Deü'de Çölyak Zirvesi

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi'nde düzenlenen "Erişkin ve Çocukluk Çağında Çölyak Hastalığı" konulu bilgilendirme toplantısında, dünyada her 100 kişiden birinin çölyak hastası olduğu belirtildi; her yedi hastadan sadece birine tanı konulabildiği ifade edildi.

Deü'de Çölyak Zirvesi
DEÜ Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hale Akpınar, Çocuk Gastroenteroloji Beslenme ve Metabolizma Ünitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Öztürk ve Çocuk Hastanesi Diyetisyeni Nilhan Tuncel’in sunum yaptığı etkinliğe, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülay Canda, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Şerafettin Canda, sağlık çalışanları, hasta ve hasta yakınları katıldı.

Prof. Dr. Hale Akpınar, genetik olarak yatkın bireylerde gluten içeren gıdalara karşı tolerans geliştirilmesi ve vücudun ürettiği antikorlar ile ince bağırsakta hastalık oluştuğunu belirtti.

Çölyakın erişkinlerde de yaygın görüldüğüne dikkat çeken Akpınar, şu bilgileri verdi:
“Çölyak hastalığı genelde çocuk hastalığı olarak bilinmesine karşın, erişkinlerde de yaygın görülüyor. Dünyada 100 kişiden biri bu hastalığa sahip. Avrupa’da yüzde 0,3 ile 2,4 arasında değişiyor. En düşük görülen ülke Almanya, Türkiye’de ortalama değer yüzde 0,6 civarında. Dünyada görülen en yüksek oran Cezayir’de yüzde 5,6 civarında. Günümüzde her 7 hastadan ancak 1’ine tanı konulabiliyor ve kadınlarda daha çok görülen bir hastalık. Erişkinlerde özellikle ‘Hassas Bağırsak Sendromu’ denilen iritabl bağırsak sendromu vardır. Bu hastaların üç temel yakınması olur; karın ağrısı, karında gaz-şişkinlik ve bağırsak düzeninde değişiklik ishal, kabızlık veya ishal ile kabızlık şeklinde olabilir. Özellikle bazı hassas bağırsak sendromlarında hekimin çölyakı mutlaka akla getirmesi gerekir. Bu hastalık, erişkinlerde yüzde 50-60 bağırsak dışı bulgularla izleniyor. Kansızlık, demir eksikliğine bağlı olabilir. Ağzında yaraları olan hastada, karaciğer enzimleri yüksek olan hastada, diş minesi bozukluğu nedeniyle diş hekimine gidebilen hastada, kemik erimesi, cilt sorunu sedef hastalığı şikayeti veya adet görmeme şikayeti olanlarda özellikle demir eksikliği, kansızlık bulunan hastalarda çölyak hastalığı akla gelmeli. Bir de ‘gizli saklı çölyak hastılığı’ ve ‘sessiz çölyak hastalığı’ dediğimiz durumlar olabilir. Bunda hastanın genetik yatkınlığı var ama semptomları yoktur. Tedavisi kesinlikle sıkı bir diyet uygulamak. Buğday, arpa, çavdar gibi gluten içeren gıdalardan uzak durmak gerekiyor. İnsanlara diyet yapın demek son derece zor bir şey. Burada işbirliği ve ekip çalışması çok önemli.”
Prof. Hale Akpınar, şöyle devam etti: "Çocuklardaki belirtilerden biri, vücudun zayıf karnın şiş olması. Çocuklarda pişik ve kilo kaybı, kas güçsüzlüğü görülüyor. Birinci derecede akrabalarında çölyak hastalığı olanlara mutlaka bakmak gerek. Karaciğer hastalıklarında da bakılmalı. Bebeklerde şikayetler, beslenmede unlu mamullerin başlaması ile kendini gösteriyor. Ömür boyu yapılan glutensiz diyet çok başarılı bir tedavi. Ağır olgularda kortizon tedavisine kadar gidilebiliyor."
Diyet Uzmanı Nihan Tuncel de hastalığın tedavisinde diyetin büyük önem taşıdığını vurguladı. Tuncel, yapılması gereken diyetin ayrıntıları hakkında ise şunları aktardı: “Buğday, bisküvi gibi besinlerin alınmaya başlaması ile çocuklarda belirtileri başlayan çölyak hastalığında, anne sütünün önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Glutenle erken karşılaşılmasına karşı anne sütü koruyucu bir önlem olarak karşımıza çıkıyor. Bu hastalıkla ilgili kesin tanı konulmadan glutensiz diyete başlanmamalıdır. Bu diyette örneğin süt, ayran, çay, meyve sularını içmek serbest; boza, şalgam suyu, bitki çayları yasaktır. Katı gıdalarda et, balık serbest, içine ekmek eklenen köfte yemek yasak. Makarna, şehriye, kepekli gıdalar, dondurma külahı, çikolata, gofret ve unlu tatlılar yasak. Pirinç, mısır unu, mısır nişastası gibi gıdalar serbest.”
Kaynak: İHA