Ahmet Şık: Gidin hayatımdan özür istemiyorum

Habertürk Gazetesi'nden Ruşen Çakır'a konuşan Ahmet Şık "Son yıllarda yaşanan süreçteki haksızlıkları biz temsil etmiyoruz ki! Gidin hayatımdan, özür istemiyorum. Çok ahlaksız ve samimiyetsiz buluyorum." dedi.

Ahmet Şık: Gidin hayatımdan özür istemiyorum
Ahmet Şık: Gidin hayatımdan özür istemiyorum
Emniyet'teki cemaat yapılanmasıyla ilgili kitap yazdığı sırada tutuklanan ve 1 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Cumhuriyet gazetesi yazarı Ahmet Şık'ın, Tahşiyeciler operasyonuna “Cemaat'in bugün yaşadığının adı da faşizmdir” sözleri ile tepki gösterirken Zaman gazetesinden hem teşekkür hem de özeleştiri mesajı gelmişti.

Ahmet Şık, röportajında şu ifadelere yer verdi;

Cemaat'in tüm bu hareketlerinde ortak bir özellik var: Samimiyetsizlik. Üçünde de samimi değillerdi. Bana yönelik suçlamalarda bir samimiyet aramıyorum tabii ki çünkü benimle ilgili süreci planlayanların Cemaat unsurları olduğunu düşünüyorum. Şimdi Washington Post'ta Ekrem Dumanlı'nın yazıları yayımlanıyor. Başta Zaman olmak üzere bütün Cemaat medyasında uzun zamandır basın özgürlüğünün nasıl yüce bir değer olduğu üzerine değerlendirmeler yapılıyor. Hepsinin altına imzamı atarım. Ama Cemaat'in bu demokratik değerleri benimsediği için savunduğunu düşünmüyorum. Çünkü geçmişinle yüzleşmeden bunu yapıyorsan ortada bir problem var demektir. Herkes eteğindeki taşı döksün, sorumluluğu paylaşsın ve itiraf etsinler. İtirafçı olmaktan bahsetmiyorum, özeleştiriden bahsediyorum. Eğer bunu yaparlarsa samimiyetten bahsedebiliriz. Şimdi Ahmet'ten, Nedim'den özür dileme furyası var. Son yıllarda yaşanan süreçteki haksızlıkları biz temsil etmiyoruz ki! Gidin hayatımdan, özür istemiyorum. Çok ahlaksız ve samimiyetsiz buluyorum. Yok “Kullanılmışım”, yok “Aptalmışım” sözlerini bıraksınlar. Aklımla alay etmesinler.

Attığım twit ile Ekrem Dumanlı'yı veya Cemaat'i değil hukuku, mesleğimi savundum. Çünkü bu operasyon önümüze gelecek bir riski de barındırıyor. Cemaat medyasında Ergenekon kelimesi ile yapıldı. Cemaat şu anda kendi silahı ile vuruluyor. Cemaat önemli bir aktördü ve zaten bu yüzden bir yüzleşmeden bahsediyorum. Ama yine de söz konusu olan gazetecilikse, konunun terör mahkemesinin alanına girmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bana kızıyorlar ama böyle düşünüyorum.
Cemaat kendileriyle ilgili eleştirisel çok kitap yazıldığını ama onların başına hiçbir şey gelmediğini söylüyor. Hikmet Çetinkaya ismi en çok verilen örneklerden biri mesela. “Biz ne isteyelim Ahmet Şık'tan?” diyorlar.

Söyledikleri doğru değil. Burada da çok iyi bildikleri bir şeyi yapıyorlar: Manipülasyon. Evet, geçmişte böyle şeyler yapılmadı ama saydıkları veya saymadıkları isimlerle ilgili kaç dava açıldığını biliyoruz. Ayrıca, Cemaat hiçbir zaman bizim tutuklandığımız dönemdeki kadar güçlü olmamıştı. Tutuklandığımız dönemde Cemaat bir iktidar ortağıydı. Sıfatı ne olursa olsun herkesi tutuklayabiliyordu. Ayrıca Ahmet, Soner, Ayşe üzerinden topluma bir mesaj veriliyordu. “Bizden korkun” deniyordu. İkinci olarak, hazırlamakta olduğum kitap basıldığı haliyle Cemaat hakkında bilinmedik bir şey söylemiyordu. Fakat bir haber kaynağım MİT'in, Cemaat'in ele geçirilen dijital arşivi üzerinden ciddi bir rapor hazırladığını ve bunu bana verebileceğini söylemişti.

Devletin elinde Gülen Cemaati'nin devlet içindeki örgütlenmesinin bilgileri vardı ve sen de bunu yayımlayacaktın.
Bana verilen söz buydu. Kitabın taslak haline baktığınızda Cemaat'in emniyette ve kısmen yargıda nasıl örgütlendiğini gösteren bir çalışma vardı. Ergenekon ve MİT'in hazırladığı bu arşiv üzerinden bir şey anlatılacaktı. Beni tutuklatan şeyin bu olduğunu düşünüyorum.

'CEMAAT HÜKÜMET OLMAK GİBİ BİR KAYGI TAŞIMIYOR'
Bu savaş nereye varacak?
AKP kendini siyaseten var eden bir yapı. Ve 2002 seçimlerinde, kendisinden önceki hükümet olmuş partilerin hepsini siyasetin çöplüğüne gönderdi. Cemaat ise, bizim tutuklandığımız döneme kıyasla, gücü 20 yıl geriye gitti, ki bu iyi bir şey. Umarım gücü daha da zayıflar. Ama kendini dindarlık üzerinden var eden sivil toplum kuruluşu olarak kalıcı olacağını düşünüyorum. Ayrıca devlet içinde de Cemaat'i temizlemek mümkün değil. Çünkü Cemaat hiçbir zaman hükümet olmak gibi bir kaygı taşımıyor. Devletin içerisinde olmak onun için daha önemli. Devletin tüm kılcal damarlarına sızmış.

Evet asıl fail özünde Cemaat. Ama bu tarz hiçbir suç örgütü, arkasına siyasal destek almadan bunu yapamaz. Bakın AKP siyasi desteği çektiği anda, bu işler bitti. Bu kadar basit.
Peki, Fethullah Gülen bu olayların neresinde?

Tam göbeğinde. Daha doğrusu lideri Gülen'dir. Hem bu hareketin sivil tabanını, hem de o tabanın önünü açmak için birtakım faaliyetler yürüten ve sivil olmayan kanadını yönettiğini düşünüyorum.

Yani “Hoca iyi, çevresi kötü” fikrine katılmıyorsun?

Hoca da kötü, çevresi de kötü eğer böyle bir şey söyleyeceksek. Cemaat aleyhine çok pespaye haberler yapılıyor ama o iddiaların birçoğunun doğru olduğunu yaşayarak öğrendim. Birçok insan buna tanık oldu. Gülen bu işlerin tam göbeğinde bence. Eğer bir suç örgütü tanımlayacaksak Gülen o örgütün lideridir.

Peki, Cemaat suç örgütü mü?

Cemaat'in hepsi için söyleyemem bunu ama Cemaat'in içerisinde bir suç örgütü, çete faaliyeti yürüten bir kanat var.