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Başkanı Alev Kılıç, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi'nin Perinçek davasıyla ilgili kararının, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını yerle bir ederek ifade özgürlüğünü bir kere daha teyit ettiğini, alınacak benzer kararların ise önüne geçtiğini söyledi.

Kılıç, AA muhabirine AİHM Büyük Dairesi'nin, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları hakkındaki açıklamaları nedeniyle ceza almasının, ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna hükmederek İsviçre'nin itirazını reddetmesi kararını değerlendirdi.

Karanın "hukuk devleti anlayışına sahip" her Avrupa ülkesi için bağlayıcı nitelikte olduğunu belirten Kılıç, bunun diğer Avrupa ülkelerinde de Ermeni iddialarını destekleyen ya da Ermeni tezlerine karşı çıkan görüşlerin yasaklanmasına olanak sağlayan mevzuatların oluşmasının önüne geçeceğine dikkati çekti.

AİHM'nin 47 Avrupa ülkesinin hakiminin yer aldığı, uluslararası prestije sahip bir mahkeme olduğunu dile getiren Kılıç,  mahkemenin söz konusu kararın ifade özgürlüğünün kısıtlanamayacağını açık şekilde teyit ettiğini dile getirdi.

Tartışma konusu olan tarihi olaylarla ilgili farklı görüşlerin ortaya konulabileceğine işaret eden Kılıç, "Herkesin Ermeni yanlısı görüşü ifade etmesi beklenemez. Beklenmemelidir de. Dolayısıyla burada aksi görüşü ifade eden herkesin ifade özgürlüğü de mutlak olarak vardır. Karar bu kadar açık olunca bunu cezalandırmaya, yasaklamaya kalkışan ülkelerin bir kere daha mevzuatlarını gözden geçirmesi gerekecek" değerlendirmesinde bulundu.

Kılıç, kararın "en önemli" sonucunun ise Ermeni iddialarının, "Soykırım olmuştur", "Bu tartışılamaz, tarihi bir vakıadır" tezlerinin mahkeme kararı ile yerle bir edilmesi olduğunu söyledi.

- "Soykırım iddiaları siyasal bir mütalaadır"

Emekli Büyükelçi Pulat Tacar ise kararı "kıl payı verilmiş bir karar" olarak nitelendirerek, Avrupa'daki "Ermeni soykırımı" iddialarının siyasi bir mütalaadan ibaret olduğunu vurguladı.

AİHM'nin kararının ifade özgürlüğünü öne çıkaran bir karar olduğunu belirten Tacar, "Bu karar, Perinçek'in 'Ermeni soykırımı iddialarının yalan olduğu' sözlerinin ifade özgürlüğü içerisine girdiği, nefret celbedici bir tarafının olmadığı ya da Ermenileri küçük düşürücü ve kimliklerini inkar edici bir tarafının olmadığına karar verildiği anlamına gelmektedir" dedi.

Kararın diğer Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin parlamentolarının 1915 olaylarının "soykırım" olduğu yönündeki kararlarını etkilemeyeceğini kaydeden Tacar, "Avrupa'nın soykırım ile ilgili kararları bir mütalaadır, siyasi bir değerlendirmedir. Oysa soykırım iddiaları kararı bir yetkili mahkeme kararı olması gerekmektedir" diye konuştu.

Ulusal mevzuatlar ile parlamentoların aldığı siyasal kararların ayrılması gerektiğine işaret eden Tacar, "soykırım" iddialarının tanınması kararlarının, siyasal bir deklarasyon olduğunu ifade etti.

Fransa'nın bir önceki anayasasında parlamentonun deklaratif karar alma yetkisi olmadığını ancak 1981'de değişen anayasa ile bu kararın alınmasının önündeki engelin kalktığını hatırlatan Tacar, sadece Fransa'nın aldığı kararın bir kanun olduğunu ancak diğer ülkelerin Ermeni iddiaları ile ilgili kararlarının deklarasyon olduğunu anlattı.

Perinçek, İsviçre'de yaptığı 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını reddeden konuşmaları nedeniyle bu ülkede 2007 yılında çeşitli cezalara çarptırılmış ve bunun ardından 2008 yılında AİHM'ye başvurmuştu. AİHM'ye yaptığı başvuruda Perinçek, AİHS'nin 10. maddesinin ihlal edildiğini" savunmuştu.

AİHM başvuruya ilişkin 17 Aralık 2013'te aldığı kararda, İsviçre'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetmişti. Mahkeme, daha sonra İsviçre'nin yaptığı itiraz başvurusunun Büyük Daire tarafından değerlendirilmesini kararlaştırmıştı.

Büyük Daire'de 28 Ocak'ta görülen temyiz duruşmasında mahkeme üyeleri tarafları dinlemişti. Davaya müdahil olan Ermenistan hükümeti adına ABD'li aktör George Clooney'in eşi avukat Amal Alamuddin de katılmıştı.

Kaynak: AA