'Hayata Dönüş Operasyonu' Davası

Bayrampaşa Cezaevi'nde "Hayata Dönüş Operasyonu" sırasında görev sınırlarını aşarak 12 kişinin ölümüne sebep oldukları, 29 kişiyi öldürmeye teşebbüs ettikleri öne sürülen dönemin 39 jandarma görevlisinin yargılandığı davada, dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanı Halil İbrahim Tüysüz tanık olarak dinlendi.

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 7 tutuksuz sanık ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşmada, mağdurlar Adnan Halis ile Turhan Tarakçı da hazır bulundu.
Mahkeme Başkanı Hayri Özdal, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya cevap geldiğini, cevapta emekli Binbaşı Zeki Bingöl'ün koruma işlemlerinin 1. Ordu Komutanlığı tarafından yapıldığı ve yazının gereğinin yapılması için Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ordu Komutanlığına gönderildiğinin belirtildiğini kaydetti.

Duruşmada tanık olarak ifade veren dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanı Halil İbrahim Tüysüz, operasyonun Jandarma Genel Komutanlığı emriyle Jandarma Bölge Komutanlığınca yönetildiğini, o zaman İstanbul İl Jandarma Komutanı olduğunu belirtti.

Tüysüz, ''Emir geldi, bu emre göre operasyon yapıldı. Ben Bayrampaşa Cezaevi'ne yapılan operasyonda yoktum, görev almadım. Zaten listelerde isimler var. Ben operasyon komutan yardımcısı olarak Ümraniye Cezaevi'nde görev yaptım. Ümraniye Cezaevi ile ilgili toplantılara katıldım. Diğerler toplantılara katılmadım. Ben görevimi yaptım'' ifadelerini kullandı.
Operasyonun Jandarma Genel Komutanlığında planlandığını söyleyen Tüysüz, şöyle konuştu:
''Bu operasyon, tüm Türkiye'ye yönelik bir operasyondu. Bölge komutanlığı emri altında yapıldı. Bize verilen plana göre kendi planımız üzerinde çalıştık. Bayrampaşa Cezaevi çok zor, problemli bir cezaeviydi. Çok sık isyanlar da oluyordu. Her isyana karşı neler yapılması gerektiğine dair zaman zaman bölge komutanı ve başsavcı toplantılara gelmiş olabilirler, geldiklerini de düşünüyorum. Gece saat 12.00'da isyan oluyordu, böyle sık sık bu olaylara rastladık. Kendi içlerinde öldürme olayları oluyordu, başka olaylar oluyordu, bu olayların önüne geçmek için toplantılar oldu. Bayrampaşa ve Ümraniye Cezaevlerine operasyonları ben koordine etmedim. Sadece Ümraniye Cezaevi'ne katıldım. Bana verilen görev, operasyon hususunda komutan yardımcılığı ve operasyon bölgesindeki sevkle idareydi.''
Operasyona yabancı birliklerin de katıldığını kaydeden Tüysüz, il dışından gelen birliklerin olduğunu ancak nerelerden geldiklerini kesin olarak bilmediğini, operasyon öncesi kendilerine bir bilgi verilmediğini, bölge komutanlığının olay gecesi kendileriyle ilgili bölümü verdiğini, kendilerinin de sabaha kadar hazırlandığını anlattı.
Operasyon planında ne yazıyorsa o birlikleri komuta ettiğini vurgulayan Tüysüz, ''Operasyonda jandarma envanterinde olan silahlar kullanıldı. Ümraniye Cezaevi'ndeki operasyonda video kaydı alındı ancak video kaydında bir şey anlaşılmıyordu. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki operasyonda video kaydı alınıp alınmadığını bilmiyorum. Bu kayıtlar daha sonra savcılığa teslim edildi. Engin Hoş operasyon komutanıydı. Bütün birlikleri Jandarma Bölge Komutanlığı komuta ediyordu'' diye konuştu.

Aytaç Yalman'ın Jandarma Genel Komutanı olduğunu söyleyen Tüysüz, Türkiye'nin her yerinde operasyonlar yapıldığını ve her operasyondan sorumlu olamayacağını dile getirdi.
Katılanların avukatı Erhan Ergun'un ''Komutan ve yardımcıları operasyon öncesi bir araya geldiler mi? Siz bir araya geldiniz mi?'' sorusuna tanık Tüysüz, ''Komutan ve yardımcıları operasyon öncesi bir araya gelirler. Biz gelmedik. Herkes kendi bölümüyle ilgili bir araya geldi'' yanıtını verdi.
Avukat Ergun'un ''Operasyon sırasında asker kaybettiniz mi?''sorusu üzerine Tüysüz, bir kişinin şehit olduğunu, 2 kişinin yaralandığını belirtti.

''Zeki Bingöl, armut tipi, daha hiç görmediği bombalar getirtilip kullanıldığını söylüyor. Ümraniye Cezaevi'nde de böyle bombalar kullanıldı mı?'' diye soran avukat Ergun'a, Tüysüz ''Ben böyle bombalar görmedim. Operasyonda da bomba kullanılmadı. Göz yaşartıcı gaz fişeği kullanıldı'' dedi.

Katılanlar avukatı Severay Ballıkaya'nın, ''Adli tutuklular da bu operasyona dahil miydi? Siz operasyon planlanırken ölüm orucu tutanlarla ilgili bir önlem aldınız mı?'' sorusu üzerine Tüysüz, ''Operasyonlarda bildiğim kadarıyla adli tutukluların entegre edilmesi planlandı. Ölüm orucu tutanların ise zarar görmemesi için önlemler alındı'' diye konuştu.

Tüysüz, ''Birliklerde ne tür kıyafetler vardı?'' diyen soran avukat Ballıkaya'ya, ''Şu an giyilen er ve erbaş kıyafetleri vardı. Eğitim kıyafetiydi. Kask, göz yaşartıcı gazı engelleme maskesi vardı'' yanıtını verdi.
Katılanlar avukatı Gülizar Tuncer'in ''Genel komutanlıktan gelen emirler doğrultusunda hangi askerin nerelerde konuşlandırılacağı, silahların kullanılması emrini kimler verdi?'' sorusuna Tüysüz, ''Kimse emir vermedi. Operasyonda envanterde olmayan silahlar kullanılmadı'' diye konuştu.

Avukatların sorularının ardından Tüysüz duruşma salonundan ayrıldı.
- Adnan Halis müdahil oldu
Duruşmada söz alan mağdur Adnan Halis, olay tarihinde Bayrampaşa Cezaevi'nde C Blok 12 koğuşunda hükümlü olarak kaldığını, olay sabahında yoğun bir ateş sesiyle uyandıklarını, bu olayda darbedildiğini ve battaniye ile yaralanan Erol Arıkan'ı taşıdığını söyledi.

Halis, yaralıların götürülmesi konusunda çağrılarının olduğunu ancak bu konuda geç kalındığını, bütün operasyona katılan özellikle komutan ve sorumlu siyasilerden şikayetçi olduğunu belirterek davaya katılma talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, suçtan zarar görme ihtimaline karşı Adnan Halis'in davaya kabulüne, tanık Zeki Bingöl'ün hakkındaki zorla getirilme kararı ile duruşmaya katılması için yazı yazılmasına hükmetti.
Mahkeme, olay nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucu için savcılığa yazı yazılmasına ve dinlenmeyen sanıkların ve tanıkların bir sonraki celse hazır edilmeleri için süre verilmesine karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
Kaynak: AA