Bahçeli'nin bütçe görüşmesi konuşması

MHP lideri Bahçeli, 2015 bütçe görüşmelerinde konuşma yaptı. Konuşmasının büyük bir kısmını 'çözüm süreci'ne ayıran Bahçeli, hükümete yönelik eleştirilerde bulundu. Öte yandan Bahçeli'nin süresi olmasına rağmen konuşmasını kısa tutması dikkat çekti.

Bahçeli'nin bütçe görüşmesi konuşması
Bahçeli'nin bütçe görüşmesi konuşması
TBMM Genel Kurulu'nda 2015 yılı bütçe görüşmeleri başladı.

Görüşmelerde konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:

'Muhterem vekiller, siyaset tarihimizin en büyük sorunu birbirini anlamak, dinlemek sorumluluğunda olan siyasetçilerin birbirini yıkması olmuştur. Meclis'in çalkantılı atmosferine bakın bunu görürsünüz.

Siyasette nezaket yerine hakaret vizyon yerine hamaset egemen olduğu müddetçe, belimiz doğrulmayacaktır. Fikirsiz siyasetin kavgadan farkı yoktur.

Kangrenleşen ifadelerle insanları birbirine düşürmenin dehşet verici gelişmelere sebep olacağı aşikardır. Yozlaşan, yoldan çıkan her iktidar hesap vermeye mecburdur. Demokrasiye inanıyorsunuz. Bu kutlu çatının altında, gururla çalışan arkadaşım böyle gelmiş, böyle gider demeyecektir.

Demokrasi saldırıya uğradıkça, oligarşik zihniyetlerle kuklaya çevrilecektir. İhanetlere engel olunmazsa, feci bir ateşin hükmüne sebep olacak.

Dürüst bir mizaca sahip her arkadaşım beni anlayacaktır. Her milletevkili bu düşüncelerimi derin boyutlu anlayacaktır.

Sorun kelime anlamı itibariyle araştırılıp öğrenilmesi ve bir sonuca bağlanması gereken durumdur. Sorun nedir neleri kapsamaktadır?

Çözüm ile çözülme diyenler iki ayrı uçta birikmiştir. Çözüm süreci neleri kapsamaktadır. Terörün çözümü tam saha pres yapmaktır. Teröristlerle görüşme yaparak bir yere varılamayacağını defalarca söyledik.

'BALKANLAR DA ÇÖZÜM İSTİYORDU'

Emperyalizmle işbirliği içinde olanlar tarih yapraklarını biraz karıştırırlarsa ne demek istediğimizi anlayacaklardır. Balkan dağlarında ellerinde kanlı tüfeklerle gezenler, çözüm istiyorlardı.

Yunanistan, Karadağ, Bosna, Bulgaristan, Arnavutluk'a kadar türk toprakları sorun tanımlamasıyla bir bir çözülmüştür.

Hasta adam diye tabir edilen koskoca devlet günbegün erimiştir. Mebusların hepsi Araplık davası gütmüşler. Ne yazık Osmanlı çözülmenin önüne geçememiştir.

Kendi ismiyle değil de Manisa isminin bile değişmesini isteyen şahsiyetlerle nereye gideceğiz? Böylesi meçhul bir yola isteseniz, içeriğini bile bilmediğiniz çözüm uçurumuna yuvarlanırsınız.

Bunun vebalini nasıl üstleneceksiniz. Bunu hesabını iki cihanda nasıl vereceksiniz? Mehmetçiklerin ensesinden vurulması çözüm müdür? Bölücü terörün sözde vali ataması, hükümet sıralarında oturan zevata sorarım, çözüm müdür?

Kimse boşu boşuna hayale kapılamsın. Türk milleti bu tezgaha düşmeyecektir. Şehit ve gazilerimiz emin olsun, Türkiye ilelebet var olacaktır.

Niyet sahiplerini bir kez daha ikaz ediyorum. Şanlı bayrağımıza veya ata yadigarı topraklarımıza yan gözle bakanların tam karşısındayız.

Bir milletin tarihinde medeniyet meselelsini oy toplayarak çözdüğü görülmemiştir. Millete ve millete çelme takılmasına dün sessiz kalmadık, bugün de kalmayacağız. Türkiye Cumhuriyeti tek devlet tek vatan tek dil esasına dayanan ulvi bir mücadelenin emanetidir.

Millet kaderine yine sahip çıkacak, yine leke sürdürmeyecektir. Vatan için bedel ödenmiş, çileye katlanılmıştır. Tarih içinde yaşadığı toplumla uzlaşacak olanların ana gövdeden kopuşu farklı yaşadığının örnekleriyle doludur.

Çözüm süreci mal oldu, kamu düzenin olmadığı yerde çözüm süreci olmaz ifadeleriyle yüzen Başbakan nereye kadar böyle kalacak?

Çözüm sürecinden biz de oldukça rahatsızız. Siyasi bölücüler kıyamet koparmakla meşguldür. Siyasi partilerin eylemleri devletin bağımsızlığına aykırı olamayacaktır. Aksi bir tavır uygulanması anasayal suçtur.

Kobani bahanesiyle ekim ayında çıkan vahşet olaylarının çıkarsa hesabını kim verecek? Süreç ihanetinin PKK'yı güvenceye aldığı açıktır. Türkiye eriyor, millet tahrip ediliyor. Hala durmak yok yola devam mı diyeceksiniz?

Kısaca bölmek isteyenlerle böldürmek istemeyenler karşı karşıya kalırsa nelerin olabileceğini düşünmüşler midir?'