Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Sabra Açıklaması

İSTANBUL -  Suriye Ulusal Konseyi Başkanı (SUK) George Sabra, Rusya'nın Suriye'deki hamlelerini Cenevre 1'e dayanan siyasi çözümün altyapısını bozmak için yaptığını" söyledi.

BM'nin 70'inci toplantısının "Rus güçlerinin sahaya inmesiyle birlikte siyasi çözümün altyapısının üzerine inşa edildiği siyasi konuların dayandığı temelleri altüst etme amaçlı karşı atağı çerçevesinde gerçekleştiğini" ifade eden Sabra, siyasi çözümün Cenevre-1 ve onun üzerine inşa edilen Cenevre-2 Konferansı olduğunu, BM'nin 70'inci toplantısında Avrupa'daki on binlerce Suriyeli mülteci konusu etrafında gerçekleştirildiğini belirtti.

AA'ya konuşan Sabra, Rusya'nın Suriye'nin geleceğinde ve siyasi çözüm sürecinde  Esed'in yer almasını istediğini ancak Esed'in kendisinin askeri çözümü seçtiği için uluslararası toplumun bu fikri kabul etmesinin mümkün olmadığını savundu.

Beşşar Esed'li bir çözümün ancak büyük suçların ve Suriye halkının haklarının görmezden gelinmesi durumunda mümkün olduğunu dile getiren Sabra, "bu toplantıların sonuçlarını görmek, Rusya'nın askeri ve siyasi ataklarına karşı sağlam bir duruş istediklerini" vurguladı.

Sabra, Rusya'nın Suriye konusuna verdiği önem hakkında şunları söyledi:

"Bunun iç, bölgesel ve uluslararası olmak üzere 3 boyutu var. İç eksen olarak, Rusya'nın Suriye halkıyla tarihi ilişkileri var. Rusya üniversitelerinden mezun olmuş 35 binden fazla Suriyeli bunuluyor. İsrail'le çatışma sırasında ise Rusya ile Suriye arasında askeri yönden ilişkiler bulunuyordu. Ayrıca Rusya'nın Tarsus'ta bir üssü bulunuyor. Bunun yanında Suriye'deki petrol, Rus şirketlerin ağzını sulandırıyor. Bunun gibi iç sebepler var. Rusya ile Suriye arasındaki tarihi ilişkiler, Moskova'yı ekonomik sorunlarını çözmesi için Suriye'nin yeniden imarına katkı sağlama emellerine sevk ediyor."

- Suriye'deki yeni yönetim

Sabra, ABD Başkanı Barack Obama'nın geçen pazartesi BM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında Suriye'deki yeni liderliğe ilişkin açıklamaları hakkında ise "Biz liderlik derken Suriye halkının iradesinin seçtiği yönetimi algılıyoruz. Ayrıca bu yönetimin tam yetkili geçiş hükümeti komitesinden çıkması gerekiyor. Bu da Cenevre-1 bildirisindeki siyasi çözümün kapsamında yer alıyor" dedi.

Yeni siyasi yönetim kadrosunun muhalifler, devrimin siyasi ve askeri kanatlarının temsilcileri, Beşşar Esed'in olmadığı rejim temsilcileri arasındaki görüşmelerden çıkacağını vurgulayan Sabra, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu yeni otorite, geçiş sürecini sevk ve idare edecek, Suriye'nin demokratik, çoğulcu ve sivil bir devlet olarak yeniden inşa edilmesi için gerekli aşamaları şekillendirecek ve son olarak da uluslararası denetim altında gerçekleştirilecek demokratik usule uygun şekilde Suriye için yeni bir parlamento ve başkanı belirleyecek seçimlerin yapılmasını sağlayacak."

- "Putin'in çabaları anlamsız"

Sabra, Rusya Devlet Başkanı Putin'in çabalarının "anlamsız" olduğunu dile getirerek, "Çünkü, terörizmi üreten Şam rejimidir. Rejim, terörü Lübnan, Hizbullah, Irak'taki mezhep yanlısı milisler ve İran Devrim Muhafızlarını ithal etti. Rejimin terörüne tepki olarak yabancı terör örgütleri geldi. Bu örgüt DAEŞ'tir. Zira teröre sebep olanlar ve terörü doğuranların terörle savaşmaları mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

Suriye'deki PYD ile ilgili olarak Sabra, şunları kaydetti:

"Geçen üç yıl zarfında rejim ile terör örgütleri arasında (ki bunlar DAEŞ ve Türkiye'deki PKK'nın Suriye kolu PYD) savaş olmadı. PYD Suriye topraklarını istila eden, Kamışlı ve Haseke'de Suriyelilerin iradelerini gasp eden bir terör örgütüdür. Rejim ile bu iki grup arasında hiçbir çekişme yaşanmadı. Aksine rejim çekildi. Haseke ve Kamışlı’yı YPG’ye teslim etti. Tedmur'u da DAEŞ’e bıraktı. Silah depolarını, zenginliğin kaynağı olan petrol kuyularını ve fosfat madenlerini onlara teslim etti. Suriye rejimi terörü destekliyorsa, biz de ABD Başkanı ile aynı görüşteyiz; Beşşar Esed gitmeden DAEŞ ve terör bitirilemez”

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve ABD’nin eğittiği ılımlı muhaliflere ilişkin Sabra, “ÖSO, uzun zamandır yaşanan bölgesel çekişmelerin kurbanı oldu. ÖSO’nun konumu, itibarı, savaş yeteneği konusunda başarısız olmasına yol açtı” diye konuştu.

ABD’nin mutedil muhaliflere verdiği eğitim programı "tuhaf" bulduğunu aktaran Sabra "Bu tecrübe birinci aşamada da ikinci aşamada da başarısız oldu. Çünkü Beşşar Esed üzerlerine varil bombası yağdırırken Suriyelilerden DAEŞ ile mücadele etmesini istemek mantıksız. Aynı zamanda DAEŞ ve rejimin terörüne maruz kalan Suriyelilerden terörün bir bölümüyle savaşmasını diğer bölümünü bırakmasını istemek normal değil” şeklinde konuştu.

Uluslararası toplumundan terörü, örgüt terörü olan DAEŞ ve devlet terörü olan Suriye rejimi şeklinde görmelerini isteyen Sabra, "ABD'nin muhaliflerine yönelik eğit-donat programının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu konuda Türkiye ile ABD işbirliğinin önemli rolü olduğuna inandıklarını" belirtti.

- "Avrupa'ya göç edenlerin çoğu rejimin bölgelerinden"

Avrupa'ya göç eden Suriyelilerin çoğunun rejimin kontrolündeki bölgelerden çıktığını hatırlatan Sabra, Suriyeli sığınmacıların, çocuklarını, Esed'e hizmet ederek boşuna ölmemeleri için zorunlu askerlikten kurtarmaya çalıştığını söyledi.

Suriye'de su ve elektriğinin bulunmadığını, alt yapının kalmadığını, ekonominin gerilediğini ve 1 doların 300 Suriye Lirası'na denk geldiğini belirterek, "Hayat Suriye’de çekilmez oldu, cehenneme dönüştü" dedi.

Sığınma kamplarda yaşayan Suriyelilerin çocuklarının okulsuz, üniversitesiz ve sağlık hizmetlerinden yoksun büyüdüğüne dikkati çeken Sabra, görünürde bir siyasi çözümün olmadığını, sorunun Suriye rejimi olduğunun altını çizdi.

PYD'nin Suriye devrimi çerçevesinde çaba sarf etmediğine işaret eden Sabra, Suriye devrim güçleriyle koordinasyon sağlamadığı ve rejime karşı mücadele etmediğinden dolayı PYD'ye milis olarak gördüklerini ancak PYD'nin devrimin çeşitli gruplarıyla koordineli çalışması ve rejimi devirmek için çaba sarf etmesi durumunda devrimin parçası sayılacağını belirtti.

Suriye'de siyasal muhalefetin en büyük yapısı olarak bilinen Suriye Ulusal Konseyi (SUK), muhaliflerin çatı yapılanması olan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nun (SMDK) da ana unsuru şeklinde tanımlanıyor.

George Sabra Kimdir?

1947 yılında Şam'da doğan Sabra, 1967'de Şam'daki öğretmen okulundan ve 1971 yılında Şam Üniversitesi Coğrafya bölümünden mezun oldu. Eğitim teknolojileri üzerine Indiana Üniversitesinde yüksek lisans yapan Sabra, uzun yıllar Suriye'de öğretmenlik ve okul idareciliği yaptı. Birçok eğitim dergisinin kurulmasına da öncülük eden Sabra, özellikle çocuklar için yazdığı kısa hikayeler ve denemeleriyle de tanınıyor. Muhalif görüşleri sebebiyle tutuklandıktan sonra 19 Eylül 2011'de serbest bırakılan ve ülkeyi terk eden Sabra, SUK Genel Sekreterliği'nde bulundu. Hristiyan olmasına rağmen İslami kesimle olan yakın ilişkisi, liberal kimliği ve Suriye içerisindeki bilinirliği Sabra'yı kısa sürede SUK içerisinde önemli bir figür haline getirdi.

Kaynak: AA