Organlarıyla İki Kişiye Umut Oldu

Edirne'de beyin ölümü gerçekleşen 78 yaşındaki Habil Kozluca'nın böbrekleri, İstanbul'da organ nakli bekleyen iki hastaya umut oldu.

Beyin kanaması nedeniyle tedavi gördüğü Edirne Devlet Hastanesi'nde beyin ölümü gerçekleşen Kozluca'nın ailesi tarafından bağışlanan böbrekleri, iki hastaya nakledilmek üzere Sağlık Bakanlığı'na bağlı Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi'nin ambulansıyla İstanbul'a getirildi.

Organlar Medicana Bahçelievler Hastanesi'ndeki başarılı operasyonla 5 yıldır organ bekleyen 43 yaşındaki Tolga Üçyıldız ile 7 yıldır organ bekleyen 54 yaşındaki Faruk Akan'a nakledildi.
Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dün gece yapılan başarılı bir operasyonla organların uzun zamandır diyalizle yaşamaya çalışan iki hastaya nakledildiğini hatırlatarak, hastaların genel sağlık durumlarının iyi olduğunu söyledi.

Taşçı, Türkiye'de yüzde 80 oranında canlıdan nakil gerçekleştirildiğini belirterek, "Oysa gelişmiş ülkeler organ nakillerini beyin ölümü gerçekleşmiş insanlardan yapıyor. Beyin ölümü gerçekleşenlerin bağışlanan organlarını ihtiyaç sahiplerine nakletmek bizi çok mutlu ediyor, sevindiriyor. Canlının ameliyatından çok çekiniyoruz. Biz de bu konuda Avrupa ülkelerinin ve Amerika'nın seviyesine ulaşırsak çok mutlu oluruz" diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı'nın organ bağışına ve nakline çok önem verdiğine dikkati çeken Taşçı, şunları kaydetti:
"Bakanlık, bazı özel kurumları da organ nakli için ruhsatlandırıyor. Burada artık o kuruma özel demek gerekmiyor. O da artık devletin kurumu çünkü Sağlık Bakanlığı'nın bizzat görevlendirdiği, yetkilendirildiği bir kurum oluyor. Burada bu konu üzerinde yetişmiş insanlar çalışıyor. Bakanlık bağışı yapılan organları, hiçbir şüpheye mahal kalmayacak şekilde kime uygunsa o merkeze gönderiyor. Bakanlık burada tüm ulaşım vasıtalarını kullanıyor. Ameliyata gidecek ekipleri götürüp, organla birlikte geriye taşıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı, organ bağışının candan cana bir sadaka olduğunu defalarca yayınladı. 1980'den beri organ bağışının dinen uygun olduğu yönünde yayınlar, hutbeler yaptı. Ancak yine de beyin ölümü gerçekleşen bir insanın yakınlarının 'Organları bağışlar mısınız?' sorusuna 'evet' cevabı yüzde 15'lerin üzerine çıkmadı."
- "Bitkisel hayatla beyin ölümü çok karıştırılıyor"
Prof. Dr. Taşçı, beyin olmayınca hayatın devam edemeyeceğini, bu nedenle de beyin ölümünün gerçek bir ölüm olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"O beden bir makineye bağlı oksijen alıyor. Tansiyonu ilaçlarla yüksek tutulmaya çalışılıyor. Beyin ölümü gerçekleşen kişi, bunlarla bir kaç saat daha yaşatabiliyor. Zaten kişiyi makineden ayırırsanız bir kaç dakika içinde kalp atışları da duracak. Kişinin beyni öldüğü için nefes alması mümkün değil. Solunum merkezi yok çünkü. Beyin ölümü, beynin geri gelip tekrar konuşması, görmesi, yürümesi, normal hayata dönmesi mümkün olmayan bir durumdur. Bitkisel hayatla beyin ölümü çok karıştırılıyor. Bitkisel hayatta insanlar haftalar, aylar sonra tekrar yaşama dönebilir. Çünkü onların beyni sağlam. Bu nedenle organ bağışında beyin ölümüyle bitkisel hayat birbirine karıştırılmamalıdır. Hiçbir beyin ölümünün geri dönüşü dünyada görülmemiş bir olaydır. Tıbbın verdiği bütün ölçülerde de bu durum ispatlanıyor. İslam dininde bir kişiyi yaşatmak bütün insanlığı yaşatmak gibi kabul edilmiştir. Bütün diğer dinlerde de organ bağışı aleyhinde hiçbir söz yok. Organ bağışı da bu bilinçlenmenin sonucunda da gelişebilecek diye düşünüyorum."
Kaynak: AA