Disk Başkanlar Kurulu, Soma'da Toplandı
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Kani Beko, madenlerle ilgili sorunlara yönelik, "Çözüm, madenleri TKİ'nin işletmesi, taşeron, hizmet alımı ve rödovansın kaldırılması, işten atılan arkadaşlarımız da dahil tüm maden işçilerinin TKİ işçisi olmasıdır" görüşünü bildirdi.
Manisa'nın Soma ilçesinde düzenlenen DİSK Başkanlar Kurulu toplantısı öncesi basın toplantısı düzenleyen Beko, Türkiye'de maden işçilerinin, "ölüm ile açlık arasında tercihe zorlandığını" ileri sürdü.
Beko, "yanlış tarım politikaları" uygulandığını ileri sürdüğü Soma'da, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan insanların madenlere sürüldüğünü iddia ederek, şunları söyledi:
Soma'daki maden kazasının "iş cinayeti", Yırca Mahallesi'nde zeytinlerin sökülmesinin ise "sosyal cinayet" olduğunu ifade eden Beko, 2 bin 821 maden işçisinin işsiz kaldığını hatırlatarak, "2 bin 821 işçi arkadaşımızın yanı sırası, eşleri, çocukları, alışveriş ettikleri Soma esnafı ve aslında tüm Soma'ya karşı, sosyal cinayet işlendi" dedi.
Beko, "(Madenlerin işletilmesiyle ilgili) Çözüm, madenleri TKİ'nin işletmesi, taşeron, hizmet alımı ve rödovansın kaldırılması, işten atılan arkadaşlarımız da dahil tüm maden işçilerinin TKİ işçisi olmasıdır" görüşünü dile getirdi.
Beko, üretim zorlaması, uzun çalışma saatleri, işçi maliyetlerinin düşürülmesi için getirilen "dayıbaşılık sistemi"nin, firmaların acımasız kar hırslarının sonucu olduğunu savunarak, 2011 yılında yayınlanan Devlet Denetleme Kurul raporunda da madenlerde en başta yer alan sorunların, "Taşeronluk/alt işverenlik uygulaması ve üretim zorlaması" olarak sıralandığına dikkati çekti.
Rapora rağmen mevcut düzenin devam ettiğini, 2008 yılından bu yana her yıl Türkiye'de ortalama 133 madencinin öldüğünü vurgulayan Beko, yapılan yasal düzenlemeleri "göstermelik" olarak tanımlayarak şöyle devam etti:
"Soma maden katliamının üzerinden 7 ay geçti. Üzerine Torunlar ve Ermenek katliamları yaşandı. 2014 yılının 11 ayında en az bin 723 işçi aramızdan ayrıldı, yani 11 ayda sadece 1 Soma katliamı değil, neredeyse 6 Soma katliamı yaşadı.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğine dair çözüm diye getirdikleri paket iş yerlerinde denetimi özelleştirmeye devam etmekte, madenlerde rödovansı kalıcı hale getirmektedir. İş cinayetlerine yol açan bir zihniyet, gözümüzün içine baka baka devam etmektedir. Yarın yeni iş cinayetleri olduğunda (Ama biz paket açıkladık, ne yapalım işverenler uymuyor) demek için bir paket açıklanmıştır. Açıkladığınız paket hiçbir cinayeti önlemeyecek ve sizi sorumluluktan kurtarmayacaktır."
Türkiye'nin kömüre ihtiyacı bulunduğunu belirten Beko, "Kömür ocaktadır, işçi buradadır. Bu işçileri, taşerona, şirketlere kul köle etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ülkeyi yönetenler ve madenlerin asıl sahibi TKİ, bu işçileri açlığa ve ölüme mahkum edemez. Madenciler insanca yaşamalı, çalışmalı, kara elmas yer altından çıkmalı, Soma hayat bulmalıdır" diye konuştu.
Beko, atılan işçilerin kıdem tazminatlarının şirket tarafınca verilmemesi durumunda, bunun TKİ tarafından üstlenilmesi gerektiğine değinerek, "Çoğunuz Makedonya kökenli. Spartaküs gibi örgütlenip birlikte hareket edin" ifadesini kullandı.
Basına kapalı gerçekleştirilecek ve gün boyu sürecek toplantının sonuç bildirgesinin, daha sonra açıklanacağı bildirildi.
Kaynak: AA
Beko, "yanlış tarım politikaları" uygulandığını ileri sürdüğü Soma'da, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadan insanların madenlere sürüldüğünü iddia ederek, şunları söyledi:
Soma'daki maden kazasının "iş cinayeti", Yırca Mahallesi'nde zeytinlerin sökülmesinin ise "sosyal cinayet" olduğunu ifade eden Beko, 2 bin 821 maden işçisinin işsiz kaldığını hatırlatarak, "2 bin 821 işçi arkadaşımızın yanı sırası, eşleri, çocukları, alışveriş ettikleri Soma esnafı ve aslında tüm Soma'ya karşı, sosyal cinayet işlendi" dedi.
Beko, "(Madenlerin işletilmesiyle ilgili) Çözüm, madenleri TKİ'nin işletmesi, taşeron, hizmet alımı ve rödovansın kaldırılması, işten atılan arkadaşlarımız da dahil tüm maden işçilerinin TKİ işçisi olmasıdır" görüşünü dile getirdi.
Beko, üretim zorlaması, uzun çalışma saatleri, işçi maliyetlerinin düşürülmesi için getirilen "dayıbaşılık sistemi"nin, firmaların acımasız kar hırslarının sonucu olduğunu savunarak, 2011 yılında yayınlanan Devlet Denetleme Kurul raporunda da madenlerde en başta yer alan sorunların, "Taşeronluk/alt işverenlik uygulaması ve üretim zorlaması" olarak sıralandığına dikkati çekti.
Rapora rağmen mevcut düzenin devam ettiğini, 2008 yılından bu yana her yıl Türkiye'de ortalama 133 madencinin öldüğünü vurgulayan Beko, yapılan yasal düzenlemeleri "göstermelik" olarak tanımlayarak şöyle devam etti:
"Soma maden katliamının üzerinden 7 ay geçti. Üzerine Torunlar ve Ermenek katliamları yaşandı. 2014 yılının 11 ayında en az bin 723 işçi aramızdan ayrıldı, yani 11 ayda sadece 1 Soma katliamı değil, neredeyse 6 Soma katliamı yaşadı.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğine dair çözüm diye getirdikleri paket iş yerlerinde denetimi özelleştirmeye devam etmekte, madenlerde rödovansı kalıcı hale getirmektedir. İş cinayetlerine yol açan bir zihniyet, gözümüzün içine baka baka devam etmektedir. Yarın yeni iş cinayetleri olduğunda (Ama biz paket açıkladık, ne yapalım işverenler uymuyor) demek için bir paket açıklanmıştır. Açıkladığınız paket hiçbir cinayeti önlemeyecek ve sizi sorumluluktan kurtarmayacaktır."
Türkiye'nin kömüre ihtiyacı bulunduğunu belirten Beko, "Kömür ocaktadır, işçi buradadır. Bu işçileri, taşerona, şirketlere kul köle etmeye kimsenin hakkı yoktur. Ülkeyi yönetenler ve madenlerin asıl sahibi TKİ, bu işçileri açlığa ve ölüme mahkum edemez. Madenciler insanca yaşamalı, çalışmalı, kara elmas yer altından çıkmalı, Soma hayat bulmalıdır" diye konuştu.
Beko, atılan işçilerin kıdem tazminatlarının şirket tarafınca verilmemesi durumunda, bunun TKİ tarafından üstlenilmesi gerektiğine değinerek, "Çoğunuz Makedonya kökenli. Spartaküs gibi örgütlenip birlikte hareket edin" ifadesini kullandı.
Basına kapalı gerçekleştirilecek ve gün boyu sürecek toplantının sonuç bildirgesinin, daha sonra açıklanacağı bildirildi.